Yüzümde ufak bir tebessüm vardı. Karşımda mükemmel bir insan vardı. Benimle ilgilenmese bile benim için şu an Dünyanın 1. harikasıydı gözleri. Ben ona bakarken o kasadakileri geçirmekle meşguldü. Sonra ben ağır bir şekilde verdiklerini poşete geçirmeye başladım. Elinden Karamı alırken uzun kemikli parmakları elime değdi. Bir anda parmak uçlarımda bir elektrik hissettim. O an hiç bitmesin istedim. Göz göze geldik. Belki ufak bir klişeydi yaşadığımız şey ama yaşamaya değer bir andı.
"Yine Bekleriz." dedi. Elbet yine geleceğim dedim içimden.
"Kolay gelsin." dedim ben de çıktım marketten.
Arabaya bindiğimde arabanın müzik çalarını çalıştırdım. Arama yerine basım Buray- Deli Divane yazdım. Gözlüğümü takıp bütün camları açtım. Sol kolumu dışarı sallarken sağ elime direksiyonu aldım.
Yandım bir yare...Bir yandan bağıra bağıra şarkıya eşlik ederken bir taraftan da kahkaha atmakla meşguldüm.
Kendime geldiğim zaman kafamı sağa sola salladım. Ne yapıyordum ben. Ben Gece Aykutalp ne hallere düşmüştüm. Bu ben değildim. Arabayı bizim kafenin oraya doğru park ettim. Poşetleri elime alıp aşağı indim. Küçük, renkli, sakin bir kafemiz vardı. Güneş Kafe tabelasının altından geçerken gülümsüyordum.
Güneş beni görür görmez üstüme atladı. Çok sevinmiş olduğu gözlerinin içinden belliydi. Elimdeki poşetleri yere bırakıp ben de onun gibi sarılarak karşılık verdim ona. Kokusunu içime çektim. Sonra annem Güneş ile benim üstüme kollarını sardı. Şu an nasıl gözüktüğümüz umrumda bile değildi, ta ki içerideki müşterilerden biri kahkaha atana kadar. Birbirimizden ayrılıp kıkırdayarak tezgahın arka kısmına doğru geçtik.
Annem kızım ne zahmet ettin diye söylenerek aldıklarımı dolaba yerleştiriyordu. Güneş de küçük elleriyle bana pasta getirmişti. Yanımdaki sandalyeyi çekip oturmasına yardım ettim. Saçlarını okşamaya başladım.
"Ee ne yapıyorsun bakalım ufaklık?" Annem de Güneş 'e dondurma getirmişti.
"Aynı işler güçler işte." Onun bu cevabı karşısında ufak bir kahkaha atıp burnunu sıktım.
"Annemi üzmüyorsun değil mi?" Kaşığındaki dondurmayı ağzına atarken kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı.
"O sana emanet, ona iyi bak tamam mı?" dedim sağ elim ağzımın kenarında fısır fısır konuşurken.
"Peki." dedi o da fısırdarken.
"Fısır fısır ne konuşuyorsunuz bakalım siz?" dedi annem Güneş'i gıdıklarken. Ellerimi bilmiyorum dercesine iki taraftan kaldırıp dudağımı büktüm.
Annem de bir süre sonra yanımızdan ayrıldı. Güneş hala dondurma yemekle meşguldü. Canım sıkılmaya başlamıştı. Telefonumu çıkarıp biraz telefonla oynadım. Gelen bir çok mesajı es geçip instagrama girdim. Arama kısmına Mert Altınay yazdım. Bu değil, bu hiç değil. Allahım ben nasıl bulacağım bu çocuğu? Bu olabilir mi acaba? Girdiğim hesapta arkası dönük biri vardı. Künyesine baktım.
"Rakıyı sek, seni tek sevdim."
Ufak bir kahkaha attım. Bu hesabın onun olması imkansızdı.
Bu da değil. Of Allahım of. Elim telefonun önündeyken titredi. Bu gözler ondan başkasının olamazdı. Ama.. Ama yanında bir kız vardı. Ellerim titrerken hesabı açtım. Künyesinde 'Sar, hoş olalım...' yazıyordu. Gözlerim dolarken o tarihi gördüm. 26.07.2013. Tam 5 yıllık bir ilişki. Gözlerim dolu dolu bakıyordum resmine. Haksızlık edemem. Yanındaki kız o kadar masum o kadar güzel bir kız ki cidden anlatamam. Çok güzeller. O çok güzel bir çocuk. Evet yakışıklı falan değil çok güzel bir çocuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıcak Çikolatam Gibisin
Romance~01.08.2018 💎😻 Uyuyamam ki dersen uykuları bölüşürüz... Bir Gece Hikayesi'