Ufak çaplı grevimizi de kendi içimizde tamamladığımıza göre devam edebiliriz.
Bu haftanın konularını siz belirleyin istedim.
Şikayetleriniz ve görüşlerinizle ilgili bir bölüm isterseniz ben buradayım. Şimdi, hangi konu hakkında konuşucaz peki derseniz..KONU: öğretmenler ile biz öğrenciler.
———
Selamlar selamlar selamlar! bugün de buraya bir konu ile geldim. Öğretmen ve öğrencilerin arasındaki problemlerin ardından gelen Veli yanlışlarını konuşucam. Dığrular acıtıyorsa şimdi kapayıp sonsuza dek susun, ya da okumaya devam edip mantıklı fikirlere kulak açın 👂🏻
Öğretmenlerden başlayalım o zaman.
Yıllarca okuyup sadece öğrencilere eziyet çektirmek için öğretmen olanlar çok azdır. Kafanızdan bu düşünceyi kazısanız sizin için daha iyi olur. Bir de bunların yanında tatlış ve ponçik öğretmenler vardır. Kızdıklarında canavara dönüşselerde gündelik derslerde öğrencilerin halinden anlayan melezler olur kendileri.
Öğrencilere gelirsek;
Asıl pisliğin kendimiz olduğunu anlamak çok uzun sürmemeli. Hadi ama, okul denen bir şey ve o şeyin kuralları var. Neden bir insan üniformalı okula serbest gider ki? Ne alaka diyen varsa şöyle söyleyim, bir okulda üniformasız dolaşmak serbest ise,
O okula girip çıkanların öğrenci ya da dışardan giren biri olduğunu nasıl anlayacağız? Bir sürü üniformalının içinde kaynamak mümkün değildir. Kabak çiçeği gibi ortaya çıkarsın.
Burada suçlu olanlardan biri de veli. O çocuğun öyle gittiğini görüyorsun, Ona izin vermek ya da kızmak yerine düzgün bir şekilde "neden üniforma giymesi gerektiğini" söylemiyorsun?
Ergenliğe girince çocuklarda bir afra tafra oluyor anlayamadım gitti. Yılların ergeniyim bunlar gibi gerizekalı olmadığım için her gün Allaha şükrediyorum. Ergenliğe girmek asileşip atarlanmak değildir sizi küçük veletler onların saçma olduğunu 5. Ve 6. Sınıfta fark etmeniz gerekiyordu. İlk okuldan çıktıktan sonra hatırladığım kadarıyla büyüdüm falan sanmıştım, "Nereden bileyim hala bebek olduğumu?" Siz siz olun, orta okula geçtiğinizde kendinizi prens prenses sanmayın. Yetişkin değilsiniz! Lütfen yapmayın! Öğretmenler sizden iyi bir birey olup para kazanabileceğiniz meslekler yapmanızı istiyor. Onları dinlemek zorunda dğeilsiniz. Sakin ve güzel bir dille onlara bunun kendinize göre olmadığını söyleyip onları da boş yere kırmayın. Kötü kalpli yaklaşan öğretlemlerinizin niyetini zaten anlayacaksınız.Öğretmenlerin sorunlarıda büyük olabiliyor. Çoşu zaman berdiğin açıklamayı yeterli bulmuyorlar ve senş herkesin içerisinde küçük düşürüyorlar. Eski okudupum okulda bir kızın ailesinin durumu o kadar kötüydüki, yemek alırken iki kere düşünüyorşardı. Üniforma bir süre serbesitti ve kız neredeyse aynı şeyleri giyerek geliyordu. Umarın demek istediğimi anlamışsınızdır. bu yüzdende ben bunun üstünde çok duruyorum. Aynışeyi giyiyor diye dalga geçtikleri yetmiyor gibi öğretmenlerde baskı kuruyordu. "Aptal" tarzı hakaretler edenler gördüm. Öğretmenim bana bunu deseydi gerçekten bozulurdum.
Kızın dersleri kötüydü çünkü ailevi problemleri fazlaydı ve odaklanamıyordu. Devletin berdiği kitaplar yeterli gelmiyordu(her zamanki gibi) Okul sürekli kitap aldırmaya devam etti. Ama kimse bizi düşünmüyordu. Kimseye söyliyemedi, öğretmenler olsun diğer kişilere. Her gün bir kitap için azar yiyordu.Size sesleniyorum öğretmenler. Evet size! Bu kızın durumu Hiç aklınıza geldi mi merak ediyorum? "O zaman söyleseydi karşılardık." Diyebilirsiniz. Ama bu yanlış. Bir çocuk, dolaylı yoldanda olsa bunu demeye utanır. Utanılacak bir şey kesinlikle değil ama burada zaten maddi durumu yüzünden küçümsenen bir çocuktan bahsetiyoruz. Ona sormak yerine araştırın. Belki o zaman iyi bir seçenek bulabilirsiniz.
Çok uzattım. Hem sizi sıkmamak ve devam edebilmek adına bu bölümü bir seri haline getiriyorum. Bir dahaki "sizin düşünceleriniz" bölümünden sonra devam edicem.
Kendinize iyi bakın! Uzaydan selamlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eleştirel Günlük
Não FicçãoBurada aklıma gelen her şeyi, iyi kötü eleştireceğim. Belirli bir sınırı yok, hatta siz görüş bildirmemi istediğiniz şeyleri yorumlara yazıp bana katılabilirsiniz. Özelden tartışabiliriz ve bunları bölüm olarak (eğer kabul ederseniz) koyarım. O zama...