CEZA MI??

3.2K 119 11
                                    

KALDIĞIMIZ YERDEN....

"ESİN"

sabah olduğunu yüzüme vuran güneş ile anladım.gözlerimi yavaşca açarken vicudumda hissettiğim üşüme beni endişelendiriyordu.
"ahh umarım hasta olmam."içimden bora'ya lanetler yağdırarak yataktan kalktım ve lavaboya gidip işlerimi hallettim.lavabodan çıkınca üzerime dolapta bulduğum kapşonluyu geçirip merdivenlerden aşşağı uyuşuk bir şekilde inmeye başladım.merdivenlerin son basamağına gelince salonun ortasında ki kanepede uyuyan bora'yı gördüm açıkcası şaşırmıştım. bu kadar büyük bir evde neden odasına çıkmak yerine kanepede yatmıştı ki?
Duvarda ki saate baktığımda saat henüz daha sabah 8 civarındaydı.Gözlerim duvarda ki saatten uzaklaşırken yeniden bora ya kitlendi "Dün çok ateşi vardı acaba ateşi biraz da olsa düşmüş müydü?"diye düşünmeden edemedim en iyisi kontrol etmek diyerek Bora'nın yanına yaklaştım.soğuk avuç içlerim onun terleyen sıcak alnına değince anlamıştım hala ateşi tam geçmemişti.Bora gözlerini yavaşca açarken ben henüz yeni farkediyordum elim hala boranın alnında öylece duruyordu!
Hızlıca elimi Bora'nın alnından çekerken hafif seslice mırıldandım.
"Ateşin hala düşmemiş."
Bora bana boş boş bakıyordu.ben de ona bakmaya başladım uzun ve güzel kirpekleri göz kapağını süslerken gözlerin de duygu yoktu.Bora yavaşca yerinden kalkarken kapının kilit sesini duyduk.gelen dün ki hizmetlilerden birisiydi.Bize içtenlikle gülümseyip "günaydın" dedi.Bora gözlerini devirip saate bakarken ben de gülümsemeyle karşılık verdim.
"Günaydın" kadın bana gülücük attı ve tekrardan bora'ya döndü.
"Bora bey bu sabah kahvaltıda ne istersiniz?"

Bora bana baktı ve konuştu;
"Ben aç değilim."
"Peki bora bey.Esin hanım siz ne isterdiniz?
Ben tam cevap verecekken benim yerime bora cevap verdi;
"Esin açsa kendisi atıştırır gülizar sen bu günlük dinlen."
Adının gülizar olduğunu öğrendiğim kadın "peki bora bey siz öyle diyorsanız." Dedi ve mutfağa doğru ilerledi.
Ben bora'ya *Bu neydi şimdi aq*gibisinden bakarken bora konuştu;
"İşimiz var.Hazırlanman gerekiyor eğer açsan atıştır"dedi ve yukarıya doğru çıktı.
Ben mutfağa doğru ilerleyip bir sandviç hazırlarken bora çoktan aşşağıya inmiş arabaya doğru ilerliyordu.ben bir hışımla yukarı çıkıp altıma siyah dar bir kot geçirirken üzerimde hala kapşonlu vardı.*her neyse* diyip koşarak aşşağı indim ve tam çıkarken tezgahta unuttuğum sandviçimi de elime aldıp kapıdan çıktım.Bora arabanın içinde beni beklerken ben nereye gideceğimizi düşünüyordum.arabanın  kapısını açıp bora'nın yanına oturdum.
Bora bana ve elimde ki sandviçe bakıp hafif bir piç gülüşü yaptı ve önüne dönüp arabayı çalıştırdı.

Bense keyifle sandviçimden bir ısırık alıp Bora'ya döndüm.

"Bora nereye gidiyoruz?" Bora bana ifadesizce baktı ve
"Hoşuna gideceğini sanmıyorum." Dedi
Ben şüphelenirken bir kez daha sordum.

"Bora nereye gidiyoruz??"
Bora hafifce gülüp cevap verdi;

"Otelde olanları hatırlıyorsun değil mi? Ben sözümü tutarım esin ve senin küçük bir cezaya ihtiyacın var."

Gözlerim korku ile açılırken aklıma hiç iyi şeyler gelmiyordu. O anda ağzımdan çıkan tek cümle ise

"ceza mı?!" Olmuştu.

Yol boyunca soru sormadım. yalnızca kendimi şöyle avuttum *sen ne işkenceler gördün kızım en fazla ne yapabilir ki sana?"

Bora arabayı kafe gibi bir yerde durdurdu.çok şaşırmıştım çünkü burası işlek bir caddeden başka biryer değildi.

"Bana burada nasıl bir ceza vereceksin?"
Bora cevap vermeden arabadan indi ve kafeye benzettiğim yere doğru ilerledi.
Ben de peşinden hızlıca ilerlerken boraya yetistim.Bora'yla kafeye benzettiğim yere girince içerisinin ayrı bir dünya olduğunu farkettim  koyu renkli odalar,kırmızı odalar ve çok hafif duyulan çığlık sesleri burası neresiydi?
"Bora buraya neden geldik korkmaya başlıyorum."

Bora uzunca bana baktı. endişeli ve gitmek istediğini açıkca belli eden gözlerimden gözlerini çekmiyordu.en sonunda derin bir nefes vererek parmaklarıyla iki gözünü ovuşturdu.elini omuzlarıma koyarak beni koridorda ittirmeye başladı ben şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemezken koridorun sonunda ki odanın önünde durduk.beni omuzlarımdan tutarak kendine çevirdi.

"Bak ufaklık benim biraz işim var.ben gelene kadar sakın bu odadan çıkma! anladın mı beni?"

Yan odadan duyulan inleme sesleri ile yüzümü avuçladım.

"Tamam da sen nereye gidiyorsun ki?
Ne zaman geleceksin?"

Bora her zaman ki gibi nefesini dışarı vererek bana baktı "sen yeterki şu odadan çıkma gerisi seni ilgilendirmez." Bana odayı işaret etti.odanın kapısı beyazdı ben kapının kolunu sıkıca kavrayıp açınca karşımda ki manzara beklediğimden çok çok farklıydı. iç açıcı beyaz mobilyalar vardı odadaki tek siyah şey masanın üzerinde ki laptop du.

Bora bana sıkıntıyla göz kırptı ve ardından kapıyı kapatıp beni burada terk etti.

Sadece 5 dk dayanabilmiştim sessizliğe gerçekten çok sıkılıyordum ve merak ediyordum. Sıkıntıyla pofladım,gözüm masanın üzerinde ki laptoba takılınca gülümsedim.*ya şifresi varsa*umutsuzca başımı yere eğerken denemekten zarar gelmez dedim ve masanın üstünde ki laptobu kucağıma aldım.kapağını kaldırınca karşıma çıkan ekranda şifre alanı yoktu.
Çok mutlu olmuştum.
Direkt çizgi film sitelerine girdim
-gumball
-boyster
-advanture time
-sürekli dizi
Hangisini izleyeceğime karar verememiştim.ama sonra en sevdiklerimden olan gumballı açtım.ben çizgi filmimi izlerken uykumun geldiğini hissettim sonrası ise sadece karanlık.
(Uyudu)hdndbdndb

Bora...

Esinle evden çıkmıştık. aklımda onu mekana götürüp eğlenmek vardı fakat mekana girdiğimiz anda gözlerinde ki korku ve endişeyi gördüm.ona acımamıştım.yani sanırım...

Onu benim dinlenme odama soktuktan sonra huzursuzca işimi halletmeye gitmiştim ama aklım hala esindeydi.

Üzerimde ki kıza baktım.sarı saçları,mavi lens olduğu belli gözleri ve yapmacık tavırları ile sinirlerimi bozuyordu.daha fazla bu eziyete katlanamayacağımı anlayınca kızı üzerimden atıp odadan çıktım.şimdi anılın yanına gidiyordum onunla iki kafayı bulup esini alacaktım sonrasında ise aklıma gelen cezayı uygulayacaktım.
Anılın evinin önüne gelince anılı aradım.
"İn lan aşşağı" anıl kıkırdayarak
"Tamam abi sakin az işim var." Deyince telefonu kapattım.bahçede ki kulübeye girip oturdum.kulübe de ki küçük dondurucuyu açıp içinden en alkollüsünden bir bira aldım.kafama diktiğim şişeyi masaya bıraktım ve kulübenin penceresinden evin kapısına göz attım.önce esmer bir kız çıktı ve gitti. güldüm "ne işi olduğu belli oldu piçin." Ardından anıl çıktı kulübeye doğru gelmeye başladı.şişeden bir yudum daha alırken anıl içeri girip karşımda ki kanepeye oturdu.
"Naber abi?"

YANIK.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin