"Zor olmalı."
Chanyeol şaşkınlıkla kaldırdığı kaşlarını çattı. Evlatlık olduğumu anlatmıştım çünkü eve perişan bir halde gelmiştim. Nedenini elbette soracaktı.
"Chanyeol."
Televizyonun karşısındaki pahalı ve oldukça rahat kanepede oturuyorduk. Duş almış, kıyafetlerimi değiştirmiştim. Chanyeol elime bir kahve kupası tutuşturup benimle konuşmak istemişti. Ama şimdi ilgi istiyordum. Çok fazla ilgi.
Yere sabitlediği bakışlarını bana çevirdi.
"Efendim."
Dudaklarımı yalayıp konuştum.
"Beni öpmeni istiyorum."
Tamam, aklınızdan şu geçebilir, sen daha bir kaç saat önce evlatlık olduğunu öğrenmedin mi? Evet, öğrendim. Yıkıldım da. Ama beni en iyi hissettirecek şeyi de biliyorum. Chanyeol.
Chanyeol tek kaşını kaldırdı ve bana ne yapmaya çalışıyorsun der gibi baktı.
"Baekhyun, iyisin değil mi?"
Evet, bu soruyu sormakta çok haklıydı. Daha sabahleyin ona seni istrmiyorum demiştim. Dengesiz aptalın tekiydim. Elimdeki kahve kupasını sehpaya bırakıp Chanyeol'a iyice yaklaştım.
"Gayet iyiyim. Benden istediğin şeyi yapıyorum. On bin dolar boşa gitmemeli, ha?"
Dalga geçerek kıkırdadığımda kaşları çatıldı.
"Hem Chanyeol, sana biraz kırgınım açıkçası. Ben en az yirmi bin dolar ederdim, değil mi?"
Bir yandan Chanyeol'un oturur vaziyetteki kucağına yerleştim.
"Ama biraz kazıklanmışsın. Daha ucuza fahişeler bulabilirsin."
Kafamı geri atıp seslice kahkaha attım. Chanyeol'un sinirlendiğini kasılmasından farketmiştim.
"Üzgün ve kızgınsın. Üstüne gelmeyeceğim Baekhyun."
Sinirden gülmeye başlayıp ellerimi Chanyeol'un ensesine götürdüm.
"Üzgün değilim, kızgında. Tek istediğim beni sertçe becermen. Aklımdaki her boku unutana kadar beni becermen."
"Baek-"
"Nasıl olsa bunun için beni kiraladın. On bin doların hakkını vereyim değil mi?"
Yine kahkaha attığımda ensesindeki ellerimi sinirle çözüp beni kanepenin yan tarafına fırlattı.
"Hadi ama Chanyeol, neden sinirlend-"
"Anlamıyorsun değil mi?"
Birden lafımı kesince yüzünün sinirden kaskatı kesildiğini farkettim.
"Haklısın Baekhyun. Daha ucuza birilerini bulabilirdim. Ama ben seni istedim. Neden beni diye düşündün mü hiç?"
Chanyeol haklıydı. Hiçbir zaman neden ben diye düşünmedim. Benim ne özelliğim vardı ki istenecek?
"Neden ben Chanyeol?"
Ayağa kalktı. Yüzünü bana dönmeden konuştu.
"Sahipsizsin. Kimsesizsin."
"Chany-"
"Hayatında sadece ben olacağım. Sinirlendiğin, sevdiğin, üzüldüğün kişi sadece ben olacağım. Başka kimsen olmayacak. Benden başka kimsen olmayacak."
Söyledikleri yüzüme bir kızgın yağ gibi çarptı. Haklıydı. Kimsem yoktu. Dolu gözlerle Chanyeol'u izlemeye devam ettim.
"Sakın kendini önemseme Baekhyun. Hayatımda bir yerin var sanma. Ben senin hayatının tamamını kaplarken, sen benim hayatımda bir hiçsin. Hiç. Anlıyor musun? Bir eşya gibisin. Daha güzelini bulduğumda seni atacağım."
Yüzüme bakmadan yürümeye başladığında konuştum.
"İki sene büyümemi bekleyen birine göre fazla iddialı sözler."
Chanyeol daha da kaşlarını çatıp yukarı çıktı. Bense zafer gülüsemeleri atıyordum.
Dedikleri falan da umrumda değildi. İki ay sonra 18 olacaktım ve bu saçmalık bitecekti.
Aklıma gelen fikirle Chanyeol'un yanıma yukarı çıktım. Çalışmaya başladığını görünce hevesim kaçtı ve yatak odasına yürüdüm. O kadar yürüdükten sonra yorgunluktan geberecektim. Acıkan karnımı umursamayıp yorganın altına girdim. Düşüncelerim arasında uykuya daldım.
---
Kısa bi bölümdü. Üzgünüm. Üniversite sınavı yaklaşıyor :(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOSS -chanbaek-
Fanfic"Hayır Bay Park! Ben buraya bunun için gelmedim. Üzgünüm ama kendinize başka bir sex oyuncağı bulun." "Çok geç Baekhyun, amcan senin yerine sözleşmeyi imzaladı bile." -