0|6

549 37 7
                                    

Bulut: Sana anlatacak çok şeyim var aslında...

Bulut: Ama bunları okuma zahmetinde bulunur musun, bilmiyorum.

Bulut: İçimde bir umut var, o umut bana senin bunları okuyacağını söylüyor.

Bulut: Lütfen oku ve beni umuduma küstürme olur mu?

Bulut birkaç saniye bekledi, derin derin nefesler alarak yazmaya devam etti.

Bulut: Çocukken çocukluk, ortaokuldayken heves, lisedeyken ergen derler aşk için. Birçok sıfat koyulur önüne değil mi? Çocukluk aşkı, heveslik aşk ya da ergenlik aşkı...

Bulut: Sen, benim önüne sıfat getirdiğim o kelimesin Toprak.

Bulut: Sen aşksın.

Bulut: İnsan toprağa nasıl aşık olur, diyeceksin belki. Oluyormuş, nefes alırken dokunamadığım tenin öldüğümde üzerime serilecek bir çarşaf olacaksa aşık olurum.

Toprak: Bunu neden yapıyorsun?

Bulut: Neyi?

Toprak: Neden sürekli bana vicdan azabı çektiriyorsun? İstemiyorum, lafından daha ötesinin olduğunu düşünmüyorum ama eğer sen biliyorsan söyle, sana onu kullanayım.

Bulut: Annem haklıymış.

Toprak: Anlamadım? Ne konuda?

Bulut: Birini uzaktan sevmek, sevmelerin en güzeliymiş.

Bulut: Çünkü insan dibinde olduğunda gördükleri yüzünden sevgisine küfrediyor. Uzaktan davulun sesi hoş gelirmiş ya... Benimki de o hesap işte.

Toprak: Annen bilmiyor umarım?

Bulut: Saklayacak bir şeyim yok. Dediğim gibi, seni sevdiğim için pişmanım ama bir erkeği sevdiğim için pişman değilim.

Bulut: Sana giren çıkan da yok nasıl olsa... Dert etme bu kadar, benden zarar gelmez sana.

Bulut: Hem gerçekten seven, sevdiğine zarar verir mi hiç?

Toprak: Verir.

Bulut: Vermez. Eğer gerçekten seviyorsa vermez.

Bulut: Mesela ben... Senin eline bir çivi batsa benim kalbimden kan akar. Senin gözünden bir damla yaş düşse benim göz pınarlarım kurur. Senin gözlerin kapansa, benimkiler açık kaldığı için utanır.

Bulut: Senin kalbin taş kesilse, benim kalbim senin kalbinin yerine de atar.

Toprak: Keşke seni sevme şansım olsaydı Bulut. Ama üzgünüm...

Toprak: Ben yakında evleniyorum.

Bulut sarsılmış gibi donakaldı. Telefonun ekranına bakarken gözleri buğulanmaya başladı. Evleniyordu demek...

Toprak: O yüzden bana daha fazla bağlanmadan sök at o ipleri. Yoksa ben onları kendi ellerimle koparmak zorunda kalacağım. Bu da hem seni, hem beni yaralayacak.

Bulut: Sana bağlanmadan ipleri sökeyim öyle mi?

Toprak: Öyle...

Bulut: Ulan ben gözümü seninle açtım!

Bulut: Sol göğsümde taşıyorum sana olan sevgimi...

Bulut: Krem sürerken gördün ya göğsümü... İşte tam orada, benden ilk gidişinde elime tutuşturduğun zarı dağladım ben kalbimin üstüne. Olur da bir gün o zarı kaybedersem, seni unutmayayım diye.

Bulut: Şimdi kalkmış bana sök at ipleri diyorsun.

Bulut: BEN O İPLERİ SÖKMÜYORUM!

Bulut: Evlen. Umrumda bile değil.

Bulut: Ben seni, beni sev diye sevmedim zaten.

Bulut: Eğer öyle olsaydı şimdiye çoktan intihar etmiştim Toprak.

Bulut: Yani senin anlayacağın; yaşasam yüzünü gördüm diye, ölsem üzerime örtüleceksin diye senden gelen her şeyi kabul ederim ben. Uzaktan da severim, gözlerine baka baka son nefesimi de veririm.

Bulut: Sen beni ister sev, ister sevme.

Bulut: Ben seni kalbimin son atışına kadar severim.

Toprak: Özür dilerim Bulut.

Toprak: Seni sevme ihtimalim olmadığı için özür dilerim.

KALP KRİZİ [boyXboy] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin