Giriş - 4

40.8K 2.6K 80
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hiç bilmediğim bir dünyada olduğumu düşünerek yüksek tabureye oturduğumda, tam karşımda duran, kalabalığın arasından bütün ruhsuzluğuyla sıyrılan kişiyle göz göze gelmemeye çalıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hiç bilmediğim bir dünyada olduğumu düşünerek yüksek tabureye oturduğumda, tam karşımda duran, kalabalığın arasından bütün ruhsuzluğuyla sıyrılan kişiyle göz göze gelmemeye çalıştım. Onun bunu belki de hoş karşılamayacağını biliyordum ama önemli miydi? Bu savaşta ikimizin de iradesi vardı. Çoğu zaman onun iradesi bana baskın gelse de kendimi kaybetmemeye çalışıyordum. Sadece bir bakışı. Bazen yalnızca bir bakışı bana ne düşündüğünü gösteriyordu. 

Çoğu zaman onu anlamazdan geliyordum. Ya da bakışlarından kaçıyordum. Yapabileceğim birçok şey olmasına rağmen, ona karışmıyordum. Çünkü, 'dokunma' demişti. Bunu her anlamda söylediğini elbette biliyordum. Kazara koluna değen parmaklarıma bile yabancıydı. Ancak o elimi tutmak istediğinde tutuyordu. Seviyordu. Ve bazen öpmesi gerektiği o zorunlu zamanlarda öpüyordu. 

Hiçbir öpücük bu kadar soğuk hissettiremezdi. Ama aynı zamanda parmaklarımdan, koluma doğru yükselen o sıcaklığın da görmezden gelinecek bir tarafı yoktu. Bitiyordum.

Sohbet arasında sesimin güzel olduğunu söylediklerini ağzımdan kaçırmıştım. O şaşırdıysa da bunu belli etmemişti ama temsil ettiği çevresindeki kadınlar bana şarkı söylemem için ricada bulunmuşlardı. 

Çoğu zaman bunu severek yapardım ancak bu akşam böyle bir isteğim yoktu. 

Ancak içimde söylenmeyen, söyleyemediğim şeyleri söyleyebileceğim bir kaçış yolu bulduğum için de tuhaftım. Son zamanlarda şarkıların ne kadar anlamlı olduğunu düşünmeye başlamıştım. Her şarkıda kendimden ve O'ndan bir parça bulabiliyor ve hayret ediyordum. 

Aşk hastalığına mı düşüyordum?

Arkamda orkestranın hafifçe yükselen sesiyle dikkatim dağıldı... gözlerimi kapattım ve şarkıya başlamam gereken yer gelene kadar öylece durdum. Hissediyordum. Onun içindeki karanlığın benim içimdeki aydınlığa yayıldığını, bütün ruhumu çıplak bir el gibi sardığını hissediyordum. 

Boğazım düğümlenirken, gözlerimi açtım ve "Gittin, kanadı kırık kuştum..."diye mırıldanmaya başladım.

Her sözlerin arasında ona bakıyor ve tepki göstermesini bekliyordum. En azından gözlerini kırpmasını, ya da başını çevirmesini, ya da gözlerini kapatmasını. 

PERİ ve KUZGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin