Selamlar.. Peri ve Kuzgun'u çok sevdiniz!! Ben de sizleri seviyorum! Şu sıralar yoğunum biliyorsunuz, gecikirse bölümler, bilginiz olsun. Yorumlarınızı mutlulukla okuyorum.. ve yine yorumlarınızı bekliyorum. Bir de bir şey sormak istiyorum, kitap kapağı hakkında ne düşünüyorsunuz? Değiştirmeyi istiyorum ama istediğim gibi bir görsel bulamıyorum. Fikirlerinizi almak isterim. Hoşuma giden bir görsel bulsam düzenleyip kapak yapacağım. Bu konuda bana kitap kapağı gönderen arkadaşlara çok teşekkür ediyorum ama ben kitaplarımda kendi hazırladığım kapak çalışmalarını kullanmayı tercih ediyorum. Sizleri seviyorum, Allah'a emanet olun..
Sinsi kadın Armağan -ben ona böyle diyordum, çünkü içten içe beni kardeşiyle bir araya getirmek için özellikle bir çaba harcadığından şüpheleniyordum- bana tango yapmayı bilip bilmediğimi sorduğunda ona çok iyi bildiğimi söylemiştim. Yalan değildi, gerçekten de çok iyi dans edebilirdim.
Devrim'in ay sonunda büyük bir bağış gecesi düzenleyeceğini ve bu gecede bazı gösterilerin olacağını söylediğinde, konuşmasının 'kimsesiz çocuklar için düzenlenen bağış' gecesi kısmında o kadar takılı kalmıştım ki, bana söylediği şeyi daha sonra fark ettim.
Bana gösteride olan tangoyu benim yapıp yapamayacağımı soruyordu. Gribi atlatalı üç dört gün olmuştu ancak buna rağmen bedenimin isyan içinde daha fazla dinlen deyişini görmezden geliyordum.
Kimsesiz çocuklar için düzenlenen bağış gecesi kısmı beni o kadar etkilemişti ki, teklifini düşünmeden kabul ettim. Böyle şeyleri sık sık yaptığım için benim için kabul etmek kolaydı, daha önce de böyle birçok atılımlarda bulunmuştum. Üniversiteden bir arkadaşımın çalıştığı karaoke barda onun yerine şarkılar söylediğim bile olmuştu. Bunun gibi birçok şeyi arkadaşlarım için sık sık yaptığım için bir tango dansının ne kadar zor olabileceğini düşündüm.
Beni izleyen birçok insan olacaktı fakat sıkıntı yoktu, partnerim en az benim kadar iyi olduğu sürece bu işin üstesinden geleceğimi biliyordum.
Armağan'a, bu geçtiğimiz iki haftada birlikte vakit geçirmiş ve birbirimize biraz daha yakınlaşmıştık, ancak hala kardeşi gibi ketum bir insandı. Daha çok beni konuşturuyor ve benim düşük çenemi sevimli buluyordu.
Bana bu teklifi yaptıktan iki gün sonra bana bir telefon geldi. Tam da günün koşturmacası yüzünden ruhen ve bedenen yorgun bir şekilde moda evinden çıkarken, Armağan, "Müsait misin?" diye sordu.
Moda evinin kapısını kilitleyip, anahtarı çantama atarken, kulaklığımı kulağıma daha iyi yerleştirdim, "Merhaba,"diye selamladım onu. "Evet, müsaitim. Şimdi işten çıkıyordum. Bir sorun mu var?"
"Hayır, hayır. Bir sorun yok. Sadece eğer istersen birlikte akşam yemeği yiyebilir miyiz diye sormak istedim."
Kadını seviyordum ancak benimle bu kadar görüşmek istemesinin altında yatan neden, kuşkulanmama sebep oluyordu. Ancak yine de onu kırmadım ve teklifini kabul ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERİ ve KUZGUN
Romance"Ona bir bak! Onunla beni bir arada düşünebiliyor musun gerçekten?" ☙ ❧ "Onu istemiyorum! Onunla ilgili hiçbir şey istemiyorum. Onu görmek bile istemiyorum ama sen ikimizi bir araya getirmek için canla başla çabaladığından onu sürekli görmek zor...