"Baba!" KyungSoo eve ulaşır ulaşmaz odalarda babasını ararken Jongin'in babasını hatırlayınca sustu, arayışlarından seslenişlerini çekti. Ev telefonunun yanına bırakılmış nottan çoktan denize açıldığı belliydi. Annesi de gündüzden dolaptaki yemekleri nasıl ısıtacağını, geri dolaba koyması gerektiğini döne döne anlatmıştı.
Jongin, KyungSoo'nun ardı sıra çekingen adımlarla girdi odasına. KyungSoo, Jongin'den ödünç aldığı kotu ve tişörtü özenle astı dolabına. Kapının önünde dikilmiş etrafı ilgiyle izleyen oğlana güldü.
"Gelsene içeri. Benim manhwalarım orda. Çizgi romanlarım da var, hepsi babamın gençliğinden kalma.."
KyungSoo, ne söylediğini farkedince sesi düşüverdi. Bereket versin ki Jongin'in tüm ilgisi çalışma masasındaydı.
Volkmeni, mavi kulaklığı, S.E.S. albümleri, H.O.T posterleri. Koşu yarışmasında ikinci olduğunda aldığı madalyasıyla fotoğrafı, ilkokuldan kalma sınıf resimleri. Jongin bir dolu çocuğun arasından KyungSoo'yu bulmakta zorlanmadı. Her şeyin en küçük bedenine sahip oğlan herkesin içinde de en küçük duruyordu. Yeni çıkan ön dişleri ile eksik gülüşüne dokundu serçe parmağının ucunda.Duvarda gazetelerden, dergilerden kesilme Odiya manzaralarında karalanmış notlara kaydı gözleri..
Tarihi opera binası.. mutlaka gezilecekler listesinde üçüncü.
"Gideceğim birgün." dedi KyungSoo elinde iki gazozla odaya girdiğinde.
"Buradan yedi saat aslında. Akşam binsen sabah ordasın. Sabah binsen akşam burda."
KyungSoo kitaplığın önündeki sandalyeyi çekip Jongin'in yanına oturdu. Dirseğini masaya elini avucuna yasladı. Jongin bu yakınlıkta, kendisine doğrudan bakan oğlanın gözleri gibi kara bakışları yüzünden kalbinin, düştüğü sancılarında yorularak her an durmasından değil, gür atışlarını duymasından korkuyordu.
"Üniversiteye gidersin belki." diye önerdi Jongin, başını eğerek.
"Orası kesin." dedi KyungSoo, bunun planını uzun uzadıya yapmış gibi kararlı görünüyordu. "Ama keşke bir kere gidebilsem şimdi de."
Jongin bakışlarını resimlere çevirdi. Bu şehrin nasıl ona güzel geldiğini bilmeden onun bu gitmek, görmek arzusunu anlayamayacağına kanaat getirdi.
"Otobüs biletleri ne kadar?"
"Yetmiş lira. Ama öğrencilere indirim yapıyorlar, annem benim için altmış verdi."
KyungSoo gözlerini tavana dikmiş hesaplar yaparken serçe parmağı da yanağında bir ritim tutturmuştu. Jongin de serçe parmağıyla aynı ritmi, elindeki gazoz şişesinde tutturdu.
"Hımm.."
"Ee..?"
"Daehyun ve Youngjae'yi arayayım. Çoktan gelirlerdi."
KyungSoo koşarak salona gidince Jongin KyungSoo'dan kalan şişeye baktı. Dibinde çok az kalan sıvıdan ziyade dudaklarını yasladığı ağız kısmındaydı gözleri.
Açık kapıdan koridoru kontrol edip şişeyi eline aldı, dudaklarına götürürken titreyen elleri yüzünden heyecanı ile kalbi de daha gür atar olmuştu. KyungSoo'nun sesi içerden duyulurken dudaklarını yasladı onun dudaklarının değdiği yerlere. Şişeyi hızlıca bıraktı masaya. Kendi şişesi yarıdan biraz azdı. Görünürde aynı duruyorlardı. Kendi gazozunu hızla içip şişelerin yerlerini değiştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Değil Cumartesiyi Sevdim..
FanfictionYaseminler dalından koparılmamalı.. ♡ All My Love Dreams Just For KaDi ♡ 《Tüm hakları The United KaDi State vatandaşı SooSesi'ne aittir. 》