? 4

421 63 44
                                    

Jongin, gün doğumunu karşıladığı sabahlarda işçilerin bir de sokak köpeklerinin uyandırdığı şehri dolaşıyordu. Onu ilk gördüğü iplikçi dükkanına koşuyordu Solar'ın. Kalp atışları daha gür, göğsünü yakan nefesleri daha sert oluyordu.

Gün içinde ona rastladığı herhangi bir kaldırım, bir ağaç altı, durak bankı, kaybolduğu sokak.. o yaseminler..

"Yaseminler koparılmamalı.." yere dökülmüş birkaç tacı her sabah yanına alıyor, bebeğinden artan beyaz tüle sarıyordu. Küçük bohçasını saran bir de mavi kurdela.

Yalnız yasemin taçları değil biriktirdikleri. Tül bohçasını usulca bıraktığı küçük tahta kutusunda KyungSoo'nun karıncaları dürttüğü küçük bir çubuk da var, ayva ağacından düşme incecik bir dal parçası.
Onun yanında KyungSoo'nun tuttuğu bir kalem.. KyungSoo'nun bir oyunda isimlerini yazıp kura çektikleri o isim kağıtları; Jongin, KyungSoo, Daehyun, Youngjae.. alamadığı diğer ikisi için hala esef duyuyor. İçtiği bir gazoz şişesi, kapağını alamadı. Yıkamaya da kıyamadığı için tahta kutusu limonlu gazoz kokuyor bu yüzden.
Sırf KyungSoo dokundu diye canına kıydığı bir akçaağaç yaprağı. Yine bir tüle sarılmış, altın sarısı, kurdela ile bağlanmış KyungSoo'nun birkaç tel saçı, berberde iken kimse farketmeden almak tam bir ölüm kazasıydı. Bunları izleyen çocuk ona kıkırtılarla gülmüş, adam kızsa da söylemekten fazlasını yapmamıştı. Bazen yokluğunda, tüm hazinesi bu kutuyu ortadan kaldırmalarından korkuyordu.
Halası da gördüğü halde bir şey dememişti şimdiye kadar.

"Jongin! Jongin!"

Verandada sandaletlerini giymeye çalışırken saçları.. saçlarını taramadığını hatırladı. Sandaletlerini geri çıkarmaya üşeniyordu ama onlarla da içeri geçemezdi.

Kendisini sokağa çağıran ses eşiği geçip de vücuda bürününce gözleri ondan başkasına gözcülük etmeyi bırakmıştı.

"Uyandın mı diye bakmaya gelmiştim ama çoktan hazırlanmışsın."

KyungSoo bahçeyi aşıp verandaya ulaşınca yorgunlukla kendini bıraktı Jongin'in yanına.

"Erkenden uyandı bizimki. Ihlamur çayı içmek ister misin Kyungie?"

Çardakta kahvaltısını uzatan Hwasa'nın teklifini geri çevirdi KyungSoo.

"Teşekkür ederim Hwasa teyze. Jongin'i alıp gideceğim. Güneş yükselmeden koya gitmemiz gerek. Yoksa sıcağa kalırız."

"Jongin sizin kadar alışık değil denize, öyle yerlere tatlım. Bizim oğlana da dikkat edin."

KyungSoo bir kolunu Jongin'in omzuna atıp güvenle söyledi.

"Merak etme Hwasa teyze, küçük kardeşime güzelce göz kulak olacağım."

Jongin bu sözlere surat asarak KyungSoo'nun kolunu indirdi omzundan.

"Küçük kardeşmiş.."

KyungSoo ondan önce doğrulup bu sabah tarak görmemiş dağınık koyu saçları parmakları ile düzeltti.

"Küçüksün tabi. Değil bir yıl bir gün bile olsa küçüksün benden. Ve tuhafsın."

Jongin içten içten yanan yanaklarını eğdi.

Seni Değil Cumartesiyi Sevdim..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin