🌇7

393 61 52
                                    

"Jongin..Jongin uyan hadi. Geldik."

Jongin başını kaldırdığı bacaklara baktı, omuz olması gereken bacaklara.. ağzının kenarından süzülen sıvıyı hızla silerek doğruldu. Üzerine bırakılmış gömleği kucağına aldı.

"Ben..nasıl dalmışım, uyumuşum hatırlamıyorum."

KyungSoo'nun gözleri uykusuzluğuna rağmen önceki günden de ışıltılı ve sevinçli, Jongin'i hiç duymuyordu.

"Hadi! Hadi! İnelim, gezelim! Odiya'ya geldik sonunda! Sonunda geldim!"

Jongin koltuğundan inerek KyungSoo'ya yol verdi. KyungSoo kucağında çantası diğer yolcuları aralayarak bir telaş inmişti arabadan.

Jongin gözlerini ovuşturarak esnedi. Çantasını ağır ağır taktı sırtına. Oturdukları koltukları son kez kontrol etti geride eşya bırakmamak adına.

Otobüsten henüz inmişti ki KyungSoo iki eliyle yapıştı koluna.

"Hangi taraftan çıkıyoruz? İlk nereye gideceğiz? Aslında biraz açım. Tuvaletim de var. Jiwon burada tuvaletlerin paralı olduğunu söylemişti."

Jongin uzunca esneyerek yüzünü ovuşturdu. Bir an Shigol'de bıraktığı rahat yer yatağını özlediyse de KyungSoo'ya yaslanıp uyumak, başka şehirlerde onunla gezip tozmak, özlemini silip süpürdü hemen.

"İçerde biletlerin satıldığı yazıhaneler var, ücretsiz tuvalet ve büfeler de. Dönüş biletimizi de almış oluruz."

KyungSoo'nun yüzü düştü hemen,"dönüş biletini şimdiden mi alacağız?"

"Akşama bilet kalmaz ki!"

"Yarın sabaha alsak, ha?!"

Jongin heyecanı ile kolunu sıkıca tutan oğlanın gülüşüne yenik düşerek "peki.." dedi bir iç çekişle, "ama baban eve dönerse?!" endişesini ilk kez dile getiriyordu.

"Babam ancak pazartesi gelir. İşçi de aldı bu kez tekneye. İki gün denizde kalacaklar. Annem de bir hafta yok. Halan da bizde kalmana izin vermişti zaten bu iki gün."

"Yokluğumuz anlaşılırsa hiç iyi olmaz.."

KyungSoo yalvararak tutuşunu kolundan eline indirdi.

"Buraya kadar gelmişken mızıkçılık yapma olum ya! Kimse anlamadan dönmüş oluruz. Evde bulamazlarsa da yüzmeye denize gittik filan deriz."

"Yalanın biri bin oldu zaten. Hadi gezelim o zaman."

Ellerinde çörekler ve meyvesuları, güneşin yeni yeni yükseldiği şehirde daha sıcaklar sokaklara, caddelere çökmemişken kaldırımları süpüren turuncu giysili adamlar, işçi otobüsleri, büyük cam panolara gerilen yeni reklam afişleri, sokak lambalarına ilan yapıştıran bir genç, dükkanlarını açan esnaf KyungSoo'nun yüzünde silinmeyen, dudaklarını kavuşturmayan bir gülüşle izlediği Odiya'nın en küçük manzaralarıydı. Jongin bu kadarla da hoşnut olan oğlanın bu kadarla kalmayacağını elbet biliyordu ve onu sabahın bu erken saatinde nereye götüreceğini fikrinde tartıp dururken "opera binasına şimdi gitmek ister misin?" sordu birden.

Seni Değil Cumartesiyi Sevdim..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin