? 5

352 65 21
                                    

"Jongin! Jongin!!"

Dış kapıdan yükselen sesi takip eden tahta kapının sesi, taş yola seken adımlar, kedi Leo'nun gelen misafire hoşnutsuzlukla mırıltısı..devrilen bir sirke küpü. Odalardan bir kapı, sürgüsünde ağır ve gürültülü kayarak aralanır.

"Kyungie, sen mi geldin?"

"Ben geldim Hwasa teyze ama küpü Leo devirdi."

"Ben onun icabına bakarım birazdan. Gelsene. Erik suyu içer misin?"

"Ben Jongin'i soracaktım."

"Dinleniyor bizim oğlan."

"Hala mı?"

Hwasa omuzlarını silkerek Jongin'in odasını işaret etti. KyungSoo'nun zar zor duyduğu bir sesle "çağırdım ama uykum var diyerek geri çevriliyorum." diye fısıldayınca KyungSoo çatık kaşlarının altından kapıyı döver gibi sert baktı.

"Ben hallederim." diye fısıldadı o da.. sonra Hwasa'ya kaş göz ederek "bugün çocuklarla bizde toplanacaktık. Annem köye ninemin yanına gitti de. Babam da tekne ile denizde olacakmış. Film izlemeyi düşünüyorduk. Jongin de gelseydi güzel olurdu. Neyse o zaman. Ben gideyim. Jongin dinlen-"

KyungSoo daha sözlerini tamamlamadan Jongin'in odasının kapısı aralandı. Vücudunu örtü ile sarıp sarmalamış oğlan aralık kapıdan ona gözlerini dikmiş yapmacık mahmurlukla bakıyordu.

"Sen mi geldin?" diye mırıldandığında Hwasa bastıramadığı gülüşü ile kendisini odaya attı. KyungSoo dudaklarını ısırıyor, ayak parmak uçlarını sandaletinde kıvırıyor ama Jongin'in berbat oyunculuğuna kahkahasını bastırmakta son noktayı yaşıyordu.

"Hımm.. " dedi, derin bir soluk bıraktı. Zaten alıngan olan oğlanı bir de böyle küstürmek istemiyordu. Denizde boğulmaktan kurtardıklarından bu yana ona ulaşmak zor olmuştu. Çünkü beyefendi dışarı çıkmıyor kimse ile görüşmüyordu. KyungSoo onun bu karın ağrısının ona suni teneffüsü yapanın Jiwon olduğunu söylediklerinde başladığını bal gibi biliyordu.

"Daha iyi misin?" diye sordu yine de.

Jongin eşiğinde dikildiği kapıyı biraz daha aralayıp kenara çekilerek onu içeri davet etti. Koşarak bahçe tarafındaki kapıyı da açtı. En son sabah havalandırdığı odanın, yaz sıcağında örtüye sarınmış yatarken ter koktuğuna endişeleri bir baş ağrısı salmıştı bile şakaklarına.

KyungSoo etrafta fır dönen o iri kara gözleri ile odaya ilk adımını attığında Jongin de diğer kapının eşiğine örtüsü ile oturarak seyre koyuldu.

"Ninemin evi de hanok." dedi KyungSoo. Kenarda üst üste yığılmış manhwa dergilerine yönelirken "bunlar temmuz sayıları mı?" sordu hevesle.

"Temmuz da var haziran, mayıs da.."

KyungSoo dergilerin yanına bağdaşlayarak sayıları bir bir karıştırdı. Ön kapaktan sonra arka kapak.. ardından içindekiler.. bildiği serilerde bir sevinç çığlığı atmalar.. sonra açıp hemen bir iki sayfa okuyor, çizimlerden, diyaloglardan, baskıdan yorumlar yapıyor, bazısını çevirip ona da göstererek sözlerine onay bekliyordu.

Jongin kalbini yerinden kımıldatan bu ilgiye "bence de.." dese de esasen oğlanın neyden bahsettiğine dair bir fikri yoktu. KyungSoo o an gözlerinde havada uçuşan yasemin taçları gibi süzülüyordu. Sesi kulaklarını okşayarak kalbine sokuluyordu.

Seni Değil Cumartesiyi Sevdim..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin