🌼 3

393 67 34
                                    

Jongin bebeğin bir parçası daha dikilip can buldukça dışarılara çıkmakta, hayatın akip gittiği sokaklarda dolaşmakta güçlü bir arzu duyuyordu. Halası Hwasa ile her ne kadar gezintileri ziyaretleri olsa da aitlik hissi olmadan dolaşmakla bir tutamıyor, içinde kıpırdayan o heyecanı tatmin edemiyordu. 

"Hala, ben eşikte oturuyorum."

Bahçede biberlere düşen böcekleri ilaçlamakla meşgul Hwasa'ya seslendi. Kadın ona bir şeyler işaret ettiğinde eşiğe çıkmıştı bile. Elinde mavi kurdela parçası, parmaklarının arasında döndürüp duruyor, kendisinin de anlam veremediği şekillere sokuyordu. Bacaklarında hissettiği kımıltılarla hızlanarak oturduğu yerde sıçrayınca karınca yoluna oturmuş olduğunu farketti, mahcup oldu. Yerini basamaklara verdi. Bu kez karınca olup olmadığını iyice kontrol etti. Güzergahlarını bozduğu karıncalar kaosa düşmüşler gibi oralara buralara kafaları karışık her yere gidiyorlardı. Özür yerine bir sonraki gelişinde kurabiye parçası söz verdi onlara. Bununla karıncalar asmayı izleyen diğer koloniye dahil olmuştu. Telafisi ile gülümsedi Jongin. Sonra duyduğu tuhaf bir sesle irkildi. Bahçe duvarlarında yeşil bir kertenkele başını aşağı yukarı sallayarak onu izlerken değişik sesler çıkardığını gördü. Daha yakından bakmak için yerinden doğrulup ona doğru temkinli adımlarla  ilerlerken kertenkele hala kafasını sallıyordu. Jongin bunu komik bulmaktan kendini alamadı. Bir şekilde dans ediyor gibi görünüyordu. Boynunun iki yanındaki turuncu lekeleri daha yakından görebilmek için eğildiğinde hayvan hızla yukarılara tırmandı. Jongin'e bakarak yönünü değiştirdi. Sonra sokağın aşağısına doğru akar gibi giderken Jongin de onu takip etti. Yavaşladığında kertenkele de durup başını aşağı yukarı, kuyruğunu sağa sola sallıyordu. 

Ürperten bir yabancılık hissi onu sardığında duraksadı Jongin, etrafına baktığında kendini, hiç bilmediği bir sokakta buluşu ile gerildi. Kertenkele hala oradaydı. Duvarı dümdüz geriye takip ederse evi bulabilecek gibi görünüyordu.  Bu fikirle biraz rahatladı. Kertenkele de yavaşlamıştı. Bir köşeyi daha döndüklerinde bir bahçeden taşan yaseminler onları karşıladı. Kertenkele yaseminlerin arasından bahçenin diğer yüzüne kayboldu gitti. Jongin'in de ona ilgisi kaybolmuştu zaten. 

Küçük küçük, beyaz taçları ile yaseminler  yeşil dallara serpiştirilmiş yıldızlar gibi görünüyordu. Yere dökülmüş birkaç taneyi aldı. Kokladı. Cebinden çıkardığı bir parça beyaz tülün içerisine bıraktı. Mavi kurdelası ile de onu bağlayacaktı ki duyduğu sesle irkildi.

"Ne yapıyorsun burada!?"

Jongin gerginlikle ardına döndü. Geçenki kara gözler, şimdi ona öfke ile bakıyordu. Yanında da bir iki başkaca oğlanlar.. 

Jongin etrafına bakındı ve elindeki tülde sarılı yaseminlere..

"Yaseminler.." diyebildi.. 

KyungSoo hızla ona gelerek elindekileri ittirdi. 

"Başkalarının çiçeklerini izinsiz koparamazsın." 

Diğer oğlanlar da şaşkınlıkla onları izliyordu. Jongin'in utancı ile yüzünü alev aldı. Elinden yere saçılan yaseminleri, tülünü, mavi kurdelasını görmüyordu gözleri..

"Ben sadece.." sözleri toparlayamıyor, dudaklarından her zamanki gibi dökemiyordu. Kalbinin gürültüsü oğlanın söylediği diğer sözleri duymasına izin vermiyordu. 

Seni Değil Cumartesiyi Sevdim..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin