Arkadaşlar yeni başladık. Yedi kişi yazıyoruz. Umarız beğenirsiniz. Desteklerinizi bekliyoruz- E.S.
Yine gözler üstümüzdeydi. Ne zaman olmadı ki? Bu aptalların içinde en güzelleriydik biz. Aptal ve güzel değil; hem akıllı hem güzel. Sadece aklımız matematik biyoloji üstüne çalışmazdı.
Bizi birlikte tutan şey buydu işte. Hepimiz aynıydık. Hiçbirimiz sözümüzde durmazdık. Yalanlar desen ayakkabılarımızdan fazlaydı. Yine de birlikteydik. Ben de bu yedi kızdan birisiyim. En kavgacı olan. Herkesin savunmasını yapan ve müdür odasından çıkmayan. Biz ceza almamak için öğretmenlerimize veren kızlarız.
Azra. Fazla uzun sayılmam. Ela gözlü kumral bir kızım. Fiziğim diğerleri gibi harikadır ve bu konuda övünmeyi severiz. Pek sevmediğim bir sevgilim var. Yattığım kişiler ayrıdır. Adlarını bile bilmem. Grubumuzun en gürültücüsü benim. Insanları rezil etmek konusunda arkadaşlarım gibi ben de iyiyim.
Genelde lider takılmam. Liderimiz bellidir. JÜLİDE. Birbirimizi pek sevmeyiz ama hepimiz Jülide'den nefret ederiz. Jülide'ye olan nefretimiz 6 kişiyi birbirine bağlayan en büyük halat. En azından ben öyle düşünüyorum.
Hadi yine başlıyoruz. Yiğit.
-Güzel pantolon.
Elini belime dolayıp sarıldı. Müdür odasında Hulusi'nin bizi dikizlediğinden emindim fakat sikimde değildi. Ellerimle yüzünü kavrayıp dudaklarını öptüm. Yiğit'in mükemmel bir ağzı vardır. Dişleri falan çok güzel. Onda sevdiğim tek şey de denebilir. Gerizekalının teki işte. Azıcık bluzum sıyrılsa aklı başından gidecek tiplerden.
Grubun diğer kızları yine mükemmel bir şekilde geliyorlardı bize doğru. Açelya, Ayışığı, Irmak, Asena, Eylül ve Jülide. Aptal. Yine ortaya geçip saçlarını savura savura geliyor.
-Azra gel şuraya. Derhal!
-Ne var gene?
-Yeter bu kadar dudak banyosu. İşimiz var dediysem gel şuraya.
Yiğit beni tekrar öptü ve okula doğru ilerledi. Jülide beyinsizi yine bozmuştu. Şuan Yiğit'e ihtiyacım vardı.
Açelya konuştu. "Azra Özgür ve tayfası Jülide'nin birkaç fotoğrafını ifşa etmekle tehdit ediyorlar."
-Yine naptın Jülide?
-Sana ne! Özgür içimizden birisiyle fotoğrafları takas edecek.
-Yani?
-Yani gerizekalı Özgür diyor ki "Azra benimle yatarsa fotoğraflar senindir."
-Bana ne be git kendin yat. (bir elimle rujumu sürerken)
Jülide ruju elimden alıp yere fırlattı. O ruju ondan daha çok sevdiğim kesindi.
-Of tamam be yaparız.
-Bu akşam saat 10'da falan git Özgür'e. Sakın gecikeyim falan deme yoksa bu sefer makyaj çantanı fırlatırım.
Irmak, Eylül ve Asena yanıma geldiler. Ötekiler Jülide'yle kantine yürüdüler. Asena bugün mutsuzdu.
-Bir şey mi var?
-Yok ya yok bişey.
-Özgür mü?
Birden ağlamaya başladı. 1-2 dk bile sürmeden sustu. Özgür'ü severdi. Bunu hepimiz bilirdik. Jülide de bunun için beni seçmişti çünkü Asena'yla en iyi anlaşan bendim. Sanki Özgür mü dedi "Azra yı istiyorum." diye. İşte Jülide böyle iğrençti. Belki o olmasaydı biz gerçek arkadaşlar olabilirdik ama tek sorun Jülide değildi.
Ayışığı kantinden çıkıp yanıma geldi. Bir poşet verdi elime.
-Bunları Özgür yolladı sana.
Poşetin içinde siyah bir gecelik, birkaç prezervatif, kadife kelepçe ve kart oyunları vardı. Bunlar Özgür'ün işi olamazdı. Kesinlikle bunlar Jülide'nin zevkine ait şeylerdi.
-Bunları Özgür'ün yolladığını mı düşünüyorsun cidden?
-Tabii ki hayır. (Güldü)
Poşeti alıp Jülide'nin yanına gittim ve masay bıraktım.
-Bunlar fazla ucuzlar. Pek tarzım değil. Git başka al. Beğenmedim.
-Bunları giyceksin ve sana ne dendiyse onu yapacaksın Azra. Yoksa güzel dudaklı Yiğit'ine elveda demek zorunda kalırsın.
Masadan siktirip gitti sürtük. Ayışığı ve ben kaldık. Diğerleri bizi görünce geldiler. Okul çıkış saatine az kalmıştı. Asena'nın arabasına doluştuk. Ve yine Jülide'ye yer bırakmamıştık. Zaten o da Çınar'ın arabasına atladı. Beni Özgür'ün evine bıraktılar.
Denilen saatten baya erken geldim. Kapı anahtarları Jülide'nin verdiği poşetin içinden çıktı. Tahmin ettiğim gibi. Kapıyı açıp içeri girdim. Yine boya kokuyordu. Özgür'ün sanat galerisi vardı. Annesinden kalma. Evi de hep tuvaller boyalar vs. doluydu. Koltuğa oturdum ve telefonumu elime aldım. Yiğit bir şey yazmamıştı. Özgür'ü beklerken resimlerine bakmaya başladım. Tuvaller ağırdı. Bir kedi, dilenci kadın, sokak lambası, mor kolyuga uzanmış çıplak kadın... Bu mor koltuk az önce oturduğumla aynıydı. Emindim. Hemen tuvali karşıma aldım ve inceledim. Bu kadın! İnanamıyorum! Bu Jülide!
Bir sonrakilere bakmaya başladım ve yine aynı mor koltukta bu sefer Asena. Asena bundan bahsetmişti. Ama Jülide hiç bahsetmişti. Sanırım koleksiyonumuzu yapacaktı. Bizim hepimizi aynı koltukta çizecekti. Birden anahtar sesi duydum ve tabloları gelişi güzel bir şekilde duvara yasladım.
-Erkencisin bebeğim.
-Bilmez misin ben hep erkenciydim bebeğim.
-Görevini biliyorsun değil mi? ilhamsiz kaldım bu sıralar. Benim perim olacaksın bu gece.
-Denerim.
Önce biraz atıştırdık. Sushi almıştı. Paketleri yere attı. Sonra soyunmamı söyledi. Ağdacı kadınmış gibi söyledi ve gülmeye başladım. Siyah geceliği giydim üstüme siyah topuklularımı da geçirdim. Onunla sevişmeyecektim. Şantaj yapacaktım.
-Çok istediğini biliyorum.
-Güzel görünüyorsun.
-Biliyorum. Ama ben tuval kızı değilim. Asena değilim. Jülide hiç değilim. Asena'nın tuvalini yok et derhal.
-Yok ya?! O benim favorim. Hayatta olmaz.
-Ne istiyorsun?
-Poşetteki her şeyi.
Asena'yı korumak istemiştim çünkü bu ibneyi gerçekten seviyordu. Aslında içimizde sevgiyi bilen tek kişi oydu. Çaresiz bu adamın beni becermesine izin verecektim. Öyle de oldu zaten. Hiç zevk almadım. Yiğit'i tercih ederdim.
İşim bittikten sonra Irmak beni almaya geldi.
-Nasıldı?
-Boktan.
-Ne olacaktı ki zaten.
Irmak'a Jülide'nin tuvalinden bahsetmedim. Bunu Jülide'ye karşı kullanmak daha mantıklıca olurdu. O tuvali kaçırmayı becerirsem Jülide yi şutlardık.
Tek ihtiyacım olan poşetten bana sırıtan güzel anahtardı....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZLAR TUVALETI
Fantasia7 tane kız düşünün, çok iyi anlaşıyorlar. Bir o kadar da birbirlerinden nefret ediyorlar. Tek ortak noktaları birbirlerine çok benzemeleri. Hepsi birbirinden güzel ve kötüler. Okuyun ve tarafınızı seçin.