Muhteşemsiniz. Beğeni gelmiş hepimiz çok mutlu olduk. Bu bölüm eminim hepinizin dövmek istediği Jülide'den. Keyifle okumanızı ve bir beğeni yollamanızı bekliyoruz. Sizleri seviyoruz
FLASH BACK
Tek amacım o tabloyu bulup yok etmekti. Yakmak iyi bir fikir olabilirdi. Kimse küllerinden ben olduğumu anlamazdı. Özgür'ün binasına vardığımda ablam aramıştı. Saçma sapan konuşup bir şeyi nereye koyduğumu soruyordu. Başımdan savıp telefonu yüzüne kapattım. Arka kapıdan girdim ki birisi buraya geldiğimi görmesin. Irmak'a mesaj attım. Başıma bir şey gelirse birinin haberi olsun diye. Hemen kapıdan girdim. Böyle şeylere alışıktım aslında ama içimde bir korku vardı. İçeriden Ayışığı'nın sesini duydum. Inliyor muydu o?
Tek düşündüğüm buradan defolup gitmekti. Ayışığı beni yakalarsa kızlara söylerdi. Ve kızlara mantıklı bir şey uydurabileceğimi sanmıyordum. Asansöre binersem biriyle karşılaşabilme ihtimalim vardı. Hemen merdivenlerden inmeye başladım. Apartman girişinden bir kaç adım uzaklıktaydım. Dışarıdan sesler geliyordu. Ve asansör çalıştı. Aşağı geliyordu. İşte o sıra sıçacağımı anladım.
Asansörün yan tarafında kalan merdivenlere yöneldim hemen. Duvarın arkasında nefes bile almadan bekledim. Topuklu ayakkabı sesiydi. Bir kadındı ve büyük ihtimalle Ayışığı'ydı. Binanın kapısını açtığında kenardan baktım. Evet, bu o'ydu. Bu kesinlikle Ayışığı'ydı. Hey bir dakika! Ordaki Azra! Asena da var! Eylül? Bunlar bizimkiler! Ne işleri var ki burada?
"Ben geldim, bir şey kaçırdım mı?"
Siktir. Kaltaklar. İşte yine batırdılar. Onlar orada konuşmaya dalmışken çantamdan kağıt kalem çıkarıp kağıda not yazdım.
"Aşağı in bak bakalım seni kimler bekliyor?"
Asansöre atlayıp kata geldim. Hızlıca zile bastım ve acil çıkış kapısının arkasına sakladım. Kapının açılma sesini duydum. Ardından asansöre bindiğini anladım. Kapının altından otomatik ışığın kapandığı belliydi. Direkt olarak daireyi bastım. Hiçbir şeyi dağıtmadan tablolara baktım. Yoktu.
Kahrolası dairenin her tarafına bakmaya zamanım yetmezdi. Birkaç yere daha baktım. Yoktu yoktu yoktu. YOKTU! LANET OLSUN YOKTU İŞTE!
Anahtar kilidi sesini duyduğumda uzun ve kalın perdenin arkasına geçtim. Özgür yalnız gibi görünüyordu. Ardından birisi geldi. Bir dakika ben bu sesi biliyorum. Bunlar ikizlerden biriydi. Öteki de geldi galiba. Sesleri bile benziyordu.
Ikizlerden birisi Özgür'e havluların nerede olduğunu sordu. Büyük ihtimalle duş alacaktı. Özgür acıktığını söyledi. Mutfağa gittiğini umdum. Artık bunalmıştım ve saçlarım boynuma yapışmıştı. Odada kalan son kişinin uzaklaşan adımlarını duyduğumda sinsice perdenin kenarından baktım. Koridora yöneldi ve ardından kapı kapanma sesini duydum. Hemen koştum ve kapıyı açtım. Kapıyı kapatırsam ses olacaktı. Tam kapatmadan çıktım. Asansöre bindim ve ordan defolup gittim. Arabama binince derin bir nefes aldım. Bugünlük bu kadarı yeterdi. Amacıma ulaşamadım ama daha kötüsü de olabilirdi.
Eve geldiğimde banyo yaptım ve o tabloyu çizdiği günü düşündüm. Kızlar Özgür'ü sevmezlerdi. Bana göre çok farklıydı. O gün bana hiç dokunmamıştı bile. O tabloyu çizmesini isteyen de bendim. Çok eskiydi. Yaklaşık 2 sene oldu diyebilirim. Kızlarla yeni tanışmıştık. O zamanlar da birbirimizi kıskanırdık.
Ben eskiden bu kadar güzel değildim ama onlar hep en güzellerdi. Hepimiz ortaokulda farklı sınıflardaydık. Bir tek Asena ve Azra aynı sınıftaydı. Benim sınıfımdaki şapsallar beni hiç aralarına almazdı. Evde annem ve babam beni umursamazdı. Zaten her dakika kavga ederlerdi. Bir ablam vardı onun da nerede yatıp nerede kalktığını kimse bilmezdi.
Liseye geçtiğimizde Asena ve Azra yine beraberlerdi. Irmak, Asena, Azra ve ben aynı sınıftaydık. Irmak'la ben iyiydik. Sonra bir şekilde Asena-Azra-Irmak-Jülide olduk. Irmak genelde her kavgada ortada kalırdı. Asena ve Azra beni dışlarlardı. Irmak'ın da beni savunmasını isterdim ama hiç yapmadı. Sonra Açelya'yı aldım gruba. Açelya beni bazen savunurdu. Ayışığı'nı da Irmak getirdi. Ayışığı nı başta çok severdim ama hepimizin sevgilileriyle fazla samimiydi. Asena ve Azra da bu konuda bana hak vermişti. Irmak sevgililerini takmazdı zaten. Açelya'nın sevgilisini pek umursamıştı çünkü çocuk fazla enteldi. Benim sevgilime de aynısını yaptığı anda ceza olarak Eylül'ü gruba aldım. Bu bir cezaydı çünkü Eylül ve Ayışığı 9. sınıfta kavga etmişlerdi. Sonradan barışmışlardı fakat bana göre bu bile yeterdi. Artık 7 kişiydik. 10. sınıftan beri hep aynıydık. Hiç iyi olamadık. Ben de pek sevmem. Hepsi bana göre çirkinler. Azra desen sevgilisine aşık, Irmak desen derslere kendini adamış ama bi halt olamamış, Ayışığı ergenlikteki yalnızlığının acısını şimdi gideriyor, Asena bir melek havalarında, Eylül dengesizin teki zaten benden nasıl nefret ettiğini ve beni nasıl kıskandığını en çok belli eden mal, Açelya desen bazen ayakta uyuyor ama bana gelince tüm alıcıları açık. Hepsi ayrı bir bok.
Aklıma Özgür geldi. O tabloyu çizdiği sene kızlarla yeni tanıştığımızı demiştim. Kızlar o zaman bizi bilmiyorlardı. O günden sonra Özgür'le bakireliğimi bozmuştum.
Tabloyu çizdikten sonra ben giyinip eve gitmiştim ve tabloya bakmamıştım. Zaten tabloyu çizdiği gün bana dokumamıştı bile. Ertesi gün bir daha gelmiştim ve saat çok geçti. Gözlerimdeki isteği anlamış olacaktı ki gömleğimi yırttı, odanın bir köşesine fırlattı. Her şey o kadar kısa sürdü ki bir anda ikimiz de yorulup yatakta uzanmış bir şekilde tavanı izliyorduk.
"Asena sana deli gibi aşık."
"Ne?!"
"Bunu yaptığım için üzgünüm.(Üzgün olduğum falan yoktu gayet zevk almıştım)"
"Ben onu ilkokuldan beri sevdim. 9. sınıfta söyleyecektim ama o başkasıyla beraberdi."
"O da seni ilkokuldan beri seviyor. O çocukla çıkmayı istememişti."
"Peki sen neden benimle...beraber oldun o zaman? Siz iyisiniz Asena'yla?"
"Ben gitmeliyim ve bunu unut bir daha olmayacak."
"Hey dinle! Bak kimseye söylemem ama lütfen tekrar gel. Bence sen çok.... iyisin."
"Iyi kelimesi kesinlikle beni temsil etmiyor."
Kapıyı çarpıp çıktım. İşte o günden beri insanların ne kadar piç olduğunu düşünmeden edemedim. O çocuk senin arkadaşını sevsin, sen onunla yat. O kız yattığın çocuğu senelerce sevsin, sen bir gecede hop diye kız adına itirafta bulun. O kız seni hala sevsin,sen de arkadaşına "Bir daha bekleriz." de.
Eğer dünya böyleyse ben de daha kötü olurum dedim ve bu duruma geldim. Şimdi gerçekten en kötüyüm ve bu durumumu seviyorum. Insanlar iyi olacaksa ben kötü de olurum, sorun yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZLAR TUVALETI
Fantasy7 tane kız düşünün, çok iyi anlaşıyorlar. Bir o kadar da birbirlerinden nefret ediyorlar. Tek ortak noktaları birbirlerine çok benzemeleri. Hepsi birbirinden güzel ve kötüler. Okuyun ve tarafınızı seçin.