S10 - Jimin

466 37 15
                                    

Veda

Bugün Taehyung istedi diye sırf  büyük ve buraya çok uzak bir lunaparka gidiyorduk. Öncelikle, lunaparklara hep üç kişi giderdik. Bu yüzden ihanet etmiş gibi hissediyordum. Yedi kişi gidiyorduk. Kızlar da geldiği için ortam daha farklıydı. Jungkook meselesinin verdiği garip atmosfer yoktu. Kızların bu olanlardan haberleri de yoktu.

Herkes gülerek farklı konulardan  bahsediyordu. Normalde bu yaşananlar güzel olabilirdi ancak durum böyleyken benim için hiçbir eğlencesi yoktu.

Taehyung arada benim ellerimi tutuyor sağa sola sallıyordu. Yüzünde masum bir gülümseme vardı. Buna baktığımda anında gülümsüyordum.

Hoseok bazen beni uzun uzun öpüyordu bazen sımsıkı sarıyordu.

Sonunda lunaparka geldiğimizde herkes sessizleşti. Lunapark da sessizdi. Namjoon ve Yoongi görevlinin olduğu kulübeye gidip bir şeyler konuşmaya başladığında, Hoseok'a doğru yaklaştım. Hemen belimden tutup göğsüne çekince, gülümsedim. Kulağıma doğru eğilip fısıldadı. "Korkma, güzel bir gün olacak."

Umarım öyle olurdu.

Dayanamadım. Gözlerim dolu dolu ona baktım. "Biz böylesine eksikken nasıl güzel olabilir ki Hoseok?"

Fazladan iki kişi bile vardu aramızda ancak yine de fazlasıyla eksiktik. Jungkook yokken çok eksiktik.

Hoseok alnıma sıcak bir öpücük bıraktı. Sonra arkasından gelen seslerle birlikte , elimi tutup geri döndü. Elimi bırakmadan gelen kişiyi boştaki koluyla sardı. "Hoşgeldin Seokjin. Biz de henüz geldik."

Seokjin denen kişi aramızdaki en uzun insan olabilirdi. Benimle de tanıştığında, doktor olduğunu öğrendim. Doktordu. Hem de Jungkook'un tedavi olduğu yerde. İçim bir an pişmanlıkla dolsa da derin nefesler alıp engellemeye çalıştım.

Namjoon ile Yoongi , açılan kapılarla sevgililerinin ellerini tutup birlikte içeriye doğru bağırarak koşarken, Taehyung da onlara uyup koşmaya başladı. Hoseok ile ben oldukça  yavaş  bir şekilde kapıdan geçtiğimiz sırada Seokjin, bizim önden gitmemizi söylemişti.

O demese de gidecektik ki zaten, neyin havasıydı bu?

Hoseok elimi sıkı sıkı tutuyordu. İlk neye bineceğimize karar vermek için geziyorduk. Hiç neşem yoktu. Sırf onların da gününü mahvetmemek için susuyordum.

Dönme dolaba binecektim. En sakini şu anlık buydu. Hoseok'un aldığı jetonları görevliye verdiğim sırada , elim bir anlık boşta kalmıştı. Göz açıp kapayıncaya kadar olan bu sürede, yanımda farklı birisi vardı. Jetonu alan görevli binmemizi söylerken, gözlerim yanımdaki bedeni buldu. Koluna girmiş Seokjin'e tutunan bir Jungkook.

Bana kocaman gülümsüyordu.

Gözlerime inanamadım bir süre. O buradaydı ve bana gülümsüyordu. Bir kolunda Seokjin varken, boştaki kolunu bana uzattı. Gözlerim istemsiz bacağına indi. İki ayakkabı giyiyordu.

"Sadece takıp çıkarılan bir bacak Jiminnie. Hadi binelim."

Kafamı sallayıp, diğer koluna da ben girdim. O buradaydı ve benimleydi. Biz bir aradaydık. Hiçbir eksiğimiz yoktu. Seokjin bizi kutu şeklindeki kabinlerden birine soktuktan sonra gülerek aşağıya indi. Arkasında Hoseok, elinde kamerasıyla Taehyung, Yoongi, Namjoon ve kızlar bizi alkışlıyorları. Tüm bu olanlar şaka gibi gelse de öyle güzeldi ki, tadını çıkartmak için susuyordum.

Biz ağır ağır yükselirken, diğerleri küçülmeyr başlamıştı. Yüzümü Jungkook'a dönmeye utanıyordum.

"Nasılsın?"

Yüzüm kızarırken, gözlerimi ona doğru çevirdim. "İyiyim. Sen nasılsın?"

  Beni öyle durgum bir şekilde izliyordu ki, yüzümde bir şey mi var diye düşünmeden edemedim. "İyiyim,"  diye fısıldadı sadece. Belki de kafasında ne hakkında konuşacağını kurguluyordu.

Elini bana uzattığında, utanarak tuttum. "Özür dilerim Jimin. Yaptıklarımdan çok utanıyorum."

Bir şey diyemedim. Çünkü özür dilemeliydi. Belki çok yanlıştı düşüncem ama bu yaptıkları için üzgün olmalıydı. Asıl konu Hoseok'u sevmesi değildi. Onu sevebilirdi. Bu konuda kızamazdım, kızdığım konu bize yalan söylemesiydi.

"Atlatmak için bunca zaman bekledim. Sadece kendimi değil de sizi de üzdüğümü anlamam çok uzun sürdü. Öyle kötüydüm ki hastalığım yüzünden, kafam karışmıştı. Lütfen affet beni."

Ben Jungkook'u hep affederim.

"Hoseok hyung'u sevmem umarım seni rahatsız etmez. Yemin ederim buna rngel olamadım. Çok denedim. Hayatıma yeni bir kişi girer mi ve bu kişi beni kendisine bağlar mu bilemem ama Hoseok'u  uzaktan sevmeye razıyım. O seni hak ediyor. Sen de onu. Ben yalnızca sizi hak etmek için uğraşacağım."

Bizi en başından hak etmişti. En iyi arkadaşlardık. O  bizi , biz de onu  zamanında hak etmiştik.

Diyecek kelimelerim yoktu. Ama kocaman sarılmam vardı.

Onu kollarıma alıp sımsıkı sardım. Sevdiğim adamı sevmesi ne kadar garip hissettirse de, ona kızamazdım. Kalbinin ona çektirdiği bu acı için onu suçlayamazdım. Bunu kabullenmişti. Benim tek dua'm, onu gerçekten sevecek ve mutlu edecek kişiyi bulmasıydı.





 Benim tek dua'm, onu gerçekten sevecek ve mutlu edecek kişiyi bulmasıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir insana , sevdiği kişiyi unutması için baskı yapılamaz. Kimseye zarar vermeden sevmeli insanlar birbirini. İnsan insana muhtaç.

Secret ☆ Jihope✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin