"Bu kulübede kalacağız bir süre." dedi içeri doğru ilerlerken. Yine ıssız, yine kimsesiz bir yere gelmiş; yine eski ve yıkık dökük bir eve sığınıyorduk. Diğerinden daha küçüktü ve kulübeydi işte. İçerisi belki de tek odadan oluşuyordu, bilmiyorum. Kısa bir an dışarıyı inceleyip öyle adımladım ve kapıyı arkamdan kapatıp etrafa baktım. Giriş mutfaktı. Karşıda duran iki, yanımda duran tek kapı, birden çok odanın olduğuna haberciydi. Yoongi'nin peşi sıra ilerledim. Girdiği odaya girdiğimde gördüğüm tek kişilik yatak, ona bakmama sebep oldu.
"İki tane yatak var." diye belirtti. "Taehyungla yatamam. O kimseyle birlikte uyuyamaz. Eski sevgilisiyle sırf bu yüzden ayrılmışlardı." Gereksiz açıklamaları son bulduğunda "Yani bu yatak senin ve diğeri de Tae'nin." dedim. "Bu da demek oluyor ki, yerde yatacağım."
"Hayır." dedi. "Bu, birlikte yatacağımız anlamına geliyor. Neredeyse kış geldi ve bizim yere sereceğimiz bir şey olmadığını hesaba katacak olursak, yanımda burnunu çeken, hasta bir rehine istemiyorum."
Gözlerinde takılı kaldım. Ne kadar ciddi olduğunu ölçmeye çalışıyor ama yapamıyordum. Gerçekten onunla uyuyabileceğimi düşünmüş müydü yani? İmkanı bile yoktu. "Araba da yatabilirim." dediğimde gözlerini devirip omzundaki siyah, büyük çantayı köşeye bıraktı.
"İşin bir ucundan sonra rehine olduğunu unutma Jimin. Dediklerimi yapmak zorundasın ve burada yatmanı istiyorsam da yatacaksın."
"Sana nasıl güvenebilirim?" dedim şaşkınlıkla. "Tek kişilik bir yatağı paylaşmaktan bahsediyorsun, dip dibe olacağız."
"Senden faydalanacak değilim." diye sertçe terslediğinde, ne ara yanımıza geldiğini anlayamadığım Taehyung bir elini omzuma koyup beni hafifçe geriye çekti ve gülümseyen yüzünü gördüm.
"Yoongi bir seri katil Jimin," dedi. "Tecavüzcü değil. Endişelenme."
İyi bir şey mi dedi, kötü bir şey mi.. karar veremdim. Hangisi daha iyiydi? Katil olması mı, bir tecavüzcü olarak görülmesi mi? İkisi de birbirinden beterdi. Köşede kalan aynaya baktım. Saçlarımın dibinden gözükmeye başlayan siyahlıklara. "Peki." dedim. Kabullendim. Sanırım bu, vazgeçişti. Zaten kaybedecek hiçbir şeyim kalmamıştı.
***
"Başa RM denen adam geçmiş, bu da sıçtığımızın resmidir."
Yoongi ile benim kalacağım odadaydık. Ben yatağın köşesine oturmuş onları izliyordum. Dediklerinden çok bir şey anladığım söylenemezdi aslında. Sadece Tae, elindeki telefondan açtığı bir şeyleri Yoongi'ye gösteriyor sonra da ani tepkiler veriyordu. RM kimdi veya onun öncesinde bahsettiği isimler tehlikeli adamlar mıydı bilmiyorum ama beni tedirgin hissettiriyordu.
"Onunla iş birliği yapacağız." dedi Yoongi elini çenesine koyup düşünme moduna geçerken. "Adresini bulabilir misin?"
"Sen kafayı mı yedin? Onun en iyi adamını öldürdükten sonra iş birliği için yanına gidersen ne olur biliyor musun aptal? Ölürsün!"
Neyin içine düştüğüm belli değildi. Yoongi az önce getirdiği çantayı boşaltırken bir sürü kağıt ve proje çıkmıştı. İşte tam o zaman da anlamıştım, sıradan bir katil değildi. Bir şeyler planlıyordu ve planlarının küçük çaplı olmadığı da kesindi. Ama şimdi düşünebildiğim tek şey bana ne olacağıydı. Ölmeden önce hareketli bir hayat yaşamak istiyor muydum? Belli ki bugün yaşadığımız olay son olmayacaktı. O aranan bir seri katildi, sürekli kaçmak zorundaydı.
"Bana bak Tae," dedi sakin sesiyle. "Hiçbir zaman öylesine adımlar atmadım. Hedefe ulaşana kadar da atmayacağım. O yüzden, dediklerime uy ve RM denilen herifin adresini bul bana."