Özgürlüğe Atılan Adım (Part 3)

1K 85 2
                                    


Sıradan bir akşam, kendilerine tahsis edilmiş evin küçük bahçesinde gökyüzünü seyrederken düşüncelere dalmıştı. Nasıl olduğunu ve ne çabuk kabullendiğini hatırlamadığı halde Mortedra'ya geleli beş yıl olmuştu. Dünya'yı hatırlamaya çalıştıkça daha fazla unutuyordu artık. Başka bir gezegende, bambaşka bir işte çalışıyor, başka bir evde oturuyordu, değişmeyen bir tek kendisiydi. Dünya'da da riskli işlerden kaçan birisiydi burada da. Bilgisayar yerine kâğıtları kullanması dışında yaptığı iş de aynı sayılabilirdi. Evet, o sıradan gecede yıldızlara bakarken, geliş sebebinin bu olmaması gerektiğine karar verdi. Daha ulvi, daha faydalı bir amaç uğruna gelmiş, getirilmiş olmalıydı. Kendi kişiliğinde, mevcut düşünce kalıpları içerisinde bu amaca uygun hareket edemezdi, değişmeliydi fakat değişim ona göre bir şey değildi. Zaten alışkanlıklarının peşinden koşmak başlıca alışkanlığıydı. Bunları tek tek değiştiremeyeceğini, denese bile vazgeçeceğini biliyordu. Bu yüzden Kaan'ı bırakmaya karar verdi, artık DarkKahn olacaktı. Bu kararı aldığının ertesi gününde şehirden ayrılmak istediğini bildirdi yönetime. Yıllardır aynı görevde çalışması sebebiyle bu talebini ilettiğinde, şehir yönetiminin onu caydırmak isteyeceğini düşünmüş fakat böyle bir durumla karşılaşmamıştı. Mortedra'da tek bir şehir yoktu ve kurallar, şehir yöneticilerinden oluşan Anavatan Yönetimi tarafından, çok önceden belirlenmişti.

Yazılı dilekçesini sunmuş, hemen ertesi gün kendisine bir nasor tahsis edilmiş ve bir yüzük verilmişti. Kâtipliği sebebiyle kendisini tanıyan komutanlar, büyüyle ilgilenmesini tavsiye etseler de o, kılıcı tercih etmişti. Yüzüğü taktığı anda Mortedra'nın insanları kadar iri yapılı olmuş ve aynı derecede kuvveti de artmıştı. Sonrasında askeri eğitim süreci başlamıştı.

Savaşabilmesi için gerekli olduğunu kabul ettiği halde ilk taktığı andan itibaren yüzüğüne ısınamamıştı. Zayıflığı sebebiyle kendisine çalışacak bir yer bulunamadığı zamanları düşünmüş, neden ilk başta böyle bir güç kaynağı verilmediğini anlayamamıştı. Tüm insanoğullarına yüzük dağıtılsa işler çok daha kolay ve hızlı şekilde halledilebilirdi oysaki. Ancak sistemi anlamak kolay değildi.

Yıllar boyu, önünden geçerken korktuğu ve meraklandığı tapınaklardan birinden çıkan bir nasor emrine verilmişti. Bir insanoğlundan daha iri fakat Mortedra insanlarından daha kısa boylu olan bu canlıyı kapıda gördüğünde hiç korkmamış olmasına şaşırmıştı. Irkının diğer üyeleri gibi şekilli, savaşmak için yaratılmışa benzeyen bir bedeni ve insanı andıran bir yüzü vardı nasorun. Yıllarca depoda bekletilmiş güzel bir tablo gibiydi, soluk ve kararmış bir ten rengi vardı. İnsani hiçbir duyguya yanaşmayan yüzü, dikkatle bakıldığında sanki biraz hüzün barındırıyordu. Birkaç ay beraber yaşayıp, omuz omuza eğitim gördükleri halde hakkında öğrenebildiği bilgi kısıtlıydı çünkü nasorlar konuşmayı sevmezlerdi. Altı aylık bir çaba sonucunda nasorunun günde birkaç cümle kurmasını sağlayabilmişti.

Bildiği tek bir şey vardı; özgür kaldığında en güvenilir arkadaşı bu nasor olacaktı. Yönetimin, geleceğine inandığı o kurtarıcı insanoğlu olmayabilirdi fakat elinden geldiğince bir şeyleri değiştirecekti. Kaan ne kadar uysal ise DarkKahn o kadar asi olacaktı. Bunun için de güvenebileceği birilerine ihtiyacı vardı.

Mortedra - Bir Kralın Doğuşu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin