Ölümsüzler (Part 2)

254 34 0
                                    


Milendarlar

Mortedra'nın en kalabalık ırkı insanlardı fakat aynı zamanda en dağınık yaşayan ırktı. Richmond Krallığının hüküm sürdüğü dönemde, büyük oranda birleşmeyi başardılarsa da Dagna'nın getirdiği ölüm dalgasından sonra tekrar yeryüzünün farklı köşelerine dağılmışlardı. Bu dağılımların belki de en büyük sebebi savaşlardı fakat düşmanlarından biri de kendileriydi.

İnanışlar ve fikirler, ilk zamanlardan itibaren, diğer ırkların aksine insanları farklı toplumlar oluşturmaya itmişti. Zaman içerisinde; farklı görüşlere sahip oldukları halde bir arada yaşayanlar olduğu gibi, ufak görüş ayrılıklarından dolayı kendilerine farklı bir yol çizenler de olmuştu. Tanrılara inanlar-inanmayanlar, farklı tanrılara inananlar; fiziki gücün, büyünün ya da ticarete bağlı ekonomik gücün peşinden koşanlar; ortak bir noktada buluşmayı başaramadıklarında, çareyi uzaklaşmakta bulmuşlardı. Milendarlar, bu toplumların en ilginciydi. Bir zamanlar insan ırkının üyeleri olan milendarların, birleşmelerine ve diğer insanlardan uzaklaşmalarına sebep olan şey, aslında tüm ırkların ortak emeliydi.

Milendarlar, hayatı seven bir toplumdu. Aslında her canlı yaşamayı severdi ancak milendarlarda bu durum abartı derecesine varmıştı. Hayatta kalmak için savaşan ırkların aksine milendarlar, hayatta kalabilmek için; savaşmayı ve kendilerine zarar verebilecek her türlü riskli işi reddetmişler, bunun sonucunda da bulundukları topraklardan sürülmüşlerdi.

Kazadan, beladan, hastalıktan uzak bir ömür; en büyük dileklerinden biriydi, ancak yeterli değildi. Uzun yaşamın yolunu arıyorlardı. Sadece şifacılık dalında ilerleyen büyücüleri; Mortedra'da, bu alanda en ileri noktaya gidebilen yegâne büyücülerdi.

Sürgünü dert etmemiş, aksine memnun olmuşlardı. Diğer yerleşim yerlerinden oldukça uzakta kendi kasabalarını kurmuşlardı. Kendi kendilerine yeterken bir yandan da araştırmaya devam etmişlerdi.

Ve bir gün; amaçlarına ulaşmış, ölümsüzlüğün formülünü bulmuşlardı. Yüzyılda bir açan bazı bitkileri ve sadece kendi büyücülerinin ulaşabildiği büyüleri birleştirerek bir iksir hazırlamışlardı formüle göre. O zamanlar sayıları iki yüze yakındı. Aynı anda tüm kasaba bu iksirden içmişti. Ne yazık ki işe yarayıp yaramadığını öğrenmeleri için yapabilecekleri tek şey beklemekti. Herkesin gözü, kasabanın yaşlılarındaydı. Fiziksel güçleri giderek azalmış, hatta biraz kamburlaşmış ve kısa yürüyüşlerden bile yorulur hale gelmişlerdi yakın zamanlarda. Aradan yirmi sene geçtikten sonra ise gençlik zamanlarına geri dönmüşlerdi adeta.

İksir işe yaramış; ömürlerini uzatmıştı ancak Mortedra'da her şeyin bir bedeli vardı. Bu gençleşme etkileri, derileri üzerinde yeteri kadar etkili olmamıştı. Aradan geçen yıllardan sonra iksirin yan etkileri ortaya çıkmıştı. Yaşları fark etmeksizin günden güne vücutlarındaki kıl kökleri kurumuş, derileri mumyalanmış gibi kahverengi-sarı karışımı tonlara dönüşmüştü. Herhangi bir fiziksel darbe almaları durumunda, o bölge hemen morarıyor ve ne yapsalar morluklar geçmiyordu. Yaraları, acıları geçiyordu fakat renkler kalıyordu. Yan etkilerin ortaya çıkmasından sonra doğan bebeklerle birlikte yaptıkları şeyden pişman olmuşlardı çünkü iksir genlerine kadar işlemiş ve etkileri, kalıtsal özellikler haline gelmişti. Ebeveynlerininkine benzer ten renkleriyle birer ölümsüz olarak gözlerini açmıştı yeni doğanlar.

Milendarlar savaş dışındaki tüm konularda yetenekli bir toplumdu. Maden kazabiliyor, demir işleyebiliyor ve tarım yapabiliyorlardı. Diğer insanlarla bağlarını koparmışlardı ancak diğer insanlar, milendarlarla bağlarını koparmamıştı. Senede birkaç kez, ticaret amaçlı kasabalarına gelenler vardı. Derilerindeki değişimden sonra da gelenler olmuştu. Diğer insanların ne tepki vereceklerini bilmediklerinden, gerçekleri saklama kararı alan milendarlar, bitki bilgileri ve şifacı büyücüleri sayesinde ten rengi kremler elde etmişlerdi. Ziyaret olduğu zamanlar; sokaklar boşaltılıyor, sadece ticaret yapacak olanlar -kremleri kullanarak- kasabanın girişinde misafirleri karşılıyordu. Birkaç yıl bu durum böyle devam etmişti. Tüccarlar, bir şeyler döndüğünü anlamış fakat ne olduğunu çözememişlerdi.

Mortedra - Bir Kralın Doğuşu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin