Tanrı Hisarı (Part 2)

265 34 0
                                    

Güneş tam tepeye vardığında saldırının başlayacağını söylemişti Wulcan. Savunmada olan tarafken, saldırının vaktini bilmesi biraz garipti. Ayrıca, Wulcan'ın söylemeyi unuttuğu iki şey vardı; wargotzlar güçlerini güneşten alıyorlardı ve alev büyücüleri vardı.

İki nasor, gözcülük yapmak üzere tepelerin en üst noktasına kadar çıkmıştı ancak gelen giden yoktu. Nasorlar saatlerce sabit kalarak bekleyebilirlerdi ancak hareketsiz geçen bir iki saat Okan'ı sıkmıştı. "Madem topu topu yirmi beş yaratık gelecek, biraz ilerleyip yolda karşılasak ya," dedi.

"Her şeyi dinlesek de her şeye inanmamalıyız. Şu an sağlam bir mevkideyiz, risk almamıza gerek yok," dedi Kaan.

Güneş tepeye çıkmış, bekleyiş artık diğerlerinin de canını sıkmaya başlamıştı. Okan asabi şekilde mızraklı askerlerin arkasında volta atıyordu. "Belki de diğer tarafta yardıma ihtiyaçları vardır, acaba oraya mı gitsek?" diye sordu.

Kaan cevap vermek üzereydi ki, tepedeki nasorlardan biri, "Geliyorlar!" diye haykırdı. Saniyeler sonra Uğursuz Orman'daki hareketliliği hepsi görmüştü. Oldukça hızlı hareket ediyorlardı ve sayıları yirmi beşten oldukça fazlaydı. Kısa sürede vadiyi doldurmuşlardı. Vadinin iki yanına dizilmiş okçular, İsmail'in emrini bekliyordu. Sürünün en önünde ilerleyenler, mızraklı askerlerle çarpışmak üzereyken, "Vur!" emri geldi. İlk oklar hedeflerini bulduğunda, ilk wargotzlar da mızraklarla tanışmıştı.

Sabit hedefler üzerinde talim yapmış askerler her ne kadar wargotzları hedef alsalar da, okların çoğu binekleri olan dev yılanlara isabet ediyordu. Asıl hedeflerine varan birkaç ok ise wargotzların kara zırhlarını aşmayı başaramamıştı. Ölen her warvit sonrasında acı bir çığlık duyuluyordu. Sevgi besledikleri tek canlı olan bineklerini kaybeden wargotzlar öfkelendikçe, damarlarında akan lavlar daha da belirginleşiyor ve kristal silahları alevlere bürünüyordu. Buna rağmen mızraklı askerlerden oluşan duvarı aşmayı başaramamışlardı. Üç metrelik mızrakların karşısında kısa kalan silahları nasorlara erişemiyordu. Ne yazık ki nasorların tüm hamleleri de wargotzların zırhlarından sekiyordu.

Warvitini yitirmiş iri bir wargotz karnındaki ateşi harlamaya başladı ve topladığı güçle ağzından bir alev dalgası çıkardı. En ön saftaki tahta saplı mızraklar ve sahipleri alevler içinde kalırken, geriden fırlatılan bir mızrak yaratığın ağzına saplandı. Cansız yere düşen yaratığın karnındaki ateş söndü, başını ve göğsünü koruyan zırhı gibi siyah bir taşa dönüştü. Taşa dönüşen yaratığın birkaç metre yanında başka bir wargotzun karnındaki ateş büyümeye başladı. Bunu gören bir nasor, yaratığın alev kusmasını beklemedi ve mızrağını yaratığın karnına sapladı. Yaratık bir anda patlarken, etrafa saçılan alev ve lav dalgası yakınındaki birkaç wargotzun daha patlamasına sebep oldu. Mızraklı askerlerin büyük kısmı da bu patlamalardan zarar gördüler ve safları açıldı. Uğursuz Orman'dan gelmeye devam eden wargotzlar açılan gediğe yöneldiler.

Vadinin iki yanındaki okçular atışa devam ediyordu ancak tek yapabildikleri; bineklerini öldürerek, düşmanın ilerleyişini yavaşlatmaktı. Wargotzlardan biri kristal kılıcını ağzına almış şekilde dik tepeye tırmanıyordu. Warvitini öldüren İsmail'i gözüne kestirmişti. Okan, tırmanan yaratığı görmüştü fakat savaşın ortasında İsmail'e sesini duyurması imkânsızdı. Bir anda önüne fırlayan yaratık, İsmail'i şaşırtmıştı. Sağında duran sadık nasoru, yaratığın üzerine çullandı ancak kristal kılıcını savuran wargotz, askerin vücudunda derin, alevli bir yara açtı ve onu aşağı yuvarladı. Elini sadağına atan İsmail oklarının tükendiğini anladı, kısa bir an için yaratığın gülümsediğine yemin edebilirdi. Wargotz kristal kılıcını kaldırdığı anda toparlanan İsmail bir tekme ile yaratığı arkadaşlarının yanına uçurdu. Yardım için yanına gelmiş bir başka nasorun sadağından bir ok çekti ve yayını gerip, düşen wargotzun ardından fırlattı. Sırtüstü yere çakıldığı anda karnına giren okla patlayan yaratık, saçtığı alev ve lavlarla oradan geçen birçok wargotzu havaya uçurdu.

Mortedra - Bir Kralın Doğuşu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin