Savaşa Hazırlık

485 49 2
                                    

Selam, ben geldim. Öncelikle bildiğiniz gibi dizimiz final yapıyor, çoook üzgünüm. İlk defa bir diziye bu kadar bağlandım ve şimdi de bitiyor. Çok üzülüyorum, benim bu hikayemdeki motivasyon kaynaklarım Kerem (en çok Kerem) ve Hande'ydi. GB'ye öncelikle bizi bu harika insanlarla tanıştırdığı için çok teşekkür ediyorum. Sonrasında da ikisinin de hakkettikleri yerlere ulaşömalrını diliyorum. Onları çok seviyorum. Bana biraz kızgın olabilirsiniz, haklısınız da. Uzuuuun bir ara verdim. Şimdi de yeni bölümle karşınızdayım. Geçiş bölümü olduğu için mazur görün, çok eğlenceli değil. En iyisi ben susayım, siz karar verin. İyi okumalar.

Uzun bir yolculuğun ardından nihayet varıyoruz Çeşme'ye. Rüzgarın dalgalandırdığı saçlarım önüme gelse de karşımdaki hırçın dalgalı denizi görmeme engel olmuyorlar. Deniz havası ciğerlerimi doldururken rüzgar da tenimi keşfe çıkıyor. Rüzgarın serinletici etkisini her yerimde hissederken eve doğru yürüyorum. Can arabadan bavulları çıkartırken, Yağmur da hasır şapkası, pembe uçuşan etekli elbisesi ve hasır topuklu ayakkabılarıyla çoktan tatil havasına girmiş. Ben de hayran kaldığım denizimi izlemeye ara verip Can'la Yağmur'un peşine takılıyorum.

C: "Bunlar ne hayatım ya? Kaç kişi geldik biz buraya?"

Y: "Ne var Can? İki bavulu taşıyamıyor musun?"

C: "Canım sadece sana ait dört bavul var. Ne yaptın, ne doldurdun sen bunun içine? Ceset falan var sanırım. Bir de ağır ki sorma..."

Y: "Ne yani, ben mi taşıyayım Can? Sonra benim çocuk yapma olasılığım yüzde otuz azalsın. Tamam, madem bunu göze alıyorsun ben taşırım o zaman."

Nee? O nee?? Çocuk yapma olasılığı yüzde otuz azalıyor muymuş? Anlaşılan Yağmur yine iş başında...

C: "Ne? Öyle mi oluyormuş?"

Y: "Tabi ya."

C: "Canım sen otur buraya. Yaslan arkana. Bu yastık iyi mi? Yok şu yastığı da koyalım. İyi oldu. Zeynep, sen Yağmur'a göz kulak ol, ben şu bavulları herkesin odasına götürüp geleyim. Yağmur, bak sakın ters bir hareket falan yapma, tamam mı?"

Bu ne telaş ya? Ahahahahah. Daha şimdiden böyleyse... Ben hamileliğini falan düşünemiyorum. Çok fenasın Yağmur.

Can ellerine iki bavul almış, merdivenlerde yaşamla ölüm arasındaki ince çizgideyken Yağmur'la birbirimize gülüp sırıtmamak için dudaklarımızı bastırıyoruz. Can'ın yeterince uzaklaştığını düşündüğüz anda kahkahalarımız salonda yankılanıyor.

Z: "Nereden çıkardın kızım ya? Allahım... Ahahahhaha..."

Y: "Ne yapayım? Her şeyi söylenerek yapıyor. Biz de tatil yapmaya geldik buraya ama. Saygılı olsun biraz."

Z: "Yazık ama çocuğa ya..."

Y: "Ne yazığı ya? Öyle kızların doluştuğu pahalı spor salonlarında ağırlık taşımayı biliyor beyefendi. ama burada iki bavul taşımaya gelince..."

Z: "Yok ya, ben o yüzden demedim. Ama erkeklerde bu tür şeyler vücularındaki sperm üretimini yüzde kırk beş azaltıyormuş. Hatta on erkekten üçü bu sorunla karşı karşıya geliyormuş. Tabi böyle olunca da çocuk işleri askıya alınıyor."

Y: "Zeynep ne diyorsun sen ya? Ben şimdi hiç doğamayacak olan çocuklarımızın babasına mı yaptım bunu? Ayyy, evet yazık çocuğa..."

Ama bu kadar saflık Pollyanna'ya bile fazla... Ne yazık ki kendimi tutamayıp gülmeye başlayınca Yağmur durumu çakıyor. Gülmekten karnım ağrıyor.

Y: "Aşk olsun Zeynep ya! Şakanın sırası mı? Yüreğime indiriyordun. Unutmayacağım ama bunu."

Z: "Unutma canım. Zaten istesen de unutamayacaksın."

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin