"Güzelim ağlama lütfen, bizde seninle daha çok vakit geçirmek istiyoruz ama çalışmamız gerek."Ağladığım için akan burnumu çektim ve dudağımı büzerek konuştum.
"Ama ben sizinle oyun oynamak istiyorum, Şeyma ablayla değil!."
"Bebeğim yapma lütfen Şeyma abla çok iyi biri hem seni de çok seviyor."
"Güzelim, seni çok seviyoruz ve seninle elimizden geldiği kadar vakit geçirmeye çalışıyoruz. Sil sümüklerini de hep beraber lunaparka gidelim."
Gülümseyerek konuşan babama baktım ve kaşlarımı çatarak konuşmaya başladım.
"Anne babama bir şey söyle ben sümüklü değilim!" dedim ve kollarımı çapraz bir şekilde birleştirdim.
"Bebeğim üzgünüm ama ağlayınca biraz sümüklü oluyorsun."
Ön koltukta oturan anne ve babama dil çıkarttım ve yolu izlemeye başladım. Yolu izlerken birden korna sesi ile araba sert bir yere çarptı ve araba hepimizin çığlıkları ile doldu. Gözlerimi açtım, kırmızı sıvı ve cam parçaları içinde ön koltukta uyuyan annem ile babamın yanına gitmek istedim. Her yerim acıyordu ve kırmızı sıvılar vardı. Ağlamaya başladım. Tanımadığım insanlar arabanın yanına geldiler ve benimle konuşmaya başladılar. Ama ben sadece annem ile babamı istiyordum. Zorlukla annem ile babama sarıldım ve uyanmaları için daha çok ağlamaya başladım. Ben ağladığımda uyuyor olsalar bile uyanırlardı. Annem ile babam uyansın diye saatlerce ağladım ama uyanmadılar...
"Güzelim hadi uyan! Gözde kabus sadece hadi uyan!"
Nefes nefese gözlerimi açtım ve ilk bulduğum şeye sıkıca sarıldım. 11 yıldır arada bir kaza yaptığımız an rüyalarıma giriyordu.
"Güzelim geçti sadece kabustu sakin ol."
Sarıldığım kişi Rüzgar'dı. Bir dakika ne demişti o 'güzelim'. Babamdan duymaya alışık olduğum sözcüğü Rüzgar'dan duymam garipti. Daha çok ağladım ve Rüzgar'a iyice sarıldım. Rüzgar da beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Rüzgar dan ayrıldım ve göz yaşlarımı sildim."İyi misin?"
diye soran meraklı ve sanki canı yanıyormuş gibi bakan Rüzgar'a iyiyim anlamında kafamı salladım. Ne saçmalıyordum ben, niye canı yansın ki?"Ben aşağıdayım."
dedi ve odadan çıktı. Burnumu çekerek banyoya girdim ve elimi yüzümü yıkadım. Ağladığım için her zaman olduğu gibi yanaklarım kıpkırmızı olmuştu ve fazla belli olmayan çillerim belirginleşmişti ve burnum akıyordu. Babamın bana sümüklü deyişi aklıma geldi ve burukça gülümsedim. Babamın yine ağladığım zamanlarda bana sümüklü demesini ve anneme şikayet etmeyi çok özlemiştim. Kendimi toparlamam lazımdı. Yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Yanaklarım hala biraz kırmızıydı. Telefonumu pijamanın cebine koydum. Saçımı dağınık topuz yaptım ve pandalı çoraplarımı giyinip aşağı indim. Mutfakta bir şeyler hazırlayan Rüzgar'ın yanına gittim ve Banu ablayla Eser abiyi sordum. İşe gitmişlerdi. Telefonumu çıkarttım ve saate baktım. 11.42 ydi. Rüzgar'ın hazırladığı sandviçleri yedik. Teşekkür ettikten sonra odama çıktım. Hafta sonlarına bayılıyordum özellikle de bu güne yani cumartesi günlerine. Çünkü yarında okul yoktu ve sabahlıyabilirdim. Yetimhanede en geç birde yatmak zorunda kalıyordum. Ve bu benim için çok sinir bozucu bir durumdu. Canım sıkılmaya başlamıştı ve napsam acaba diye düşünmeye başladım. Ayağımın acısı da geçtiğine göre Orkun ve Özge'yle vakit geçirebilirdim. Ama önce Banu abladan izin almam gerekiyordu. Banu ablayı aradım, İlk çalışta açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ AİLEM
ChickLitYetimhanede büyümüş, ailesini küçük yaşta kaybetmiş sevgiye muhtaç kalmış bir kız...