Uçağın camından gittikçe küçülen şehri seyrederken yaşananlar her hücresine hücum ediyordu genç kızın. Nasıl yapabilmişti ki, 4 yılını verdiği adam, nasıl ihanet edebilmişti? Oysa genç kız onu hayatının başrolü yapmaya hazırdı...
4 yıldır bekledikleri an gelmişti. Üniversite bitiyordu. Işık'ın ailesi İzmir'den İstanbul'a Enesle tanışmaya geliyordu. Hep bu anın hayalini kurmuşardı. Ama tabii ki mutlu son diye bir şey yoktu. Adi pislik, Işık'ı aldatıyordu! Hem de itiraz etmeye bile kalkmamış, Işık'a erkeksi olduğunu bile söylemişti. Çükü kesilesice. Işık da gidiyordu işte. Zaten Manchester'da master yapmak hep seçenekleri arasında olmuştu. Böyle apar topar gitmek doğru değildi ama o lanet olasıcayı unutmak istiyorsa bir yerden ipin ucunu tutmak gerekirdi. İşte hayat tam da o anda başlıyordu...
1. BÖLÜM:
3 yıl sonra:
Sonunda evime, ait olduğum yere dönüyordum. Her seferinde kafama sıçan suşu, arkamdan badi badi koşan paçalı tavuğu bile özlemiştim. İstanbula göz atmak için 5 dakikam bile olmadı. Zaten değişen hiçbir şey de yokmuş. İzmire vardığımda evin yolunu unuttuğumu fark ettim, çocukluğumun geçtiği evi hemde. Bu hayırsız evlat modeliyle Oscar'a adaydım. Ama 3 yıl da az değildi hani.
Evin bahçesine daldığımda paçalı tavuğun olmadığını fark ettim. Tüh, attığı Behlül bakışlarını unutursam kalbim kurusun! İşe aynı Jessica'dan öğrendiğim gibi zarif hareketlerle eve girip herkesi yılın şokunu yaşatarak başladım. manchester'a gittiğimde iki dakikalık zevkin eseri olan Enes'i unutmam hiç de zor olmadı, ama o son söylediği sözleri de unutuum dersem cehenneme VIP aday olurum.
Şimdi beni karşısında görse dibi düşer, düşmezse de yumuşamış olduğunu düşünürüm. Her türlü sülalem raad. Dışım Paris Hilton, içim hunharca gülen adam desem, yalan söylemiş olmam.
Sarılma faslını bitirdikten sonra ilk felaket haberini aldım. Teyzemler sonradann bulduğu kızıyla birlikte akşam bize benim dönüşümü kutlamaya geleceklermiş. Kızı benimle tanışmak için can atıyormuş. Aman ne güzeldi, küçük kuzen! Hiç sevecen davranacak durumda değildim. İstediğim tek şey götümde sinekler uçuşana kadar uyumaktı.
Ceren'in sarsmaları sonucu kafamın altındaki yastığı var gücümle fırlatıp ana bacı düz gitme dürtülerini bastırmaya çalışarak uyandım. Bu da Jessica'dan öğrendiğim, yapmamam gereken bir şeydi. Hem zaten ana bacı düz gitme olayında ipin ucu bana da dokunuyordu.
"Abla" dedi "hadi üzerini giy ve aşağıya in, teyzemler geldi"
Yavaşça yataktan kalkıp bavulumu açtım. Ne giymeliydim? Etek? Pantolon? Sporcu atleti? Bingo! Halamın doğumgünü hediyesi beyaz askılı elbise. Eskiden olsa ortamın samimiyetine güvenip pijamayla bile inerdim. Embesillikten başka bir şey değilmiş, sonradan farkettim.
Hazırlanmam yarım saat sürdü, çünkü onur konuğu olmak bunu gerektirirdi, anlayamazdınız. Aşağıya inerken kendime emirler vermeye devam ettim. Dik dur, sürekli gülümse, piç smile :). Masadaki tek yabancı bana sırtı dönük bir erkekti. Görünürde kız falan yoktu. Hani kızdı ulan ?
Kafamda senaryolar oluşturmaya başladım. Yoksa bu yeniyetmeyle aramı mı yapmaya çalışacaklardı? Arkadan birinin omzuna dokunmasıyla ödüm bokuma karıştı. Hızlıca arkamı döndüm. Karşımda mahcup bir yüz ifadesiyle benden en fazla 1-2 yaş küçük bir kız duruyordu.
"Sen kimsin?" dedim sırıtarak. Aferin, aynen devam böyle. O anda herkes varlığımızdan haberdar oldu, ama ben halâ kızı süzüyordum.
"Kuzenin Berrin " dedi annem.
Şaşkınlıkla arkamı döndüm. Sırıtmaya devam ediyordum. Masadaki herkes beni izliyordu. Sırtı dönük yabancı dışında. O kimdi ?
Annem ayağa kalktı. Sessizliği bozmak ister gibiydi, boğazını temizledi.
"Hadi Işık, otursanıza. Bak bu da Berrin'in nişanlısı Enes."
Enes mi ? Hmm, güzel. Ama hala damat bey yüzünü göstermemekte kararlı gibiydi. Yanına gidip elimi uzattım. Birbirimizin yüzünü görmesek de uzanan eli görmemesi imkansızdı, tabii at gözlüğüne sahip değilse. Yavaşça dönüp yüzüme baktı. BU NE LAN? Şaka falan mı? Komik mi? O da aynı şeyi düşünüyor gibiydi. Bir insan 3 yılda hiç değişmez miydi ? İçimden kaynar sular döküldüğünü hissettim.
Sen şimdi bittin , orospu çocuğu!
- Merhaba, ben Işık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımın Başrolü
Teen FictionHayattan öğrendiğim tek şey vardı; kimseye onu hayatınızın başrolü yapacak kadar değer vermemeliydiniz. Hele benim gibi kendi hayatınızın bile başrolü değilseniz, durum gerçekten vahimdi. Fakat mutlu son diye bir şeyin olmaması, umudun da olmadığı a...