2

454 18 4
                                    

ARKADAŞLAR HIKAYEDE BIR SIKINTI OLMUS BIR OKURUM UYARDI BENI SILINMIS BOLUMLER KARISMIS OZUR DILEYEREK TEKRAR YAYINLIYORUM

Ey bilmediğim bir çağın içinden gelen kişi.
Ey 1000 yıldır beni pençesinde inleten bu büyük laneti kaldırmak için,
tanımadığım ülkelerin, kentlerin içinden gelen kişi.
Biliyorum okudukların aklını karıştıracak, inanamayacakın.
Şaşırma! Beni karanlıkta gördüğün silik bir suret sanma sakın.
Ben Kral Chanyom'un tek oğlu Jimin'im.
Ben Komutan Jungkook'un bahtsız sevgilisi Jimin'im.
Ey bin yıllık yaramı sarmak için asırları tepen yabancı!
Madem ki Jimin'in sözlerine inandın,
madem ki onun acısını dindirmeye karar verdin,
madem ki şefkatli yardım elini uzattın,
o zaman olanları bilmeye hakkın var.

Kaç gece dövüne dövüne ağladığımı,
Kac gündüz dört duvar arasına kapandığımı öğreneceksin,
merakını gidereceksin.

Jungkook'a duyduğum büyük aşkı,
istemeden söndürdüğümüz yaşamları öğreneceksin,
merakını gidereceksin.

Basımıza gelen türlü olayları,
bizi lanetlerle ayırmaya çalışan zalim Tanrıları öğreneceksin,
merakını gidereceksin.

Ama dur bekle, acele etme.
Dağların doruklarında görünmeden önce,
yıldızların tek tek sönmesini bekleyen güneş gibi sabırlı ol.
Yazdığım her sözcüğü dikkatle oku.
Dikkatle ve yüksek sesle oku.
Sesi duy ve anlamını hisset.
Ben de, parıldamak için zamanın gelmesini bekleyen ay gibi sabırla,
her bir sözcüğü düşünerek, seçerek yazacağım.
Ama öyküme başlamak için,
ilk sözcüğü bulmakta hiç güçlük çekmeyeceğim.
Çünkü, her gün defalarca mırıldandığım o sözcük,
işte kendiliğinden dökülüyor dudağımdan:

Jungkook...

Sana önce Jungkook'u anlatacağım.

Jungkook olmasaydı,
ne doğan güneşin, ne parlayan ayın,
ne yağan yağmurun, ne gökkuşağının anlamı olmayacaktı benim için.

Jungkook olmasaydı,
ne tohmun, ne toprağın,
ne gülün ne bülbülün anlamı olmacaktı benim için.

Jungkook olmasaydı,
Aşkın, alev alev yanmanın,
yandıkca aşık olmanın
önemi olmayacaktı benim için.

Sana Jungkook'u anlatacağım.

Soylu Komutan Seung'un kendi gibi asil bir komutan olan oğlu Jungkook'u anlatacagım.
Gencecik yaşına rağmen başarılarıyla destan yazan,
Kalbimin ruhum tek sahibi Jungkook'u anlatacagım.

Ah Jungkook...

Onu ilk gördüğümde küçüktüm.
Aşktan sevdadan anlamayan,
kendiden bile habersiz küçük bir çocuktum.

Onu gördüm, sevmeyi bildim.
Onu gördüm, kendimi bildim.
Onu gördüm, hayatı bildim.
Onu gördüm ve istedim.
Ben hiçbir şeyi bu kadar çok istemedim.
Ben istediğim hiçbir şeyi bu kadar çok sevmedim.
Onu gördüm, onu sevdim, onu istedim.

Ben, onu ilk kez meyve bahçesinde gördüm.
Bahçede büyük ağaçlar vardı,
ağaçların dallarında olgun meyveler .
Meyveler ağaç dallarını yere eğiyordu.
Ben bahçedeydim.
Yanımda sarayın rum başyazmanının kızı,
benim tek arkadaşım, talihsiz Artemis vardı.
Ben bahçedeydim,
kendimden habersizdim.
Bahçede oyun vardı,
Bahçede neşe vardı.

Jungkook o bahçeye geldi.
Yanında Kral babam Chanyom'la geldi.
Yanında karısı Dae'yle geldi.
Jungkook o zamanlar Dae'yle evliydi.
Ama sevgim o kadar büyüktü ki, ben onu yine de istedim.
Jungkook ise benden habersizdi.
Benim sevgimden habersizdi.
Ama biliyordum: beni görecekti,
beni sevecekti, beni isteyecekti.

Ghost WhispersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin