ARKADAŞLAR HIKAYEDE BIR SIKINTI OLMUS BIR OKURUM UYARDI BENI SILINMIS BOLUMLER KARISMIS OZUR DILEYEREK TEKRAR YAYINLIYORUM
Ey, sevincin sönmüş ateşini yeniden yakacak kişi.
Umutları mutluluk, mutluluğu gerçek yapacak kişi.
Biliyorum, güzel değil hikâyem.
Biliyorum, karartıyor okudukların yüreğini.
Bunun için bağışla beni.
Ama Tanrılar daha iyi bir yazgı bahşetmediler bana.
Tanrılar ölümle lanetledi beni,
oysa ben ölümü bilmezdim.
Tanrılar aşkla mühürledi kalbimi,
oysa ben aşkı bilmezdim.
Tanrılar aldı mutluluğu benden,
oysa ben Tanrılara karşı gelmemiştim.
Tanrılar bana akıl verdi, ben kullandım.
Tanrılar bana gönül verdi, ben kullandım.
Tanrılar bana beden verdi, ben kullandım.
Tanrılar niye beni cezalandırdı anlamadım.
Ben Artemis ölsün istemedim.
Ben Artemis'in zavallı babası ağlasın istemedim.
Ben sadece Jungkook'u çok sevdim...
Sana sana iyi bir hikaye sunamadığım için, bağışla beni.Taş kesilmişti bedenim.
Kollarımda Artemisin cansız bedeni,
taş kesilmişti bedenim.
Sarıldım Artemisin soğuk bedenine.
Ilık ılık gözyaşlarım aktı Artemis'in soguk dudaklarına.Ah Artemis... Zavallı, talihsiz, bahtsız Artemis...
İnce ipek örtü ile örttüm Artemis'in yüzünü.
Kapıyı yavaşca açıp görevliyi çağırdım.Dedim ki:
Derhal komutan Jungkook'u cağır.Gitti görevli Jungkook'u çağırdı.
Jungkook nefes nefese dayandı sarayımın kapısına.
Görevli odama kadar getirdi onu.
Titreyerek açtı ipek örtüyü.
Artemis'i bembeyaz cansız görünce,
tüm kanı çekildi vücudundan Jungkook'un.
Kapattı Artemis'in hayal kırıklığı ile bakan cansız gözlerini.
Tıpkı Artemis'in ay yüzü gibi,
bembeyaz oldu yüzü Jungkook'un.
Yığıldı yanıma taş gibi, sarayımın taştan zeminine.Dedi ki:
Neden, neden Jimin?...Uzun bir süre sessiz kaldım.
Çevirdim sonra ağlamaktan iki kan çanağı olmuş gözlerimi ona.Dedim ki:
Ben Artemis'i kardeşten öte sevmedim.Dedim ki:
Ben onla evlenmek istemedim.Dedim ki:
Ama mecbur kaldım evlenmeye.
Çünkü Artemis şart koştu bana.Dedim ki:
Çünkü senin koynuna girdiğim gün,
beni koynuna alıp senin yaptığın gün,
ben bulutlar üzerinde geziyordum, Artemis carpti beni toprağa.
Biz tartışınca söyleyiverdim bizi.
Biz tartışınca söyleyiverdim günahımızı.
Artemis susmak için şart koştu bana.
Bana dedi ki
Susacağım ama, benimle evleneceksin.
Şartım budur kabul edeceksin.
Kendi canım umrumda mı, ben kıyamadım sana.Doldu Jungkook'un mühür gözleri.
Bulutlar sardı Jungkook'un mühür gözlerini.
Birkaç damla yağmur yağıverdi Jungkook'un mühür gözlerinden.Dedi ki:
Neden bana yalan söyledin?Dedim ki:
Çünkü benden umudunu kes istedim.Dedim ki:
Çünkü benden nefret et, kalbin bana taş olsun istedim.Dedim ki:
Çünkü yağmurlar yağmasın istedim bana umut saçan gözlerinden.Dedim ki:
Onunla evlendim ama yaktı tenimi elleri.
Onunla evlendim ama yaktı dudaklarımı dudakları.
Senin öptüğün dudakları o öpünce,
tüm öfke hücum etti beynime.
Güneş tanrıçasının aslanları gibiydi öfkem, hükmetti beynime.Dedim ki:
Bu kopası iki elimle boğdum onu,
beni tutukla.Dedim ki:
Çırpındı ama, kurtulamadı,
beni tutukla.
Direnemedi ince bedeni, öldü kollarımda,
beni tutukla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ghost Whispers
Fanfiction"Bıçakta kan vardı, gökyüzünde dolunay, bahçede toprak kokusu. Ürkütücü bir serinlik içinde yüzüyordu ağaçlar. Güz güllerinin katmerlenme vaktiydi, nergislerin tazelenme demi. 3 kişi girmişti bahçeye... 3 öfkeli yürek, nefretin ele geçirdiği 3 akıl...