'1'

261 17 4
                                    


Bir uçak kazasında bulunma ihtimaliniz 500 binde bir, bugün bir UFO görme ihtimaliniz 3 milyonda bir ya da bir yıldırımın tepenize düşmesi çok zor bir ihtimaldir.

Ama bizim evsiz kalma ihtimalimiz epeyce yüksekti. Büyükannemin evine taşınmaksa annemin en berbat fikriydi. 

   Arabanın durduğunu hissettiğimde düşüncelerimdem sıyrılıp başımı yasladığım camdan kaldırıp büyükannemin yıpranmış kırmızı boyalı evine baktım. Buraya en son beş sene önce gelmiştim .

Annemin yanına doğru ilerleyerek "Beşe varmadan geliriz demiştin saat altıyı geçiyor bile." dedi hiç değişmeyen büyükannem. "Trafiğe takıldık, özür dilerim ." diyerek annem onu hızlıca kucakladı.

"Tae gel öpeyim seni." Büyükannem yanağımı sıkarken alyansı kolumu çizdi. Kötü kokan parfümü yüzünden kendimi geriye attım.

"Benim adım Taehyung." Adımın kısaltmasından hoşlanmadığımı bile bile böyle yapıyordu. Bana küçümseyici bakışlarını yollayıp sonra anneme dönerek.

"Çok şımartmışsın bu çocuğu Soo Bin." dedi. Sonra topuklarının üzerinde geri dönüp yürüdü.

....

Onlar mutfakta sohbet ederken bende biraz bahçeyi gezmek istedim ama tam dış kapıdan çıkmamla karşıma dikilmiş birini beklemiyordum. Hafif şaşkın ve kim olduğunu sorar bir ifadeyle karşımdaki çocuğa baktım. Benim yaşlarımda görünüyordu ama boyu benden biraz kısaydı ve tatlı bir suratı vardı. O da bu bakışlarımı anlarmış gibi hemen konuşmaya başladı "Selam ben Jimin sen de Taehyung olmalısın."

"Adımı nerden biliyorsun?" düz bir şekilde sorduğum soruya hafif tebessüm ederek cevap verdi. " Dün büyükannen ile biraz sohbet etmiş olabilirim." Tabi ya başka türlü bilmesi imkânsızdı. Yolun karşısındaki açık mavi boyalı evi gösterek "Bizde burda oturuyoruz. Babam bir ihtiyacınız var mı diye sormak için gönderdi." tam teşekkür edip gönderecektim ki ne zaman geldiğini bilmediğim annemin arkamdan "Olmaz mı? Söylediğin için sağol bu arada ben Taehyung'un annesi Soo Bin." gülümseyerek elini karşımdaki çocuğa uzattı. "Hadi çocuklar içeri geçin. Taehyung tatlım Jimin'i odana götürsene hem kaynaşırsınız hemde sana yardım eder."

Hiçbir zaman kolay arkadaş edinen bir insan olamadım ve bu konuda seçici davranıp etrafımda pek insan bulundurmazdım hatta hiç bulundurmazdım. Genelde yalnız takılırdım. Buraya gelişimin ilk gününde birini odama götürüp kaynaşma fikri pekte istediğim birşey değildi. İstemeye istemeye onu bodrum kattaki odama götürdüm. Bodrum küf kokuyordu geniş ama karanlıktı. Tam da benim sevdiğim gibi. Karanlıkta zar zor bulduğum ışığın düğmesine bastım. Dönüp Jimin'e baktığımda gitar kabıma baktığını gördüm. "Hey, gitar mı çalıyorsun?"

"Evet." Aslında sadece ritim tutuyordum, sesi bilgisayarıma işleyip düzenlemek esas tutkumdu.

  "Evde eski bir bateri takımı var. Birisiyle beraber çalabilmek için ölüyordum. Biz grup falan kuralım ya" dedi sırıtarak. Başkalarıyla çalmak fikri tüylerimi diken diken ederdi. Sorusunu cevapsız bırakıp giysilerimin olduğu koliyi açmaya başladım.

"Sana grup kuralım dedim ama cevap vermedin..."

"Ben her zaman yalnız müzik yaptım. Üstelik birbirimizi tanımıyoruz bile."

"Ne yani bir müzik aleti çalabileceğime inanmıyor musun?"

Yüzümü ona çevirdim. "Eğer öyle düşünseydim söylerdim."

"Bana sanki aptal falanmışım gibi bakıyorsun. Ama neyse boşver." Yüzü düşer gibi oldu. Neden insanlar bakışlara bu kadar takılıyordu. Bazen kötü günümde olabilirdim, ya da mesele onlarla ilgili olmayabilirdi. Birşey demeden çıkardığım kıyafetlerimi odamda ki diğer eşyalar gibi eski olan dolabıma yerleştirmeye başladım. Jimin de yatağıma oturmuş boş bakışlarla beni izliyordu.

Annem yukardan " Taehyung! Yemek hazır!" diye seslendi.

"Ya aslında" diyerek uzaklara baktım. "Yemek yemeye gitmem gerekiyor." Yıllar sonra edindiğim ilk potansiyel arkadaşımın karşısında anneannemin davranışlarımla ilgili beni utandıracak ve sinirlendirecek yorumlar yapacağını bildiğimden onu davet etmedim.

Jimin kaşlarını kaldırıp gülümsedi. "Sorun değil. Beni çağırmak zorunda değilsin. Anneannen beni biraz korkutuyor zaten." Merdivenleri çıktı. "Bize de gelsene bir gün. Sana bateri takımımı gösteririm."

"Nerden yeşil boya bulabilirim?" İkinci basamakta durup geri döndü

"Ne?"

"Bu hafta sonu bodrumu boyamayı düşünüyorum. Nerden boya bulabilirim?

"Burada da ikea gibi mağazalar var. Yarın gelirsin ben seni götürüm." El sallayıp gitti. Boş kapıya bakıp yakınlarda oturan bu yabancının neden bu kadar yardımsever olduğunu düşündüm.



Merhaba eğer kitabımı beğendiyseniz lütfen oy verin ve yorum yapın. Umarım seversiniz.

I can not lose you |  taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin