Önce arabayı süren indi, ağzından bir sigara sarkıyordu. Dağınık sarı saçları vardı. Arkasından arkadaşı zıpladı onun aksine uzun ve yapılıydı kısa ve koyu saçları vardı.Arabayı süren "Naber?" diyerek bize baktı. "Bu kim?" Kısık gözleriyle önce suratıma baktı sonra vücudumu süzdü.
Jimin onu selamlamak için ayağa kalktı. "Bu Taehyung. Sana bahsetmiştim. Göğsüne bir yumruk attı. "Taehyung tanıştırayım, Yoongi."
Yoongi bana doğru bakarak "Selam" dedi. Gözleri hâlâ vücudumu tarıyordu. Rahatsız olmuştum.
"Merhaba" diyerek yere baktım.
"Ben de Namjoon." arkadaşı bana doğru gelerek elini uzattı. Kısa bir merhabadan sonra arabaya binmiştik.
Yoongi' nin arabasına sigara kokusu sinmişti, sanki yanık kahve gibi kokuyordu. Namjoon dizleri benimkilere değecek kadar bacaklarını ayırmış oturuyordu. Sıkıntıyla bakışlarımı ön koltukta oturan Jimin' e çevirdim. Yoongi ile bir şeyler konuşuyordu.
Namjoon dudaklarının arasına yeşil renkli metal bir çubuk yerleştirip yaktı. Dumanına ciğerlerine çektikçe yüzü kızarıyordu. Filmleri saymazsak kimsenin uyuşturucu kullandığını görmemiştim.
Ona bakışımı yakalayınca resmen içime düştü. "Sen de ister misin?" Kulağımdaki sıcak nefesi avuçlarımı terletmişti.
Başımı sallayıp cama biraz daha yaklaştım.Yoongi sonunda bir yerde durup, "Biraz sonra gelirim" dedi. Yeni evlerin olduğu güzel bir semtteydik.
Yoongi' nin girdiği evin kapısında güzel bir cam vardı, bahçesi kırmızı güllerle doluydu.
"Burada mı oturuyor?" diye sordum. Namjoon gülerek "Evet burada" diye cevapladı. Kan kırmızı gözlere ve pis bir gülümseyişle göz kırptı. "Erkek arkadaşın var mı?"
Daha ağzımı açmadan Jimin arkasını dönüp benim yerime cevapladı. "Evet kıskanç olanından hem de."
"O zaman niye Yoongi' ye arkadaşını getir diyorsun?" Jimin dudağını ısırdı. "Yanımızda üçüncü şahıs gibi hissetmesin istedim." Bana göz kırptı.
Çok güzel şimdi de kim olduğunu bilmediğim bir erkek arkadaşım vardı. Onlara erkeklerden hoşlandığımı düşündüren şey neydi acaba. Gerçi kızların da ilgimi çektiği söylenemezdi daha önce sevgilim olmadığı için cinsel yönelimimi anlamış değildim.
"O da Daeyon' a mı gidiyor?"
Başka bir şey aklıma gelmeyince, evet anlamında başımı salladım.
Gamzelerini gösterek güldü. "İyiymiş, tanışırız o zaman."
Davranışlarına tezat tatlı bi o kadar da erkeksi bir yüzü vardı. Ama bu hareketleri arabadan atlama isteğimi tetikliyordu.
Yoongi sürücü kapısını açıp içeri girdi. Kızarmış yanakları çatık kaşlarıyla arabanın anahtarını takıp arabayı sürmeye başladı. Jimin göz ucuyla ona bakıyor sonra önüne dönüyordu.
Jimin Yoongi' yi yatıştırmaya çalışsada Yoongi onu takmadı. Alışveriş merkezinin park yerine gelince derin bir nefes bıraktım. Arabanın durmasıyla kendimi dışarı atmam bir oldu.
Arabadan fırladığım gibi markete koştum. Boyaların olduğu bölüme doğru ilerlerken omzumda bir el hissetim. Jimin "Hey, beklesene" dedi.
Onları görmek için etrafa bakındım ama yoklardı.
"Yoongi yakışıklı mı sence?"
"Pek değil." Yalandı, külliyen yalandı. Ama onlardan hiç hoşlanmamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I can not lose you | taekook
Fanfiction"Büyükannemin evine taşınmaksa annemin en berbat fikriydi."