'4'

115 8 0
                                    

Jimin'in hafta sonu yazdığı şarkı sözleri Daeyon Lisesi'nin müdür odasının kapısında ders programımı beklerken kafamın içinde dönüp duruyordu. Sözler akılda kalıcı ve ritmikti.

   "Işığın olmak istiyorum bebeğim. Kendi ışığın olmalısın." Kapının girişinde duran siyah saçlı çocuğu gördüğümde şarkının sözlerini mırıldanıyordum. Bana doğru gülümsüyordu, ellerini dizlerine vurarak tempo tutturuyordu. Hafifçe gülümseyip bakışlarımı kaçırdım. Aradan biraz zaman geçtikten sonra tekrar siyah saçlı çoçuğa baktım, göz göze geldik. Sonrasında yaklaşıp yanımdaki sandalyeye oturdu.     

  "Sende yeni misin?"
   Başımı evet anlamında salladım. "Nereden taşındınız buraya?" diye sordu. "Daegu'dan"
"Güzelmiş. Ben de Busan'dan geliyorum. Adım Jungkook." "Taehyung" deyip memur kadının masasına baktım, siyah şapkalı bir çocuk eğilmiş onunla konuşuyordu. Yüzünü bana dönünce onu kim olduğunu fark ettim. Cumartesi günkü gamzeli çocuk Namjoon'du.

   "Hey, Taehyung değil mi?" Başımı kaldırdım. "Evet."
  Namjoon bacaklarını gererek diğer yanımdaki sandalyeye oturdu. "Cumartesi günü sana zorluk çıkarttığım için üzgünüm." Bana doğru eğilerek sesini alçalttı. "İçtiğim o zıkkım gerçekten kuvvetliymiş."

  Müdürün beni çağıracağını umarak "Öyle mi?" dedim. Namjoon başıyla defterine bir şeyler yazmakla meşgul olan Jungkook'u işaret ederek "Sen erkek arkadaşısın herhalde" dedi.

  Kel, gözlüklü ve yuvarlak burunlu bir adam.      "Kim Namjoon" diyerek beni kurtardı. Namjoon dudaklarını büzerek bana "Görüşürüz" dedi.

  Müdürün odasının kapısı kapanınca göğsümdeki sıkıntı azaldı. Yine de Jungkook'a bakma cesareti gösteremiyordum ama onun gözlerinin üzerimde olduğunu hissediyor, bir cevap beklediğini biliyordum.

  Sonunda "Kötü bir randevu muydu?" diye sordu. "Arkadaşım Jimin beni bu hafta sonu onunla tanıştırdı ama çocuk işe yaramazın teki. Jimin de benim okuldan bir sevgilim olduğunu söyledi."

  Ağzından neredeyse hiç duyulamayacak bir kahkaha çıktı. "Bugüne kadar adımını atmadığın okuldan? Çok yaratıcı."
  "Evet ama fikir benim değildi."
"Sevgilin var mı peki?" Gözlerini ellerine dikmişti. "Yani Daegu'da bıraktığın falan..."
  "Yok, hayır senin?" diye sormuşken kapı sonuna kadar açıldı ve Jimin fırtına gibi geliverdi.

  "Selam" benim dizlerimin önüne eğildi. Önce benim gergin halime sonra Jungkook'a baktı. Ne düşündüyse yüzünde pis bir gülümseme oturdu. Ayağa kalkıp kulağıma "Yakışıklıymış" diye fısıldayarak önceden Namjoon'un oturduğu yere ilişiverdi.

  "Merhaba ben Jungkook. Her iddiasına varım sen de Jimin'sin." Bana doğru dönerek "Bak, dikkatliyimdir." dedi.
"Hadi ya, hemen benim dedikodumu mu yaptın Taehyung?"
  "Ya Namjoon da buradaydı ve senin dediklerin yüzünden Jungkook'u benim erkek arkadaşım sandı."

  Boğazından kahkahayla karışık bir çığlık çıktı. "Aman tanrım, öyle bir şey dediğimi tamamen unutmuşum. Çok özür dilerim." Benim üzerime abanarak Jungkook'a doğru eğildi.

"Daha iyi bir plan bulana kadar erkek arkadaş rolünü üstlenmeyi kabul eder misin?"
  "Jimin!" suratına bir tane patlatmak istiyordum.

  Memur kadın telefonun ahizesini eliyle kapatarak "Çocuklar biraz daha sessiz olabilir misiniz?" diye bizi uyardı.
  Ben başımı salladım, Jimin de özür diledi. Jungkook dudağını ısırdı ama tebessümünü gizleyemedi.
  Zil çalmadan hemen önce "İkinci kıtanın sözlerini dün gece yazdım. Şarkı süper bir şey olacak." dedi. "Bu dersten sonra beni bahçede bekle tamam mı?"

I can not lose you |  taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin