Evin içinden mi geliyor bu sesler. Ya da neyin sesi bunca yıl çektiğim bu sesler bu gün 5 dakikada bir bağırış şeklinde geliyordu. Bu sesler ben kendimi bildim bileli vardı ama bu gün farklı sanki biri yardım istiyor gibi...
Üzerinde oturduğum halıdan kalktım ve yatağın üzerine oturarak sesin ne demek istediğini bulmaya odaklanmışken kapı pat diye açıldı. Aaaa... Kim gelmiş olabilir annemin bana bakması için yolladığı ayı abim. Bir de odaya girdiğinde ne yakalamak istiyorsa...Ağabeyim Eymen ile aramızda 1 yaş var. Aynı üniversitenin farklı kampüslerindeyiz. Ben hukuk okuyorum. O da siyaset okuyor. Allah bir çene vermiş insanı ayakta 1 dakikada konuşarak bayıltabilir. Birazcık (!) hiperaktif ve dağınık. Öldürüyor beni yani bu sesler yetmezmiş gibi bir de onunla uğraşıyorum.
Aha! Şimdi yandık konuşmaya başlıyacak gali..."Eeee. Abicim ne yapıyodun ben gelmeden önce yatakta oturmuş. Pikeyi mi inceliyorsun yoksa... yoksa oraya ruj falan sürdünde annem gelmeden temizlemeye mi çalışı..." Bu kez ben sözünü kestim ve "Eymen! Yürü git şuradan görüyorsun ki oturuyorum. Sabah sabah git başımdan. Sana ne benden be!.." dememle "Abinim ben... "deyip sırtıma geçirmesi bir oldu ayı diye boşuna demiyorum. Bende geçirdim bir tane sırtına. Falan derken annem duymuş olacak ki sesleri
"Getirtmeyin beni yukarıya inin bakayım kahvaltıya..." başlıyor sonra bitmiyor söylenmesi. En çok babamı seviyorum en sessiz o evi de susturabilen tek kişi.***
Buldum beni delirten bu sesler Eymen 'in içinde biriken sözcükler. Kahvatıdan sonra Eymen odasına çıktı bende peşinden.
" Abiciğim. Senin içine attığın söz var mı söyleyemediğin. Varsa ben seni dinlemek için gönüllüyüm." Allah'tan hazırlıklıydım kulaklarımı tıkamıştım. Sanırım başladı konuşmaya bir dakika niye hemen sustu ki 5 dk geçti hala konuşmuyor gibiydi. Kulaklarımı açıp tekrar sordum ve " Gökçe'ciğim canım benim içimde birikmişler yok." yavaşça kapıya ilerledi ve açarak "Sağdan sağdan" yapmacık bir sırıtışla da hareketini taçlandırdı.Abim beni odasından koymasıyla sinirle odama girdim ve bu gün girmem gereken 2 ders vardı. Ders notlarını alıp çantama gelişi güzel koydum . Bu arada ben genelde her şeye kolay parlarım ve Eymen de bunu bildiği için benimle uğraşmaya bayılıyor. Gireceğim ilk ders 14.00'da saat daha 11.00 yarım saat yolda geçse...Ne yapacağım üç saat orada diye düşünsem de çantamı alıp çıkacakken aklıma çantamda ki ağırı kesicinin bittiği geldi. Önce evde ağrı kesici var mı diye ilaç kutusuna baktım. Ama aradığımı bulamayınca eczaneye uğrayıp oradan okula geçtim. Hava çok hoştu ama sesler ben okula yaklaştıkça artıyordu. Bu sesler başımın ağırmasına neden oluyordu. Bu yüzden en ağır ağırı kesicilerden kullanıyordum. Okula girdiğim de çimlerde uzanan bir kaç arkadaşa selam verip okula girdim. Girmemle büyük bir kalabalıkla karşılaşmam bir oldu.
***
Ders vaktini kütüphane de ders çalışarak beklemek istedim. Boş bulduğum bir masaya çantamı koydum. Kalabalık başımın ağırısını dayanılmaz bir hale getirmişti. Çantamı açıp ağırı kesiciyi ve suyumu çıkarttım. Tam içecekken yanıma birinin oturduğunu gördüm ve "O ağırı kesici çok ağır değil mi?" diye aklımdaki seslerden biri öbür seslerden daha gür çıktı. Sesin aklımdan değil de yanımdan geldiğini varsayıp yanıma oturan kişiye döndüm. Aman Allahım dönmemle bir çift masmavi göz beni karşıladı. Bu gerçek olamaz herhalde o garip seslerden sonra bu adamı görünce ben şizofren oldum gerçek olamayacak kadar güzel bu gördüğüm kişi diye düşünürken elimde ki ilacın masaya düşmesiyle çıkan sesle kendime geldim. Bütün vücudumla yanımda ki beyefendiye dönüp " Bana bir şey mi dediniz. "diye sordum. Adam hayır anlamında başını salladı. O sırada aklımda ki ses " Aslında güzel kızmış ama aklımdan geçenleri duymadıysa paranoyak falan heralde... Aman bana ne. "dedi. Sesin konuşmayı bitirmesiyle eş zamanlı o da gözlerini benden alarak önünde ki kitaba çevirdi. Bu işte bir iş var. Sesler bu gün bayağı garip davranıyordu şimdi sadece tek bir ses gür şekilde çıkarken öbürleri yok denecek kadar azalmıştı başımın ağırısı da biraz geçmişti. Adam ile konuşmak istedim belki ismini öğrenip adam demekten vazgeçerim diye
" Merhaba. Ben Gökçe." dedim ufak bir tebessüm ile. O da nezaketen gülümseyip "Merhaba. Ben de Kayra." dedi ve önüne döndü. Şuan heyecandan kızarmış hatta morarmış bile olabilirim. Bir dakika Kayra da normal bir erkek niye bir anda heyecan bastı ki... Neyse düşüncelerden sıyrılıp "Şey... Sizi daha önce görmemiştim."dedim utanarak. Tekrar bana dönüp " Evet. Yeni geldim okuduğum okul evime uzak olunca geçiş yapmak zorunda kaldım. Hangi bölümde okuyorsun? "diye sordu. Sorusunu elime bakarak cevaplamaya karar verdim
" Hukuk okuyorum. Siz? "deyip ona baktım.
" Öncelikle siz demene gerek yok gereksiz ciddiyet veriyor. Bende hukuk okuyorum. "dedi güzel bir gülümsemeyle. Bir süre sonra önüne döndü.
O sırada sesin bir şey dediğini farkettim ve dinlemeye başladım " Yazık paranoyak falan ama utanınca çok şirin oldu. kıpkırmızı ama çok yakıştı bu renk ona... "diye konuşurken gayrı ihtiyari ona baktım. Kitaba bakmasına rağmen okumadığı belliydi boş boş sırıtıyordu.__________________________
İNSİYAKBu bölüm nasıldı?
Güzel bir karşılaşma oldu mu?
Karakterlerin kolajları gelecek ama bütün karakterlerin hikayeye dahil olmasını beklemeniz gerekecek?
Yeni bölümü paylaşma hızım oy ve yorumlara bağlı.
Kapak güzel mi?
Kayra, Eymen ve Gökçe hakkında ki düşünceleriniz neler?
Sizce bu seslerin kaynağı kim ya da ne? (vesvese hariç)
İlk bölüm nasıldı?
Güzel bir giriş oldu mu?
Kısaca yorumlarınızı belirtirseniz ve oy verirseniz sevinirim😊❤️1MsMeryus
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNSİYAK
Science FictionUzun zamandır duyduğum tek şey uğultu. Bu uğultuların nereden geldiğin konusunda hiçbir fikrim yok sadece duyduğuma eminim. Ailem duyuyor mu bilmiyorum. Bazen bu uğultular fısıltı gibi bazen bir çığlık gibi yankılanıyor beynimde. Önceden bu kadar sı...