4/

7 1 2
                                    

Cuma günü, 16:40
New York, Wellington Hotel

Kaçtım. 2 hafta plan yapmama yeterli bir zamandı. Krallığımdan çok uzağa gittim. Yardım için indiğim köye, yollarında yürürken selam verdiğim halka, ya da beni çoktan hain belleyen aileme güvenemedim.

Tek bir adamdan kurtulmaya çalışmak, beni fazla yalnız kılmıştı.

Ne kadar uzaklaşırsam, uzaklaşayım dedikoduları hâlâ duyuyordum. Jawaad krallığında fazla olay olmazdı, iyi bir kralımız vardı,bu halkın vergilerini sorunsuz ödemesini ve isyanın engellenmesini sağlıyordu.

Kral'ın oğlu, Harold her yönden babasına benziyordu. Ortalama bir yakışıklılığı vardı, daha çok karizmatik denen prenslerdendi.

İlk tanışmamızı hatırlıyorum. Şatafatlı bir balodaydık ve kendimi geniş balkona girerken bulmuştum. Bunalmıştım ve o an üzerimde ki elbiseyi, kimliğimi umursamadan -Bir leydi asla kıyafetini kirletecek şekilde davranmaz kuralı- yerde oturmak bile içeride ki insanlara gülümsemekten daha rahat gelmişti.

Önümde beliren eli, bakımlı parmakları gördüm ilk önce, gözlerim yavaşça gülümseyen dudaklarına ve kahverengi gözlerine çıktı. Elini tutmadım, kalkmak istemiyordum. Yanıma oturdu, isteğimi anlayınca. Uzun süre konuştuk. Konumuz, balonun sıkıcılığını, kimliklerimizin üzerimize uyguladığı baskı ve diğer bir sürü şey üzerinde dolaştı. Nazikti, iyi bir dinleyici-anlatıcı ve varisti. Tahta yakışacaktı.

Kendimi Dimitri ile Harold'u karşılaştırırken buluyordum hep. Düğünü öğrendiğimden beri, Dimitri'yi ne kadar tanıdığımı düşünüyordum. Fazla sosyal değildim ve annemin zorlamaları olmasa o kasıntı balolara bile katılmazdım. Dimitri, her şeyi elde etmeyi kaldıramamış erkek çocuğu gibi şımarıktı.

Belki de bu yüzdendi bana olan bu takıntısı. Başka bir balo, başka bir adam ve başka bir tanışma hikayesi. Hoş, tanışma bile denemezdi. Göz önünde bulunmayı seven tiplerdendi, Drew. Sarayda görevlendirilen bütün dişilerle oynaşmıştı. İlla ki görüyordum, (çoğunlukla ihtiyaçlarını giderirken) çoğu baloda Prens'in yanında yerini alırdı. Sadece selam vermek için babama yanaştı sanıyordum, hedefinin ben olduğum o arada aklıma bile gelmemişti.

Sonrasını biliyorsun; teklif, düğün hazırlıkları ve kaçmam.

Arkamda izler de bıraktım, kusursuz cinayet olmaz derler, dört dörtlük bir kaçma planı yapamamışımdır. Biliyorum, geride ipucu bıraktıysam da annem bunu temizlemiştir.
Biliyorum, babam ve ablam bağlı oldukları krallıklarına ihanet ettiğim için bana çoktan sırtlarını döndüler.
Biliyorum, annem bunu neden yaptığımı anlıyor.

Duygusallığı kenara bırakırsak, anladığın üzere ölmüyorum, SÜPRİZ!

Dudakları arasından kaçan kıkırtıya engel olamadı. Bilim kurgu konuluları severdi ama bu diğerlerinden farklıydı. Tamamiyle bir defterdi, emin olmuştu. Soğumuş kahvesine daha dokunmamıştı bile kitap onu içine çekiyor, dış dünyadan ayırıyordu.

Doğaüstü olaylara inanan yapısı, bu kitapta geçenlerle kıpır kıpırdı.
"Neden olmasın?" diye düşünüyordu ama yine de ruhunun büyük kısmı mantığıyla çelişiyordu ve bu tarafı sadece kitap olduğu üzerine odaklanmıştı.

Pazar günü, 18:04

Bugün yorgunum. Yazmak için üşengecim ama bilgilendirme yapmam gerekiyor. Adreslerimi yazma nedenim, benim izlerimi bulman için. Bu mümkün, sonuçta annem artık yaşamıyor ') bu işaretin ne anlama geldiğini bilmeyebilirsin, ağlarken yüzünde oluşan o hüzünlü gülümsemeyi simgeliyor. Annemden her bahsedişimde, tamamıyla o simgeye dönüşüyorum.

Bazen baktığım yeri görmüyorum. Bazen neden ağladığımı bilmiyorum. Bazen....

Ja, derinlerde ezilen küçük bir parçasını hissetti. Cümlenin devamında olan gözyaşı mürekkebi dağıtmıştı, okunmuyordu. Mantıklı tarafı, gerçekçi gözükmesi uğruna normal bir su damlası olduğunu varsayıyordu.

"Gerçek olmasa bile hüzünlü." dedi. "Gerçek olmasa bile, parçalayıcı." okuduğu kitabın duygusunu taşımayı severdi, hissedilmeyecekse neden okunsundu ki? Şimdi hayatını kaybetmemek için maneviyatını bırakmanın duygusunu anlamaya çalışıyordu.

Bugün fazla duygusalım, sanırım âdet günüm geliyor, ya da çevreden gelen bakışların artması artık yoruyor. Ben yoruluyorum. Uyumalıyım, uyuyunca geçecek.

İyi geceler, Okuyan Kişi.

Escape/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin