Bir kaç saat daha çatıda kaldık,saat 04:00'dı.
Gözyaşlarım dinince jungkook bana baktı.
"Gözlerin şişmiş ve kızarmış,neden bu kadar ağlıyorsun ney senin canını sıktı?"
"Sana bunu söylesem,yinede beni sever misin?"
"Ne demek bu şimdi?"
"Soruma cevap ver"
"Lisa,bana neler olduğunu söyle"
"Jungkook,ne olur soruma cevap ver,sana bunu söylesem yinede beni sever misin?"
"Severim lisa,ne olursa olsun severim,ne olursa."
"Jungkook,ben,nasıl dicem sana bunu?"
Elimi sımsıkı tuttu.
"Seni seviyorum,lütfen söyle bana"
"Ben kariyerim için seni bırakmayı düşünen bir aptalım jungkook"
Hıçkırıklarım başladı,kendimi dünyanın en kötü kızı hissetim.
"Ağlama,ben sana dedim ya,ne olursa olsun seni sevicem,sen bana bunu mu söyleyemedin,korkma,seni bırakmam"
Eliyle yüzümü kavrarken onunda gözünden yaşlar geliyordu,gözlerini kapatıyordu belli olmasın diye,elimle yüzündeki göz yaşlarını sildim,burun burunaydık,aynı ilk beni öptüğü zaman gibi yağmur yağıyordu.
"Sakın seni bırakıp gideceğimi düşünme"
Dedi ve öptü beni,bundan yaklaşık bir kaç ay önce ilk öpücüğünü vermişti bana,o an nerdeyse gelişiyordu,yağmur yağıyordu,yine yüzüme dokunuyordu, rüyada gibi bir gün olmuştu.