Kahvaltı yaptıktan sonra jungkook dışarı çıkmak istedi,ben ise bahçede orkide çiçeklerini suluyordum.
O anda haeun kısa mini eteği ile yanıma geldi,gebericem gerçekten.
"Giymene gerek yok haeun,jungkook gitti"
"Biliyorum,akşam gelicek ya hazırlıklı olmalıyım"
Dişlerimi sıkarak ayağa kalktım.
"Bak,haeun,küçüksün susuyorum,daha on altı yaşındasın,ben susuyorum,ama yeter,bu evdende çekip git,seni buraya getirenede söyle Sevgilisi beni kovdu de,tamam mı?!?!?"
Gülüyordu,sinirlerim dahada artıyordu.
"Ay yok,hiç gidesim yok gerçekten,biraz dinlenmem lazım"
"Ha sen dinlenmek mi istiyorsun?,o yüzden geldin sen,anladım,ama burda dinlenemezsin,huzur bulamazsın"
"Nedenmiş o?"
"E ben sana huzur bırakmam ki haeun"
Suladığım orkide çiçeğe göz dikti,ve üstüne bastı,deliriyorum,nasıl böyle bir şey yapabilir ya?
Saçlarını elime doladığım gibi tokat atmam bir oldu,çığlık çığlığa kaldı.
Jungkook bahçeye geldi,bizi ayırdı,ne ara eve geldi?,gelmeseydi biraz daha mahvedecektim.
Haeun yalandan ağlarken ağzım açık kaldı.
"Jungkook,sevgilin bana vurdu,anlamadım hiç bir şey yapmadım"
Jungkook bana baktı,sinirden ölücektim,attığı yalana bak ya.
"Orkide çiçeklerime bastığın için olabilir mi?,senden nefret ediyorum!"
"B-ben yapmadım ki"
Jungkook ağlar gibiydi,hemen haeuna döndü.
"Sana inanamıyorum"
"Ben yapmadım jungkook,o bastı bana suç atıyor"
Jungkook güldü,biliyorum onun yalanına inanmadı.
"Onlar benim annemin kokusuydu!,evi terk et haeun,git evden haeun"
Haeun ağladı çantasını alıp evi terk etti.
Jungkooka sarıldım.
"O yalancıya inanmadın,biliyordum jungkook,biliyordum,seni gerçekten çok seviyorum"
Jungkook güldü bana bakarak ama göz yaşıda geldi sağ gözünden,göz yaşını sildim,ve dudağına küçük ama tatlı bir buse kondurdum.