İnsan bunu duyduğu anda kaskatı kesildi. O anda aklına yüzlerce, binlerce ihtimal takıldı. Ya gelen yeni insan baş melek ile olan sözlü anlaşmasına mani olursa, ya baş meleğin ışığına kendisi gibi aşık olup kendi emri altına almak isterse, ya baş melek ile olan ilişkisini birine söylerse, ya benimle olmak ister ve ben baş melekten ayrı kalırsam....
İster istemez titremeye başladı aklına gelen onlarca düşünceyi o kadar hızlı bir şekilde ölçüp tartıyordu ki bir süre sonra gözleri yanmaya başlamış ve bilinci kapanmıştı.
Şimdi ise bir ayna ile karşı karşıyaydı; Kendisi ile aynı yüze, hatlara ve aynı ruhsuz ifadeye sahip bir görüntü ile karşı karşıyaydı. Gözlerine baktı, ne düşündüğünü çözmeye çalıştı,o an aklında ne geçtiğini görmeye çalıştı. Yine de çabaları yersizdi çünkü karısındaki kendisinden başka biri değildi veya öyle düşünüyordu.
Görüntü kendisine siyah bir taş uzattı. İnsan görüntünün elindeki nesneye anlamsızca bakarken aynı taştan kendisinde de olduğunu fark etti ancak beyazdı. Kendi elindeki taşa uzunca baktı ancak şu anda olanlara herhangi bir anlam yüklemekte zorlanıyordu.
"Şah-Mat." dedi görüntü yüzüne adi bir gülümseme yerleştirirken. "Ben kazandım."
Bu ilginç gülümseme insanın tüylerini diken diken etmişti. Ardından elinde ıslak bir sıcaklık hissetti, gözlerini elindeki taşa tekrar çevirdiğinde taşın kanla bulanmış olduğunu gördü. Anlık bir şokla taşı bıraktı ve yerde yuvarlanmasını izledi.
"Neden izin verdin? Kazanmama neden izin verdin!" diye bağırıp kahkaha atmaya başladı görüntü. İnsan ne yapacağını bilmiyordu sadece oturmuş görüntüsünün kendisine bağırıp kahkaha atmasını izliyordu. Kahkahalar o kadar derinleşti ki resmen beynine baskı yapıyordu, düşüncelerini eziyor, benliğini çiğniyordu.
Artık dayanamayacak duruma geldiğinde aynayı itti ve ayna yüzlerce parçaya ayrıldı. Her bir parça kanıyordu, etraf kan gölüne dönüyordu. Kum zerresi kadar ufalanan aynalardan parçalarından bile kahkaha sesleri yükselmeye devam ediyordu.
Artık dayanma sınırını çoktan geçmişti, canı acıyordu. Sanki bütün o kırık parçalar bedenine saplanıyormuşçasına canı yanıyordu. Çığlık atıyor ancak kimse duymuyordu, Sahi duyacak kimi vardı ki?
Baş meleğin ışığını hatırlardı, onunla yaptığı sözleşmeyi, kendisine ettiği yemini! Ancak onu çağıramazdı ki... Hoş ,adını bile bilmiyordu. Bir adı var mıydı ki? Onun hakkında tek bildiği o güzel ışığı ve onu yanında tutmak istediği gerçeğiydi, karşılaşalı çok olmamıştı bile.
Çektiği acı onu delirtiyordu, kahkahalar onu delirtiyordu. Şu an ölümün eşiğinde gibi hissediyordu...
"SEBASTİAN!"
Derin nefesler alıp vererek uyandı. Etrafına bakındı ve az önceki ismi kendisinin haykırdığı gerçeğini fark etti çünkü bulunduğu odada kendisinden başka birisi yoktu.
Gördüğü kabusun etkisinden yeni yeni çıkıyordu ki kapının tıklandığını duydu ve ardından bir melek içeri girdi.
"Ah! Demek uyandınız. Sizin için çok endişelenmiştik efendim!" dedi. İnsan bu sırada etrafı incelemeye devam etti. Beyazın hüküm sürdüğü bu oda adeta bir kralın yatak odasını andırıyordu. Çok sade olmasına rağmen oldukça cesur bir tasarımı vardı, fazla eşya yoktu; Devasa ve inanılmaz yumuşak bir yatak (ve üzerinde altından işlemeli tül ve sade süsler), içinde bembeyaz kıyafetler olan bir dolap bir kaç vazo ve heykel, son olarak da bir ayna.
Aynaya dikkatli baktığında rüyasındakine bir hayli benzediğini fark etti, biraz daha dikkatli bakma isteği uyandırıyordu... Uzun uzun aynaya bakıyordu ki melek düşüncelerini böldü.
"Düşüp bayıldığınızda baş melek çok endişelendi efendim. Sizi derhal buraya getirdi ve bayağı uzunca bir süre başınızda bekledi ancak bildiğiniz gibi kendisi oldukça meşgul biri, sonuçta baş melek. İşleri bittiğinde sizi tekrar görmek için geri döneceğini de iletmemi istedi." dedi.
İnsan bunu duyunca bir bakıma da olsa rahatladı. Geçirdiği şu son bir kaç saat kendisi için tam bir eziyetti, aslında baş melek şimdi yanında olsa hiç de fena olmazdı ancak tüm zamanını kendisine harcayamayacağının o da fakındaydı.
Ayağa kalktı ve hafifçe gerindi. "Teşekkür ederim, çekilebilirsin."
"Ve de şey ah..." dedi melek ve devam etti. "Biliyorsunuz, Tanrı yeni bir insan daha yarattı ve şu anda sizi aşağıda bekliyor."
İnsan bunu duyduğunda biraz ürperdi, kendisi gibi biriyle tanışmak ilginç bir deneyim olacaktı. Nasıl davranması gerekiyordu? Diğer insan neye benziyordu? Acaba o nasıl davranacaktı? Kafasında onlarca soru işareti vardı ve bu soru işaretlerini kaldırmanın tek yolu aşağı inip kendisini görmekti. Ancak önce hazırlanması ve yeni uyanmışlığın izlerini yüzünden silmesi gerekiyordu.
Melek hafifçe eğildi ve odadan çıkmak için izin izin istedi. Tam çıkacaktı ki insan onu durdurdu. "Bekle!"
Melek döndü ve cevap verdi. "Bir şeye mi ihtiyacınız vardı efendim?"
İnsan elini kafasının arkasına koyarak ve biraz da utanarak sordu. "Şu... Baş meleğin, bir ismi var mı?" dedi.
Melek kendisine yönlendirilen soruya dürüstlükle cevap verdi. "Hayır, hayır yok. Eğer varsa bile bunu bilen tek kişi Tanrıdır."
"Anlıyorum... Çekilebilirsin."
Melek odadan çıkar çıkmaz hazırlanmaya başladı, bir yandan da rüyasını düşündü. Oldukça ilginç ve ürpertici bir rüyaydı, tabii rüya denilebilirse. İnsana göre gördüğü şey apaçık bir kabustu!
Daha sonra haykırdığı isim geldi aklına. "Sebastian" Bu isim hakkına düşündü ancak bir sonuca varamadı. Bir anlamı olduğunu hatırlamıyordu... Derin düşüncelerin içine gömülmüşken neredeyse hazır sayılırdı.
Aynanın karşısına geçti ve kendisine baktı, görüntüden bir hareket bekledi ancak ilginç bir şey olmayınca daha fazla paranoyağa bağlamanın bir manası olmadığı kanısına varıp odasından çıktı.
Bulunduğu ev, düzeltiyorum malikane veya şato artık her ne ise oldukça büyüktü. Her yer beyaz zemin üzerine siyah kare dokumalar ile kaplıydı tam tersi de olabilirdi gerçi. Merdivenleri teker teker indi, özenle seçtiği beyaz ayakkabısından her adım attığında yankı oluşuyordu.
Uzun merdivenleri sonunda bitirdi ve karşısında gördüğü kişiyle birlikte bir şok geçirdi. Karşısındaki bir aynadan başkası değildi. Hayır, kendisinden başkası değildi. Gördüğü kişi kendisinin tıpatıp aynısıydı!
"Merhaba, sen ilk yaratılan olmalısın. Ben, Ciel."
----------
Elizabeth falan bekliyordunuz değil mi?
Neyse.
Oy verip düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın!
![](https://img.wattpad.com/cover/153058823-288-k41739.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZRAK ||Kuroshitsuji - Black Butler Fanfiction|| SebaCiel ||
FanfictionBu günahı tek başıma çekeceğim. Ta ki yasak meyve çüriyene, rüyalar kuzraktan kurtulana dek... Hikaye durumu: TAMAMLANDI. Dipnot: Kapak tasarımı bana aittir.