Yine aynı masada onu izliyordum. Arada bir bana dönüyordu ama bana bakmadığına emindim. Tekrardan bana döndü ve başımı önüme eğip önümdeki yemeğe baktım.
Midem bulanıyordu ve yemek istemiyordum. Tabağı öne doğru ittirip arkama yaslandım. O sırada yanımdan geçiyordu, bana seslendi:
"Tabağını bitir yeşil," dedi ve uzaklaştı. Heyecandan tüm bedenim titrerken dilsiz olduğumu bilip bilmediğini düşündüm. Bilseydi bana laf atmazdı dedim kendime.
Hızlıca telefonumu kavrayıp en yakın arkadaşım, Niall'a, mesaj attım. Cevap vermesini beklerken heyecandan ellerimi doğru düzgün tutamıyordum bile.
Harry: NIALLL İNANAMIYIRUM LOUIS BANA SESLENDİ TABAĞINI BİTİR DEDİ HEM DE GÖZ RENGİMLE HİTAP EDEREK!!!!!!!!!!
Niall: Dostum sakin ol *kahkaha atan emoji* O kadar heyecanlısın ki yazım yanlışlarına bile dikkat etmemişsin *düşünen emoji*
VE AMAN TANRIM DOSTUM BUNA İNANMAIYORUMMM (inanamıyorum)
Harry: Neyse, sakinim. Aman Tanrım! Louis bana göz rengimle hitap etti.. demek ki bana dikkat ediyor. Hayır saçmalık bu! Kesin üzerimdeki tişörtü yeşil sandı, ondan dedi.
Niall: Dostum bi' sakin ol lütfen! Çocuk sana dikkat ediyor işte *gülen surat*
Telefonu kapattım ve tabağımdakileri çöpe döküp yemekhaneden çıktım. Okulda çok sevenim olmasa da yakın çevrem beni severdi fakat benim için işaret dili öğrenen tek arkadaşım Niall'dı.
Ben Harry Styles. 16 yaşında tipik bir ergenim. Yaşadığım bir travma sonrası konuşmayı unuttum. Doktorlar iyileşebileceğimi söyledikleri halde buna asla inanmadım. 8 yaşına kadar çok güzel şarkılar söyler, dans eder, hayatımı yaşardım. Şimdi ise..
..içten içe ölüyordum.
Yaşadığım travma sonrasında hastanede Niall ile tanışmıştım. İlk başlarda yazışarak anlaşıyorduk ve benim travma sonrası depresyonumu atmamda da yardımcı oldu. Ona ciddi anlamda borçluyum.
Louis'ye gelirsek.. o benim lisedeki ilk ve son olmasını umduğum tek aşkım. İlk sınıfa başladığımda, matematik sınıfında görmüştüm onu. Uzun perçemi gözüne doğru uzanıyordu. Masmavi gözleri umut gibi parlıyordu. İlk orda tutulmuştum ben ona.
Hayallere dalmışken omzuma gelen ani darbeyle yere yığıldım. Popomda bir sızı hissederken başımı yukarı kaldırdığımda gördüğüm yüzle yüzümü buruşturdum.
"Ne istiyorsun Josh?" dedim içimden. Bana bakıp gülmeye başladı. "Konuşsana Harry, söylesene bir şeyler." Benimle dalga geçiyordu. Gitmek için ayağa kalktım fakat kolumdan tuttu.
"Dilsiz."
"Yetim."
"Şişko!"
"Annen her gün başkasının altında yatarken ne hissediyorsun kaçık?!"
Gözlerim dolmuştu. Josh'a doğru bir tekme savurup uzaklaşmasını sağladım ve kaçmaya başladım. Arkamdan güldüklerini duyabiliyordum. Tuvalete girdim ve kapıyı arkamdan kilitleyip kapıya yaslandım.
Göz pınarlarımdan damlayan yaşlar bir bir yeri boyluyordu. O sırada onu gördüm. Şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Yaşadığım anın utanç vericiliği karşısında daha çok ezilip kapıyı açmaya çalıştım fakat lanet olası göz yaşları yüzünden kapı kolunu göremiyordum bile.
"Sen.. iyi misin?" dedi bana doğru gelirken. Başımı aşağı yukarı sallayıp onayladım göz yaşlarımla birlikte. İçten içe ölüyüm diyemedim, konuşamıyorum diyemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mute Love / larry stylinson
FanfictionKonuşma engelli bir çocuğun okulun en popüler çocuğuna aşık oluşunun hikayesi. - 23.08.18