Merhaba! Sizi çok uzun bir süre beklettiğimi biliyorum ama hayatımda birçok zorluk ve beklenmedik olaylar oldu. Umarım hâlâ burada bu kıytırıktan kitabımı okuyan insanlar vardır. Yorumlarınızı eksik etmeyin, bir-iki hafta sonra görüşmek üzere! Sağlıcakla kalın!
Harry'nin alarmıyla gözlerini açarken yanının boş olduğunu fark etti, Louis. Korkuyla hızlıca yerinden zıplayıp ona seslendi. Ses yoktu. Kapıyı açtığında aşağıdan gelen sesleri duydu. Büyük bir rahatlamayla nefesini verirken aşağı adımladı.
"Günaydın," dedi mutfaktan içeri girerken. Harry ve annesi kahvaltı hazırlıyor, yüzlerinden mutlu oldukları belli oluyordu. Harry koşarak Louis'ye sarıldı.
"Korktum seni yanımda göremeyince," diye itiraf etti Louis. Harry kıkırdayıp sevgilisine daha çok sokuldu. "Kahvaltı hazırlamak istedim," dedi ve annesi arkasını dönünce dudaklarına bir öpücük kondurdu.
Louis ne kadar belli etmemeye çalışsa da gözlerinin ardında bir sıkıntı vardı ve kendisini belli ediyordu. Harry bunun farkında olsa da irdelemek istemedi. Anı yaşamak istiyordu, bir defa da olsa.
Birkaç dakika sonra Gemma utangaçça içeri girip selam verdi. Annesi onu öptü, Harry sıkıca sarıldı. Louis sadece gülümsemek ve bir baş selamıyla yetindi. Harry güvense bile Louis, çok güvenmek istemiyordu.
Birden bire ortaya çıkmıştı, normal değildi. Bu da hayliyle sorgulamasına sebep oluyordu. Başlarında bu kadar çok sorun varken başka bir sorunla uğraşmak da istemezdi.
Kahvaltı Louis için sessiz geçti. Çoğunluk olarak düşündü. Arada bir Harry'ye baktı, ona gülümsedi, ağzına zorla tıktığı şeyleri yedirdi. Genel bir bakışla güzeldi.
"Ben gitsem iyi olur," diye mırıldandı. Harry kaşlarını çatıp sinirle Louis'ye baktı. "Nereye?" dedi sorgulayan gözlerle.
"Sonra anlatayım, olur mu aşkım?" Harry bu cevaptan hoşnut olmasa da başını salladı. "Seni geçireyim," dedi ve onu takip etti. Louis gitmeden önce hafifçe eğildi ve dudaklarına derin bir öpücük bıraktı.
Sonrasında dayanamadı, onu kenara çekti. Dudaklarına ardı ardına öpücükler kondurup dudaklarını şekermişçesine emdi. Harry ittirmeye çalışsa da Louis bırakmadı. O kadar güzeldi ki!
Harry'den ayrıldığında omzuna kuvvetli bir yumruk indi. "Aptal! Annem görebilirdi!" Louis sırıtırken öpmek için eğildi ve son defa öpmeden önce konuştu:
"Ama görmedi."
Harry'yi kızgın bakışlarıyla orada bırakıp koşar adımlarla arabasına gitti. Hastanede iki randevusu vardı. Homofobik bir psikiyatr nasıl buldular, doğrusu Louis şaşırıyordu.
Yirmi birinci yüzyılda hangi insan kendi isteğiyle homofobik olurdu? İki insanın birbirini sevmesi kadar doğal bir durum olamazdı. Louis bu sorularına cevap aramaya dalmışken hastaneye vardığını fark edemedi.
Hızlıca park edip onu bekleyen babasına doğru yürüdü. Üvey annesi ortalıkta görünmüyordu. Louis bu duruma biraz içerlense de işi olduğunu düşünüp kendisini rahatlattı.
Babasına başıyla selam verip umursamazca hastaneye girdi. Babasının konuştuğunu duyabiliyordu ama kaideye almak istemiyordu. O kimdi ki kaideye alacaktı? Sevgilisi neredeyse karşı şirketler yüzünden ölüyordu, zorla evlendirilmeye çalışıyordu ve bir de üstüne üstülük kimliğiyle oynamak istiyorlardı.
Tam bir film konusuydu. Louis çok satacağına adı gibi emindi. Yönergelere bakarak psikiyatr bölümüne geldiklerinde babasına döndü ve aynı iğneleme ile kaşlarını kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mute Love / larry stylinson
Fiksi PenggemarKonuşma engelli bir çocuğun okulun en popüler çocuğuna aşık oluşunun hikayesi. - 23.08.18