Ayçiçeği misaliydi hayatım. Onun yönü hep güneşti, onu kavuran da olgunlaştıran da yönünü döndüğü güneşti. Benimse yönüm hep gelecekti, beni güçlü kılanda yüreğimi dağlayanda geleceğimdi. Bilinmezlerin arasında bildiğim tek şey çıktığım bu yolun bir sonunun olduğuydu. Son nasıl bir hikâyeyle bitecek bilmiyorum ama hikâyenin sonunda ayakta kalmak için son nefesime kadar savaşacağım işte bunu çok iyi biliyorum.
"Ne zaman tanıştınız da bu kadar çabuk evlenme kararı aldın 9 numarayla bakıyım siz ?" Mert'in soru dulu bakışlarına aldırmayarak önümdeki kahve fincanına uzandım usulca. Kafedekiler büyük bir merakla ağızımdan çıkacak sözleri beklerken Ufuk Abi,
"Artık söyler misin Lavinia, Mert haklı evlenecek kadar büyük bir kararı alabilecek hızda nasıl bu kadar çabuk sevdiniz birbirinizi?" bir kaçış yolu ararken Esin girdi lafın arasına,
"Ah be Abim seninki de soru mu şimdi aşk bu ferman dinler mi hiç? İlk görüşte aşk dedikleri işte böyle oluyormuş demek ki. Hem Akad beyimizin sürekli buraya gelmesi de Lavinia içinmiş." Esin sıraladığı yalanların inandırıcı olması için masadakilerin gözlerine tek tek baktı. Şaşkınlığını üzerinden atan Mert, "Yani diyorsun ki kimseye pas vermeyen erkek düşmanı Lavi ilk görüşte âşık oldu? Bak tekrar diyorum âşık oldu. Pes bir yaşıma daha girdim. Ben Lavi'nin kedisiyle yaşlanacağını düşünüyordum. Hem..." Esin, Mert'in kafasına attığı şaplağın ardından,
"Kız âşık olmuş işte ne var bunda şapşik. Haksız mıyım Ufuk Abi?"
"Gönül bu ne zaman nerede kime düşeceği belli olmaz oğlum, Lavinia, doğru kişiyi, yüreğini emanet edecek birini buldun nihayet ha kızım?" Diyerek alnımdan öpmüştü bir baba edasıyla.
Sesinden keyif aldığı belli olan Mert, bir kolunu Esin'in omzuna koymuş sahte bir üzüntüyle, "Bir bekâr sen kaldın anlaşılan ha Esin. Gerçi hangi aklı başında adam senin gibi bi çatlağı alır ki."
"Nerem çatlakmış benim be! Son derece hanım hanımck bir kızım ben. Her kayınvalide benim gibi bir gelin ister oğluna demi Ufuk Abim?" Esin, kendisini onaylaması için Ufuk Abiye bakarken gözüm kapıdan giriş yapan Akad'a ilişti. Biraz tereddüdün ardından adımlarını hızlandırarak yanımıza geldi. Ufuk Abi babacan bir tavırla Akad'ı selamlamak için ayağa kalkmışı. Akad son derece kendinden emin bir tavırla Ufuk Abiye elini uzatmış "İyi günler efendim daha önce resmi olarak tanışmamıştık ben Akad Serter. Lavinia'nın sözlüsüyüm." Ufuk abi önünde ki uzatılan eli tutarak, "Memnun oldum delikanlı bende Lavinia'nın patronu ve ayrıca abisiyim. Tekrar hoş geldin bizde senden bahsediyorduk öyle değil mi çocuklar?"
"Bende Mert, Lavi'nin yani Lavinia'nın arkadaşıyım." Mert, Akad'ı süzen bir ifadeyle söylemişti sözlerini.
"Ah Memnun oldum Mert. Kusura bakmayın çok ani oldu böyle biliyorum bu yüzden sizi yemeğe davet etmek için gelmiştim buraya. Eğer müsaitseniz bu akşam hep beraber yemek yiyelim ne dersiniz? Hem Lavinia'nın ailesini daha yakından tanımış olurum bende böylece." Akad beklenti dolu bakışlarını etrafta gezdirirken bir taraftan da yanıma geçip elini belime yerleştirirken "Sence de güzel olmaz mı hayatım?" diyerek ortamdaki gözleri bana döndürmüştü.
"Bence de çok güzel olur ama sizin için de uygunsa yemeği burada yiyelim ne dersiniz?" demişti Ufuk Abi.
"Bence de çok güzel olur burada yiyelim. Senin için de uygun mu Akad?" diyebilmiştim kabul etmesini umarak.
Yemek beklediğimin aksine olaysız ve güzel geçmişti. Belki de yılardır böyle sofra başlarında bulunmadığımdan bana öyle gelmişti bilmiyorum. Akad son derece samimi bir sohbet ortamı yaratarak sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi tüm bakışları gece boyunca üzerinde toplamıştı. Bazen cidden Akad'ın bu doğal ve son derece rahat hallerinin rol değil de gerçek olduğu kanısına kapılıyorum. Adam o kadar güzel saklıyor ki düşüncelerini sonraki hamlesini asla tahmin edemiyorsunuz. Belki de benim içimi rahatlatan şey de onun bu kadar doğal davranmasıydı.
![](https://img.wattpad.com/cover/119432312-288-k886587.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVİNİA
Lãng mạnKum saati hikâyesiydi onlarınkisi, Kum saati kadardı ömürleri. Kum saati yaşadıkları dünyaydı, İçindeki kumlarsa hayatlarına giren insanlardı. Akışı sağlayan geçit sınandıkları yerdi, Kum saati kadardı ömürleri. Kum saati büyüklüğündeydi onlara biç...