2. BÖLÜM: 9 NUMARA

211 6 3
                                    

AKAD

"Yapma be oğlum bir yolu vardır."

" Benden nasıl saklar lan. Bana nasıl söylemez. Herkese yapabilirdi bunu ama bana asla yapmamalıydı. Benden saklamamalıydı."

Sıkma canını be kardeşim söylemediyse vardır bir bildiği seni üzmemek için söylememiştir belki."

"Yabancı mıyım oğlum ben. Ben, o öyle bir başına yapayalnız acı çekerken... ahhh anlamıyorum ya düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyorum. O bana yalan söyledi. Hastalığını öleceğini sakladı lan benden. Ne yapacağımı bilmiyorum. Korkuyorum oğlum. Ben Akad Serter korkuyor. Ben korkuyorum hayatımda bana kalan tek kadının da beni öylece bırakıp gitmesinden korkuyorum, aklım çıkıyor lan. Ama sırf o gidince daha az acı çekmem için yeni bir hayat kurmam için birisiyle evlenmemi istiyor benden."

Hayatta bazı dönüm noktalarınız olur sizi bir karar vermeye zorlayan. Bugün tam da böyle bir günün içindeyim karşımdaki adam en az benim kadar şok olmuş vaziyette dilinin ucundan çıkacak olan kelimeleri toparladığını düşündüğüne kanaat getirdiğinde

"Şaka yapıyorsun. Gerçekten bunu mu istedi. Nasıl ya öylece yüzüne ben ölüyorum ve senin bir başkasıyla evlendiğini görmek istiyorum falan mı dedi."

"Hayır, bana söylemedi babamla hastalığı hakkında konuşurlarken duydum. Hastalığın ilerlediğini ve ölmeden öncede benim evlendiğimi yeniden mutlu olduğumu görmeyi istediğini söylüyordu babama."

"Araştırdın mı? Kesin sonuç bu mu? Başka bir tedavisi yok mu bu hastalığın. Başka bir ülkeye gidelim ne biliyim vardır mutlaka bir yolu hıı?"

Korku, birini sevdiğinizde daha çok ele geçirir sizi. Sevgi ne kadar büyükse korkunun şiddeti de o orantıda artar. Bu yüzden söz verdim kendime yıllar önce bir daha korkunun beni böyle esir almasına izin vermemek adına. Ancak bana kalan, yanımda olan, ne yaparsam yapayım asla gitmeyeceğine inandığım kadın, bugün en büyük korkularıma ev sahipliği yapıyordu. Bakışlarımı İlter'in daha çok şey öğrenmek istediği her halinden anlaşılan bakışlarına çevirdiğimde sözcükler yorgun yüreğime eşlik eder gibi sessiz ve ağırdı,

"Duyar duymaz doktoruna gittim ama hiç iç açıcı konuşmadı. Çok geç kalınmış bir an önce nakil gerekiyormuş."

"Peki, sen donör olabilir misin? Yani test falan yapılsa yani ne biliyim hatta bende donör için başvururum. Elimden ne geliyorsa yaparım yeter ki kurtulsun."

"Doktorla konuştum kimsenin haberi olmadan yapacak testleri."

"Tamam kardeşim sıkma sen canını, şimdi sen güçlü ol ki anlayıp üzülmesin."

Bu hayatta insanların kaybetmekten korktukları çok şey vardır. Evi, arabası, karısı, çocukları, işi, canı saydıkça çoğalan bunlar gibi birçok şeyi kaybetmekten korkarlar. Artık kaybetmekten korkmayan ben, şimdi tek bir şeyden korkuyorum Annemi kaybetmekten. Beni anlayan ve ne yaparsam yapayım asla beni sevmekten vazgeçmeyen tek kişiyi bana can verenimi kaybetmekten ölesiye korkuyorum.

"Ben çıkıyorum biraz hava alacağım."

"Bende geleyim istersen."

"Başka zaman İlter başka zaman."

"Tamam, kardeşim çok düşünme Firdevs Sultan güçlüdür. Öyle bir hastalığa pabuç bırakmaz kolay kolay."

Kafamda milyonlarca şey tek bir soru, ne yapacağım ben şimdi? Ayaklarım beni tanımadığım bir caddenin üzerindeki küçük, kapısının önünde soğuğa inat canlılığından ödün vermeyen çiçeklerle süslü bir kafeye getirdi. Sanırım ayaklarım bile beynimde dört dönen bu cevabı kayıp sorulardan yoruldu ki burada bu kafenin önünde durdu. Kafamı uzatıp baktığımda ilk gözüme çarpan şeyin içeride çok kişinin olmadığıydı, kafamın içindekilere inat edermişçesine bomboştu bu küçük kafe. En azından düşünmem için iyi bir mekân ne kadar az insan o kadar huzur şu an için.

LAVİNİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin