Bölüm 5: Hadi Başlayalım....

160 7 1
                                    

söz vermek başlı başına bir sorundur, ağızdan çıktığı andan itibaren seni kölesi yapan. Sözün gereğini yerine getirmek vicdanın işidir. Ne zaman topuklayıp kaçmaya kalksan seni yaka paça dizginler vicdan. Ben de kaçmak, verdiğim sözü arkada bırakıp uzaklaşmak istedim, sözcükler ağzımdan çıktığı an. Korktum yükleneceğim yükün ağırlığından.Kalbimin bu olanlara dayanmayacağından, bilinmeyen bu girdabın içinde kendimi koruyamamaktan korktum. Kaçmak istedim. Titrek adımlarla her şeyden uzaklaşmak için bir adım attım, tüm yılgınlığımla. Ne var ki, çok uzaklaşamadan tuttu vicdanım ayaklarımdan.

Yürümeye bile mecali olmayan ayaklarım daha fazla direnmeden oturdu vicdanımın karşısına. Sordu vicdanım ürkek bir sesle. "Ne yapacaksın gidince?" Yutkundum bi çiğ damlası gibi aktı gözyaşım vicdanımın üzerine sonra devam etti vicdanım "Korkmalısın ama kaçma, kaçtığında karşına yeni korkularda çıkacak o zaman yine kaçacaksın ve yine yeni korkular ekleyeceksin seni bile taşımaya yorgun olan kalbine." 

Haklıydı vicdanım. Bugün küçük bir kar tanesi olarak gördüğüm korkularım ben kaçtığımda çığ olarak bir gün çıkacaktı karşıma. Çok değil 12 gün olmuştu adını öğrendiğim yabancıyla konuşalı. Aramanı bekleyeceğim diyerek bir numara tutuşturmuştu elime. Ama cesaret edipte bir türlü tuşlayamamıştım telefonundaki numarasını 12 gün boyunca. 

"Hala aramadın değil mi?" Esin'in çekinik çıkan sesi bölmüştü vicdan muhakememi. Ağır hareketlerle onun bulunduğu tarafa döndüğümde, yıpranmış uzun dalgalı sarı saçlarının birbirine girmiş olduğunu fark ettim.  Göz altları kaç gündür uyumadığının habercisi gibi koyulaşmış ve mor halkalar oluşturmuştu huzur bulduğum gözlerinin çevresinde. Biraz dikkatli bakıca burnunda kızarmıştı.  Esin her ağladığında burnu kızarırdı. 

"Neden ağladı?" diye sordum elimi yanıma gelmesi için işaret ederken. Küçük bir çocuk edasıyla yaklaştı yanıma. "Korkuyorum senin bu hallerinden. Bu durgunluğundan. Sana yardım edememekten korkuyorum be güzelim." dedi boncuk boncuk akan gözyaşlarının arasında.

"Bende korkuyorum." dedim. bir şeyler söylemek için dudaklarını kıpırdatacak oldu sonra sustu. O sustu ben sustum. Böyle zamanlarda yaptığımız en iyi şeydi susmak. sehpanın üzerinde duran telefona uzanarak  "Hadi arayalım ha!" dedim buruk bir tebessümle. "Emin misin? Bunu yapmak zorunda değilsin. Hem..."

Esin'in sözünü keserek "Aileme söz verdim onları benden ayıranın kim olduğunu bulacağıma dair söz verdim. Anla beni lütfen. Yanımda olacak mısın?" dedim buruk bir gülümsemeyle. Ayağa kalkan Esin boynuma yapışarak "Ölene kadar kardeşim, ölene kadar." dedi usulca. 

Elime aldığım telefonla tuşladı yabancının numarasını. Uzun bir çalışın ardından uykulu bir sesle "Alo kimsiniz kardeşim bu saatte ?" dedi. Telefonu biraz uzaklaştırıp ekrandaki saate baktığımda sabaha karşı 04:50'yi gösteriyordu. Biraz mahçup bir sesle "Şe..şey ben... benim Lavinia." Karşı taraftan önce uzun bir sessizlik ardından da bir yorgan hışırtısı duyuldu."Şey be......ben kusura bakma  uyuyordum da ondan öyle tepki verdim." "Asıl sen kusura bakma ben saatin bu kadar geç olduğunu tahmin edememiştim o yüzden..." "Ah önemli değil ne için aramıştın hayırdır kötü bir şey mi oldu?" sesinden anlaşılan telaşla sormuştu sorusunu. "Yok kötü bir şey değil galiba. Bilmiyorum yani sadece kararımı vermiştim ve geri dönmeden sana söylemek istedim bunun için aramıştım seni." Akad'ın meraklı çıkan "Eee ne karar verdin seni dinliyorum." sorusuna karşılık sesim kararsız ve ürkek çıkarak "Ka..kabul, kabul ediyorum. Evlenelim, Akad Serter. Yapalım şu anlaşmayı." deyip karşı tarafın cevabını beklemeden kapatmıştım telefonu. 

"Eee o ne dedi peki?" diyen meraklı Esin'e bakarak "Bilmiyorum." dedim. "Nasıl bilmiyorum ya? Simdi konuşmadın mı adamla?" "Şey telofonu yüzüne kapattım çünkü." "E yuh yani Lavi" diyen Esin'e aldırmadan uzandım yatağıma. Kim bilebilirdi ki yazgısının nasıl ilerlediğini. Peki kim değiştirebilirdi o yazgı üzerindeki olayları. Kimse değiştiremezdi. Bugün bu yaşadıklarım ya da yaşayacak olduğum her an her anı her acı ve her mutluluk benim için bir bilinmezken nasıl olur da hayata karşı güçlü olabilirdim ki. 

Şu yaşıma kadar belki de tek istediğim başımı koyduğumda yarını düşünmeden sabahı görebilmekti. Yurtta kaldığım süre boyunca geceleri hep hayal ederdim hayatımın şekillenişini. Bir anemin olduğunu beni erkek arkadaşlarımdan kıskanan bir babamın olduğunu ve kıyafetlerime karışan bir abim ya da dolabımı ele geçiren bir kız kardeşimin olduğunu. Sonra iyi bir okulda okuduğumu mezuniyetimde sevdiğim adamın bana ilanı aşk edişini. Sonra zamanı biraz ileri alıp evlendiğimi bir işimin ve 4 çocuğumun olduğu bir zamana yolculuk yapardım. Sonra ne mi olurdu? Sabah yine aynı ben olarak kalkardım hayallerini kurarak uyuduğm o yataktan. Şimdi yine bir hayal alemine dalarak koyuyorum başımı yastığıma ama bu sefer hayallerimin içerisine o YABANCI'YI da katarak.....


Üzgünüm uzun süredir burada yoktum. Ama artık bölümler daha sık gelecek :) 

LAVİNİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin