- 5. Bölüm -

149 10 1
                                    

- Hatırlatma - 

Allah' ım lütfen ne kötülük yaptıysam bana göster, düzelteceğim. Hatta... Bakışlarımı istemeyerek yanıma çevirdim. Tıfıl' a bile iyi davranacağım. Ve ışık birden geldi. Asansör kaldığı yerden çalıştı. En üst katta durdu ve indik. İkimiz de robot gibi hareket ediyorduk. Ne yani, sihirli söz Tıfıl mıymış? Neden? Neden ben?

- 5.Bölüm - 

~ Sırma ~ 

Gerçekten ana kelimenin Tıfıl olduğuna inanamıyorum. Başımı soluma çevirdim. Hala titriyordu. Bu kadar korkacak ne vardı, Allah aşkına? Alt tarafı 1 dakika durdu, durmadı. 'Az önce asansörde öyle söylemiyordun ama!' dedi, içimdeki gıcık taraf.

"İyi misin?" Normalde bu soruları sormak saçma gelirdi. Mesela adamın parmağı kesiliyor. Kadın gelmiş diyor ki iyi misin? Aptal kadın! Adamın parmağı kopmuş sen hala ne diyorsun!? Başını sallamakla yetindi.

"İstersen bugün dolaşmayalım. Az önce olanlardan dolayı iyi değilsen..." Sözümü kesmesi kaçınılmaz, öyle değil mi?

"Hayır dolaşalım. Dolaşmadan önce yemek yiyecektik. Yemek yemeye gidelim." Yok. Ben senden erken kurtulmaya çalışıyorum.

"Asansör yüzünden biraz-" Fazla.

"Korkmuş gözüküyorsun."

"Ben gerçekten korkmadım. karanlık olunca, kapalı alan da olunca böyle oldu." İşaret parmağıyla sol tarafı işaret etti. Biri şu kıza toplum içinde parmakla göstermenin ayıp olduğunu söylesin!

"Neyse dönerci şurada." Yine beni kolumdan çekiştirdi. Kolumu çekiştirmenden sıkıldım.

"Hadi gidelim." Neşeli yüzü geri gelmişti. Ah ne harika! Siparişimizi verip ön masalardan bir tanesine oturduk. Siparişimiz hazırlandığında alıp terasa geçtik.

"Hadi anlat!" Iıı tamam başlıyorum! Soru neydi öğretmenim? Bu kız doğru düzgün bir cümle bile kuramıyor. Özne nerede?

"Neyi?" Ananı derse küfrü basar dalarım. Ama içimden...

"Nereden geldin? Yoksa hep mi buradaydın? Annen, baban nerede yaşıyor. Falan, filan. Hayatını anlat işte!" A ha! Valla anne dedi. Anne, ana yarısı değil mi, sonuçta. Teyze miydi o ya?

"Adım Sırma, soyadım Tekin. 19 yaşındayım, üniversite 2 de okuyorum. Annem ve babam kaldığım evden 2 saatlik uzakta oturuyorlar. 1 ağabeyim var. Yurt dışında okuyor."

"Bu kadar mı?" Başımı salladım.

"Evet." Ne bekliyordu? Kısacası hayatım bu. Bana öyle bakma! Sade olması hiçte kötü değil!

"Peki. Sıra bende. İsmim, eminim ismimi bilmiyorsundur. Çünkü hiç sormadın. Neyse, adım Melis soyadım Işık. Yaşım 22, üniversite dörtte okuyorum. Yurtta kalıyorum. Aslında birlikte kaldığım kızlar pek kötü değiller. 3' ü hep birlikte takılıyor. Bazen bana karşı savaş açıyorlar ama ben kendimi savunuyorum tabi. Annem hasta olduğundan babamla il dışında yaşıyorlar. Anneme İstanbul dışı, iyi doktorların olduğu ve doğal yer lazım olduğundan yani yeşillik alan iyi gelirmiş. Ve ailenin tek çocuğuyum. Kardeş veya ağabey yok. Keşke olsaydı. Nasıl bir duygu merak ediyorum." Dedi ve gülümsedi. Mutlu bi' gülümseyiş? Sen inanılmazsın!

"Geçmiş olsun." Başka ne diyebilirdim? Söylediklerini beynimde tekrar yokladım. Ne? Nee?! Bu kız 22 yaşında mı? Oha! Çüş!! Deve!!! Hatta Oha, çüş, deve!

"Se.. Se.. Sen 22 yaşında mısın?" Kekelemiştim ve gözlerimin dışa fırladığını hissettim.

"Evet. Yoksa daha mı yaşlı gösteriyorum?" Yine tek kaşını kaldırdı. Bide 'Yaşlı mıyım?' diye soruyor. Kendini bilmez Tıfıl. Ben seni 10 yaşın da sandım be! Hala yaşlı diyor. Allah' ım, sen şu Tıfıl' a akıl ver.

"Aksine, genç gösteriyorsun." Ayranımdan bir yudum aldım. Ayran uyku getirmez miydi? Keşke karşımda ki Tıfıl da ayran içseydi. Uykusu gelir masada sızardı. Bende bırakıp kaçardım. Planım mükemmel de, gazoz işi bozuyordu. Allah aşkına, kim dönerle gazoz içerdi ki? Karşımda ki Tıfıl dan başka?

"Sevindim." Güldü. Sen gülme! İçinden sevin. Dışarıya yansıtma. Etrafta belki üzgün birileri var. Onları hiç mi düşünmüyorsun?

"Hangi bölüm?" Göğsüm kabararak söyleyeceğim tabi ki.

"Mimarlık." Ah çok havalıyım.

"Sen?" Hadi oyunculuk okuyorum de.

"Tıp." Tıp? Sus olarak, tıp mı? Daha demin ki havam fısaldı. Bu demek oluyor ki kimseyi küçümseme. Daha doğrusu ön yargılı yaklaşma. Ben çok ön yargılıyım kabul ediyorum, ama.. Ama bu Tıfıl' ın tıp okuyacağı hiç aklıma gelmezdi. İğne zaten boyu kadardır. Hastalara iğne yaparken nasıl taşıyacaktı iğneyi? Peki çocuklar dalga geçmeyecek miydi? Yanlışlıkla kendine batırırdı be, o iğneyi.

Şaşkınlıkla dönerimizi bitirdiğimiz de künefe yemeye başladık. Daha doğrusu şaşkınlıkla bitiren bendim. Ama asıl şaşkınlığım künefe yerken oldu. Bu kız tıfıl mıfıl dı ama ağzının tadını biliyordu.

"Eee tadı nasıl?" Yediğim en lezzetli yemek olduğunu asla söyleyemem Tıfıliçe, beni affet.

"Fena değil." Bana ters bakışlar yollayıp yemeğine devam etti. Bunu fırsata çevirip kafamı dinledim. Bu arada bir özelliğini daha keşfetmiş oldum. Yemek yerken çenesini kapayabiliyordu. Artık onu susturmak istediğim de ona yiyecek vermem yeterliydi. O zaman bu Tıfıl iyice şişman olacak demekti. Gülümsedim. Pilates topu gibi bir Tıfıl. Düşüncesi bile kahkaha atma isteği veriyordu.

Sırık ile TıfılHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin