- Hatırlatma -
Bu arada bir özelliğini daha keşfetmiş oldum. Yemek yerken çenesini kapayabiliyordu. Artık onu susturmak istediğim de ona yiyecek vermem yeterliydi. O zaman bu Tıfıl iyice şişman olacak demekti. Gülümsedim. Pilates topu gibi bir Tıfıl. Düşüncesi bile kahkaha atma isteği veriyordu.
- 6. bölüm -
~ Sırma ~
Tatlımızı da bitirdiğimiz de mağazaların olduğu kata indik. Tabi Tıfıl' ın ısrarıyla asansör yerine merdivenleri kullandık. Tıfıl ilk girdiğimiz mağazadan girdiği gibi çıktı, tabi bende peşinden. Neymiş efendim? İğrenç kıyafetler varmış. Hiç ilgi çekici şeyler yokmuş. 2. mağazaya girdiğimiz de Atom Karınca hızında çıktı. Kolumdan tuttuğu için beni de aynı şekil de çıkardı. 3. mağazaya girerken bıkkınlıkla,
"O mağazanın neyi eksikti?" diye sordum.
"Orada yakışıklı erkekler çalışmıyordu. Ama bu mağazada çok var. Cennet burası cennet." Ağzının suyu aka aka dolaşmaya başladık. O erkeklere ben Tıfıla bakıyordum. Bu kız gerçekten sorunluydu. Gerçekten! Yakışıklı erkek olsa ne olurdu, Allah aşkına? Sana mı bakacaktı? Senin gibi Tıfıla?
"Bakar mısınız?" Tıfılın gözüyle yediği sarışın çocuk yanımıza geldi. Ve Tıfıla baktı. Bu... Bu sadece tesadüf. Ya da mecburi. İş meselesi canım! Müşteri olmasaydı bakmazdı zaten.
"Buyrun hanımefendi?" Tıfıl elindeki tişörtü gösterdi.
"Bunun xs bedeni var mı? Ben burada bulamadım da..." Yalancı. Daha demin elindeydi. Nereye sıkıştırdın acaba? Gözlerimle tişörtleri yokladım ama pek faydasını göremedim.
"Bir daha ben bakayım efendim." Mavi gözleri pek efendim demiyordu. Daha çok o boyla tabi bulamazsın Tıfıliçe diyordu. Biraz aradıktan sonra buldu ve Tıfıla uzattı. Tıfıl aldıktan sonra konuşacaktı ki çocuğu iş arkadaşı çağırdı. Tıfılın yüzü düşünce dudaklarım yukarıya kıvrıldı. Şu an evde olsaydım kesinlikle deli gibi gülerdim. Tıfılın yüzü görülmeye değerdi doğrusu. Elindekini eteklerin bölgesine fırlattı. Gülmemek için kendimi tuttum. Bizim Tıfıl fena kızmıştı ha?
"Hadi başka mağazaya girelim." Somurtkan ifadesiyle çıkışa doğru ilerledi. Kıkırdadım. Bir an da arkasını dönünce kıkırtımı içimde boğdum. Hiç bir şey olmamış gibi etrafıma bakarken kahverengi gözleri kızgınlıkla parladı.
"Sen bana mı gülüyorsun?" Yüzüme sahte bi şaşkınlık yapıştırdım.
"Ben mi? Ben gülmem ki. Yanaklarımda sorun var. Hastaymışım. Haberlerden duydum, bu hastalık ani çıkıyormuş. Şimdi oldu." Bir yandan saçmalarken bir yandan da içten yanaklarımı ısırıyordum. Gülmeyeceğim!
"Bir de benimle dalga geçiyor. Bak..." Parmağını sallayacakken vazgeçip, kollarını göğsünde buluşturdu. Hıhlayıp arkasını döndü.
"Küstüm işte." Bu Tıfıl resmen çocuk. Yaşına bak 22, hareketlerine bak 8. Ama bu yaptıkların bana sökmez tatlım!
"E küstüysen, ben gideyim o zaman." Arkamı döndüm. Tam ilerleyecekken telaşla karşıma geçti.
"Şaka yaptım. Ne küsmesi canım? Çocuk muyuz? Sen de var ya..." Son cümlesinde ne dediğini duyamamıştım. Ağzında bir şeyler gevelemişti. Kesin küfür etmişti. Pis cüce.
"Efendim? Duyamadım." En son ne dedin pislik?
"Hiç! Şuraya da bakalım demiştim." Ve dediği yere ilerledik. İçeri girdiğimiz de ne kıyafetleri ne de yakışıklı erkeği bahane etmişti. Galiba gitmemden korkuyordu. Tabi, yanında dolaşacak tek salak beni bulmuştu ve kaybetmek istemiyordu. Rengarenk kıyafetlere bakarken hepsinin s ve xs bedelerini alıp kabinlerin tarafına ilerledik. Hepsini sırayla giydi. Bazıları dar bazıları tam üstüne göre oluyordu. Kabinden her çıkışında 'Nasıl olmuşum?', 'Bu nasıl?', 'Peki ya bu?', 'Güzel mi?' diye soruyordu. Tabi ki tüm soruların da aynı cevabı kullanıyordum. 'Kötü.'
"Bu?" Elimi yumruk yapıp baş parmağımı aşağı sarkıttım.
"Kötü." Yanıma yaklaştı ve ciddi bi tonda sordu.
"Sırma gerçekten, giydiklerimin hepsi kötü müydü?" Gözlerinde tek bir neşe parıltısı yoktu çünkü ciddilik her yanını sarmıştı. Demek Tıfıl istediğin de ciddi olabiliyordu.
"Evet." Biraz yalandan kim ölmüş canım.
"Peki. Sıra sende o zaman." Sakin sesle söylenmişti. Bu kız niye sakin be? Kızması, sinirlenmesi ve beni bırakıp gitmesi lazım!
"Ne sırası?" Evet, benim için önemi büyük soru buydu. Kesin, aklında pis işler çeviriyordu. O cevap vermeden ben aklımda sorularımı sıralıyordum. Pide sırası mı? Okul sırası mı? Sıra gecesi mi? Sırada ki parça mı? Son söylediklerim pek saçma olsa da onun söyledikleri daha saçmaydı. Heyecanla bağırdı.
"Tabi ki de kıyafeeet!" Gözlerine baktığım da yalanıma inanmamış olduğunu farkettim. Hatta derinlerde öcünü almak isteyen çirkef karı vardı. Çıkış yolu bulmam lazım. Yalan nerdesin? Çabuk dilime dolan.
"Gerek yok. Benim evde yeterince giysim var." Gözlerinden düşüncelerini okudum. Vazgeçmeyecekti!
"Olsun. Sen yine de bir dene. Bana da kıyafet gerekli değildi, sadece hoşuma giden olursa almak için giyindim. Keyfimden değil yani..." Son kelimesini sessiz söylemişti. Yani Tıfıl alışverişi sevmiyor muydu? Buna inanmazdım. Hem madem sevmiyordu neden ikimize de eziyet çektiriyordu?
"Bak Tıf..." Lan! Son anda durdum, yoksa kızın yüzüne karşı Tıfıl diyecektim. Tamam, kızdan hoşlanmıyor hatta nefret ediyor olabilirdim ama bu onun yüzüne karşı kusurlarını çarpamamı gerektirmezdi. Sonuçta biyolojik olarak kısa ve tıfıl. Genler, ana, baba falan. Aslında sebebi dediklerimin onu üzüdüğün de bana beddua etmesi. Tıfılın bana beddua etmesini istemiyordum. Kısacası ananın duası Tıfılın bedduası tutarmış derler o yüzden. Baba mıydı o ya?
"Şey bak..." Aha. Şimdi de Tıfılın ismini unuttuk. Neydi ya? Meryem mi? Melek mi? M' le başladığını hatırlıyordum sadece. Neyse isim söylemeden çıkarım ben bu işin içinden. Derin bir nefes aldım. Hadi bakalım Sırma hanım.
"Şimdi söyleyeceklerimi yalan sanacaksın ama bu sefer gerçekleri söyleyeceğim. Ben giysileri kabinlerde deneyemiyorum. Kabinostrofobi var bende. Yani alıp evde deniyorum ve genelde bedenime gelmeyen çok az denk gelir." Yalan kısa ve öz. İçimden şeytan gülüşümü atarken inanması için dua etmeye başladım. Kabinostrofobi diye bir şey var mıydı bilmiyordum ama uydurmuştum bir kere. Klostrofobiden uydurmuştum. İlk kez gerçekçi bir yalan söylemiştim. Havalara girmek istiyordum. Ama Tıfıl bakışlarıyla bana Ankara Havasına bile giremezsin ezik diyordu. Bende bakışlarını karşılayıp Dumansız Hava sahasına girerim dedim. O da bana hıı anan der gibi baktı. Tamam, son cümleyi uydurdum. Dudaklarını yalayıp, derin nefes aldı. Fazla tutmadan verdi.
"Tamam." Ağzından böyle bir söz çıktığına inanmadım. İnanamadım. Doğrulamak adına tedirgince sorumu yönelttim.
"Tamam mı?" Yüzüne Şeker Kız Tıfıli gülümsemesini yapıştırıp kafasını salladı.
"Evet." Bakışları sesine de yansımış, tatlı bir ton olmuştu. Bu durumun fazla sürmeyeceğine yemin edecekken, kelimelerinin ardından değişen bakışlarını gelecek cümlesine yansıtmıştı. Evet içindeki asıl şirreti ortaya çıkarmıştı. Allah' ım ben ne günah işledim?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırık ile Tıfıl
Novela Juvenilİki kız ve onların başından geçen macerala- Bir dakika! Bu kadar klasik değil! Baştan alıyorum. Sırma' nın düşünceleri ve onun uslanmaz küfürleri arasında hayatına bir de Melis dahil olursa ne olur? Hemen söyleyeyim yaşamı zehir olan bir adet Sırma...