💫 Of course it is happening inside your head, Harry, but why on earth should that mean that
it is not real?💫Hermione terli avuçlarını pantolonuna sildikten sonra, uzanıp sehpanın üzerinde duran fincanı aldı. Kahvenin tadı midesinde güçlü bir bulantı hissi oluşturuyordu. Karşısındaki doktora gülümseyerek bakmaktan yüzü öyle yorulmuştu ki, bir an için ipleri gerçekten bırakabileceğini düşündü. Oysa kendini güçlü ve pozitif olmaya şartlamıştı. Sorun neydi o halde?
Odayı belki de bininci defa inceledi. Açık renk duvarları, krem rengi mobilyaları, kitap dolu rafları, hoş bibloları, anlamsız tabloları, küçük avizeyi, maun masayı... Hepsini yeniden ve yeniden, asla bıkmadan ve başka bir şey düşünmekten ölümüne korkarak inceledi.
Minerva McGonagall yeniden odaya girdiğinde, Hermione aniden olduğu yerde zıpladı. Sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi arkasına yaslandı. Aniden ayaklandı, aceleyle doktorun ona uzanan elini sıktı ve davet beklemeksizin yeniden oturuverdi.
"İlaçları bilinçli olarak almıyor."dedi kadın. Küçük gözlüklerini burnunun ucuna yerleştirirken masasına oturmuştu. "Her şeyi zorlaştırıyor. Bay Potter için endişelendiğinizi anlıyorum ama, bu kadar sık ziyaret edilmesi onun için ne kadar iyi bilemiyorum."
"İyileşmek istiyor."diye yalan söyledi Hermione.
"Üzgünüm ama henüz hastalığını bile kabullenmedi, Miss Granger."
"Artık çok daha sakin olduğunu siz söylediniz. Asistanınızla da konuştum."
"Onu tanıyor musunuz?"
"Evet, evet, öyle sayılır. Çok iyi değil tabi."
Hermione, kadına, asistanı Cedric Diggory'nin kendisine kıyasla çok daha iyimser olduğunu anlatmak için uygun kelimeleri aradı.
"O iyi şeyler söylüyor."diye mırıldandı anlamsızca.
"Bana kıyasla daha az gerçekçi oluşu hasta yakınlarını yanlış yönlendiriyorsa eğer, o halde kendisiyle konuşsam çok iyi olacak. "
"Belki de haklı olan odur."dedi Hermione, Minerva McGonagall'ı Cedric'in kariyerinin etkileyecek şekilde kızdırmadığını umarak.
"Anlamıyorsunuz. Bana sürekli okuldan bahsediyor. Benim bir çeşit büyücü olduğuma inanıyor. Sizin için de benzeri şeyleri söylemiyor mu? Ona yine sakinleştirici vermişsiniz ama bunun çözüm olmadığı apaçık ortada. Yanılıyor muyum?""Yanıldığınızı söyleyemem." Minevra masanın üzerinden Hermione'ye doğru eğildi. "Fakat ziyaretçilerden birine saldırdığında, onu sakinleştirmek için başka ne yapabilirdik?"
Hermione donup kaldı. Birkaç ay önce Draco onu ziyarete geldiğinde -kendisinden pek hoşlanmadıklarını bildiği için bunu gizlice yapmıştı- Harry beklemedikleri kadar büyük tepki vermişti. Draco yine mi gelmişti? Hermione'nin buraya gelmeden geçirdiği sayılı günlerde, Draco fırsattan yararlanarak Harry'yi görmek mi istemişti? Peki ama neden? Hem zaten Harry için gerçekten üzgün olduğunu, onun iyileşmesini istediğini söylemişti. Hermione, onu kibar bir dille kovmadan önce teşekkür etmişti. Yine ne istiyor olabilirdi? Okulda birbirlerinden hoşlanmazlardı bile.
"Draco Malfoy?"dedi kısık sesle. "Yanlış bir şey söylemiş veya yapmış olabilir. Harry son zamanlarda oldukça sakindi."
"Gelen ziyaretçi o değildi."dedi Minevra hızlı hızlı. "Mr Riddle, önceki pazartesi buraya geldi."
Hermione'nin kaşları mümkünmüş gibi daha çok çatıldı.
"Tom Riddle mı?"
"Sizin yaşlarınızda bir genç. Sizinle aynı okulda okuduğunu söyledi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Phosphene| Harry Potter (au)
FanfictionHarry Potter, St.Mungo'nun Akıl ve Ruh Sağlığı bölümünde, 777 numaralı odada kalan talihsiz bir çocuktu. Bir süre önce aklı ona bir dizi oyun oynamaya başlamıştı. Her şeye rağmen, bu noktada yapmak isteyebileceği son şey gerçeğe dönmekti. *** Bu has...