Bölüm 1

5.6K 265 52
                                    

O gün evde bir ağıt nidası göğe yükselmişti. 4 yılın ardından, tüm çabalarımla bitirdiğim edebiyat fakültesi sonrasında , 2 yıllık askeri eğitimimi tamamlamam, bu şanlı vatan topraklarındaki nöbetimin ilk adımı olmuştu. Ayak bastığım topraklarda annemin ve babamın kanları vardı. Şehitlerimin intikamı elbet alınacaktı.

Elimdeki bavulla birlikte taksi bekliyordum. Hakkâri bana sesleniyordu. "Geciktin bile gel artık." Sağ elimle sıkıca kavradığım bavulu yere bıraktım. Uzaktan gelen davul sesleri kulağımı doldururken, başımı sesin geldiği yöne çevirdim. Hay Allah! dedim sesimi dışarı vererek. Çok büyük olmasa da öncülüğünü babaannemin yaptığı topluluk galiba bana asker eğlencesi düzenlemişti. Yukarı kıvrılan dudaklarım sevincime ortaklık ediyordu.

Etrafıma çember çizen mahalle arkadaşlarım ve komşularla kahkahalar atarken babaannem birden ağlamaya başladı. Davul sesi durdu, kahkahalar yerini sessizliğe bıraktı. "Baban gibi bırakacak mısın sende beni?" dedi. Burukça gülümsedim, sıkıca sarıldım. "Ben onun kızıyım babaanne"

Ne kadar gurur verici bir cümleydi bu! Ben bir şehit kızıyım. Tüm şansımı belkide bununla harcamıştım. Babaannemin sıcacık kucağından ayrıldığımda taksi çoktan gelmişti.

Bavulum bagaja koyulduktan sonra arka koltuğa yerleştim. Arabanın camından tüm bedenimle sarkarak  herkese el salladım. Arkamdan su döken babaannemi son kez görmeyeceğimden emindim. Gözden kaybolduklarında son bir durağım daha vardı bu şehirde. Anne ve babamın kabri..

"Ben geldim." dedim iki mezarın arasında durarak. Baş uçlarında sallanan al bayrak hüzünle dalgalanıyordu sanki. Elimi toprağa gömdüm. "Baba.." dedim "En sevdiğin o şehire gidiyorum. Hakkari'ye! Söz veriyorum sana asla korkmayacağım. Üstüme gelen kurşunlardan kaçmayacağım. Gerektiği zaman silah arkadaşımın önüne atlayacağım." Göz pınarlarım yaşla dolarken ayağa kalktım. Hazır ola geçtim. Sağ elimi indirirken titremesine engel olamıyordum. Alt dudağımı ısırarak göz yaşlarımı sildim ve adımlarımı hızlandırarak şehitlikten ayrıldım.

Asker olma hayalimi kime söylesem burun kıvırır ya da dalga geçerdi. Hatta öğretmenlerim bile beni başka bir mesleğe yönlendirmeye çalışırlardı. Çok çabaladım, çok dua ettim. Kolay olmadı evet ama başardım.

Havaalanın içinde yavaş adımlarla ilerlerken birden peçeli bir kadınla çarpıştık. "Özür dilerim hanımefendi !" dedim. Sadece baş selamı verip uzaklaştı.

Su almak için büfeye doğru ilerlediğimde silahlı bir adam çarpmıştı gözüme. Hayırdır? dedim kendi kendime. Bavulumu bir kenara bırakıp silahlı adama doğru ilerlediğimde arkadan bir el silah ateş edildi. Kulaklarımı can havliyle kapatıp arkama dönüp baktığımda 2 kişinin daha olduğunu gördüm.
Neler oluyordu böyle?

Şaşkınlıkla silahlı adamların ortasında kalmıştım. Birden üstüme doğru koşan peçeli kadını gördüm. Bu az önceki peçeli kadın mıydı acaba? Kolumdan tutup beni duvarın arkasına çektiğinde çığlık attım. Üstüme düşmüştü ve ikimizde yeri boylamıştık "Neden yaptın bunu? Kalk üstümden!" dedim sinirle.

Kendimi toparlayıp ayağa kalktığımda karşımda bir adam duruyordu. Şaşkınlıkla gözlerim büyüdü. "Sen sapık mısın be adam! Üstüme neden atladın." Yüzünü bana çevirdiğinde hayretle yukarı kalkan kaşları ve sivri çenesiyle bana bakış attı.

"Çatışmanın ortasında kaldın" dedi tek kaşını kaldırarak " Ve ben seni kurtardım. Böyle mi teşekkür ediyorsun."

Kaşlarımı çatmıştım. "Haklılık payın var ama üstüme çullamadan da yapabilirdin bunu!" dedim. Bir kez daha patlayan silah sesiyle elindeki silahı bana doğru uzattı. "Kullanmayı biliyor musun ?" dedi "İki saattir çok bilmiş bilmiş söyleniyorsun malum!" dedi ve tekrar silahı bana doğru uzattı. Tam almaya yeltenirken geri çekmesiyle gözlerim yüzüne odaklandı. Yarım ağız gülerek "bilmiyorum demek bu kadar zor olmamalı mektepli" dedi alaycı bakışlarla

Gözlerimi devirerek "Birincisi kullanmayı biliyorum, ikincisi ben mektepli değil bir subayım" dedim ve silaha doğru tekrar uzattım

Burun kemerini sıkarak "Lütfen cidden şakanın sırası değil" elimi tutup kaldırdı ve silahı elime tutuşturdu. "En azından birisi yanına yaklaşırsa sıkarsın. Belki isabet eder."

"Rütbeli bir askerim tabiki de isabet eder. Ayrıca Adanalı mısın? Bu sinir neyin nesi? " Gözleri hayretle açılmıştı. İşaret parmağıyla bedenimi baştan aşağı süzerken "Sen" dedi gülerek "Asker olamazsın."

Bi anda bozulan moralimle elindeki silaha uzanıp silahı parmaklarımın arasında bir tur çevirdim. "Maalesef öyleyim."

Gözlerini kısıp bana baktığında "Bende Yüzbaşı Ertuğrul !" dedi üstündeki peçeyi tamamen çıkartarak "Komutanım diyebilirsin."

Az önce sadece kafasını gördüğüm için üniforması gözüme çarpmamıştı. Uzun bir yutkunma ile boğazımı temizleyerek;

"Kendini övmeyi ve kasılmayı bırak lütfen!"

Tek kaşını cüretkâr bir bakışla kaldırdı. Tekrar boğazımı temizleyerek cümlemin sonuna "Komutanım" diye ekledim ve samimiyetsiz bir gülüş attım. "Az önce benim asker olmadığımı düşünerek bana silah vermeye çalışan adamın da yüzbaşı olması biraz abes.."

"Asker" dedi kalınlaşan sesiyle "Çenen fazla düşük.
Şimdi beni iyi dinle. Gizli bir istihbarat üzerine görevdeyiz. Aldığımız bilgilere göre. El atmaya geldik. Kendini koruman yeterli. Daha yeni görev yerine atanmış bi askeri tehlikeye atmak istemem." Arkasını dönüp tam giderken yan bir bakış atarak "burnunu fazlasına sokma sakın kendini koru yeter" dedi

İlk görevimin böyle olacağı aklıma gelmezdi. Hatta düşünsemde gelmezdi. Mutlu muyum? Bilmiyorum. Ama korkmadığımdan da eminim.

"Burda dur bir yere ayrılma yeter. Eğer birşey olursa dediklerimi uygula. El işaretlerimden anlarsın diye umuyorum." Başımı onaylarcasına salladım. Daha sonra koşarak kolonun arkasına sırtını dayadı. Gözleri koyu kahveydi , dipsiz bir kuyuyu andırmıştı bende, aslında siyah desem yanlışım olmazdı eminim ki. Ciddi duruşu vardı ama egosuna da yenik düşmüş gibiydi. Keskin bakışlarına kalın ve gür kaşları eşlik ediyordu. Yüz hatları belirgindi. Bu da ona sert bi duruş veriyordu.

Gözlerimi etrafta gezdirince askerlerin arttığını gördüm. Hepsi pusuda bekliyorlardı. "Teslim olun"  dedi güçlü bir ses. Lakin ortadaki teröristlerde kıpırdama yoktu. Alnının çatına geçireceksin mermiyi! Şerefsizler! Askerlerden biri yerinden kalkıp ortadaki iki şerefsize doğru ilerlemeye başlamıştı.

"İndir silahını" diye kükremişti. Anında silahlarını indiren iki şerefsizin birbirlerine bakıp gülmeleri gözümden kaçmamıştı. Elimdeki silahı gömleğimin altından pantolumun arka kısmına sıkıştırdım. Gülmeleri bi iş çevirdiklerini sinyal vermişti bana. Yüzbaşının yanına gitmek istiyordum. Ayağa kalkıp bir iki adım attıktan sonra sırtıma değen soğuk metalle olduğum yerde dona kalmıştım.

"Sakın sesini çıkarma" dedi arkamdaki ses. Silahı sırtıma daha çok bastırarak "Yürü " dedi. Dişlerimi sıkarak yürümeye başladım.

Silahımı fark etmemesi işime gelmişti. Çatışmanın ortasına beni getirince "Türk , onları bırak bende kızı bırakayım " dedi. Gözlerim Yüzbaşıyı arıyordu. Askere bakarak başımı iki yana salladım. "Hayır öyle bişey yapma. Sık kafalarına gitsin." Kollarımı sıkan arkamdaki şerefsiz canımı yakmıştı. "Bende senin kafana sıkarım o zaman" dedi. Kokan nefesiyle yüzümü buruşturdum. Sağ dirseğimi karnına geçirerek "İyi ya şehit olurum " dedim. Belimden hızlıca elime aldığım silahı başına dayadım. "Kıpırdama yoksa beynini dağıtırım"

Diğer askerin yanındaki şerefsizlerin olduğu yere götürerek "Diz çök lan !" diye bağırdım. Diz çökmeden önce askerin yanına yaklaştı. Ne yapacağını merak ettiğim için sadece bakmakla yetindim. Silahı ona doğru doğrultmuştum. Askerin karşısında durdu ve göğsünde taşıdığı al yıldızlı bayrağa tükürdü.

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken , sinirden vücüdumun titrediğini hissettim. Büyük adımlarla yanına gidip elimdeki silahı kafasına sertçe bastırdım. "Burda seni öldürmemem için bana birşey söyle " dedim dişlerimin arasından. Pişkince gülerken ekledi "Öldür lan " dedi "Öldürsene "

Tetiği çekip , ateşleyeceğim sırada elimi tutan adama gözlerimi çevirdim.

"Yüzbaşı ?"

Başını iki yana sallayarak "İndir silahını " dedi. Nefesimi seslice dışarı vererek silahın namlusuyla şerefsizin kafasını ileri doğru itip silahımı indirdim.

Aşk-ı ŞehadetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin