"Galiba ilk buluşma da Grinin Elli Tonu izlemek biraz fazla oldu,sen ne dersin?"
Başımı kaldırıp yaklaşık yarım saattir durmadan konuşan Şimal' e ciddi olamazsın der gibi baktım.Canım arkadaşım sırma saçlarını tek eliyle toplamış, elinde ki en sevdiği tokasını koparmaya niyetliymişçesine germişti.Ata ile ilk buluşmalarını anlatırken ki şekilden şekile giren yüz ifadesi ne yaptığını yeni idrak etmiş gibi kızarmıştı.
"Şimdi baştan alalım öyleyse;saat yedide seni o cennet fırlamış lamborghini'si ile Maze'e götürdü.Ondan sonra beraber yemek yediniz sana neler yaptığını,nelerden hoşlandığını sordu.Konuştunuz,yemekler yendi vesaire seni evine bırakmak istedi.Sen ise biraz da vakit geçirmek istediğini söyledin;buraya kadar tamam ama eminim çocuğun anladığı vakit geçirme işi senin evinde ayıcıklarınla birlikte Grinin Elli Tonu'nu izleyip Christian'nın ne kadar seksi göründüğünü konuşmak değildir.Bu arada filmin o içli dışlı sahnelerinde senin arkadaşınla konuşmaya gittiğini ve filmin sonunda geri geldiğini unutmayalım!"
Sözlerim bittiğinde Şimal'in kaşları çatıldı.Elinde ki tokaya işkence etmeyi bırakıp yatağıma koydu ve yüzüme ciddiyetle bakmaya başladı.
"Bir kere o cennetten fırlamış değil,cennetten düşmüş olacak.Nasıl dinliyorsun sen beni ya?İkinci olarak ne yapsaydım yani?O,ne demiştin sen?Heh,filmin o içli dışlı sahnelerinde oturup izlese miydim?En mantıklısı bu gibi gelmişti o sırada."
Şimal çok mantıklı (!) bir açıklama yaptığını düşünerek gülümsedi ve kollarını kavuşturdu. Şimal eve geldiğinde masa üstü bilgisayardan açtığımız adını hatırlayamadığım Kore dizisi acıklı bir müzikle jeneriğe girmiş ve oyuncular alt alta sıralanmaya başlamıştı.İç çekerek bilgisayarı kapatıp Şimal'e döndüm.Çok önemli bir şey söyleyecekmişçesine elimle yaklaş işareti yaptım.Şimal'in yüzündeki zafer ifadesi yerini meraka bırakırken eğildi.Ben de masum bir yüz ifadesi ile konuştum.
"Biliyor musun?Ben de hep merak ediyordum da sormaya çekiniyordum.Bak itiraf et bana yemin ederim kimseye söylemem.Annen seni evlatlık aldı öyle değil mi?Çünkü dünyaca ünlü profesörlerden senin gibi bir beyinsiz ve katıksız mal olan bir varlığın çıkma imkanı yok!"
Şimal'in annesi ve babası başından beri kimyaya meraklı insanlardı.Atom, birleşik,katman ne ararsanız merak eder ,araştırırlardı.Bu yüzden öğretmenlik istemişlerdi ve üniversite sınavından çok yüksek puanlar almışlardı,ikisi de şans eseri Cambridge üniversiteni kazanınca bunlar tanışmıştı haliyle,üniversite bittikten sonra ki yılda evlenmişlerdi.Arya Teyze ve Tekin Amca'nın başarıları o kadar artmıştı ki haberlere konuk olmuşlardı bir ara.Şu an ikisi de Marmara Üniversitesi'nde profesörler ve bizim aileyle de çok yakınlar.O kadar yakınlar ki karşı evde oturuyorlar.Tamam tamam, vurmayın sustum.
"Ben de aynı soruyu soruyorum bazen.Hatta annemgile de sordum bana,kızımız olmasaydın sana katlanır mıydık sence, diyerek gerçekleri açıkladılar.Sana kötü haber vermekten nefret ediyorum ama maalesef onların kızıyım.Hem bir de Akın var yani bu da kanıtı oluyor işte.Bir dakika,sen bana ne dedin?!"
Benim zavallı arkadaşımda ki jeton köşeliydi anlaşılan.Yoksa bir anda çatılan kaşları ve kapkara olan gözlerinin başka açıklaması olamazdı.Saniyeleri değerlendirdim,ne yapmalıydım kendimi balkondan mı atmalıydım yoksa tuvalete girip kendimi mi kilitleseydim?Açıkçası birinciyi seçmeye götüm yemediğinden Şimal hızlıca üstüme gelirken onu ittirip yeri boylamasını salladım.Onun şok anından yararlanarak hızlıca odadan çıktım ve yarış arabalarını sollar bir biçimde tuvalete girdim ve kapıyı kilitledim.Bu sırada evde yankılanan ciyaklamalardan Şimal'in kendine geldiğini anlayabiliyordum.Çok geçmeden tahminimde yanılmadığım anlaşıldı ve bir insan üstü varlık kapıya alacaklı gibi vurmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Olalım
Teen Fiction"Aşkın.." Usulca başımı kaldırdım ve gözlerimi o muhteşem yüz hatlarında yavaş,yavaş ve üzüntüyle gezdirdim.Gözlerimiz buluştuğunda kahvelerinin kızarık ve buğulu olduğunu fark ettim.Gözlerimiz bile bilincindeydi sanki bu bakışmanın son olacağını,bi...