söyle

59 16 0
                                    

  Bir önceki gün mezarlıktan dönerken bulduğu kitabı okurken uyuyakalmıştı Yoongi. Sabaha karşı uyandığında başındaki o ağır ağrı yoktu. İçinde tariflendiremediği bir duyguyla uyandığından olsa gerek, kendisine "Bu duygu da neyin nesi?" diye sormadan edemedi. İnsanların soğukluk diye adlandırdığı tavırlarının yerini eski sıcakkanlılığı almış gibiydi, kalbindeki boşluğu adlandıramadığı duygu - umut - doldurmuştu. Tam her şeyden vazgeçmişken... Normal miydi bu? Hayır bu durum normalik ve anormallik tartışmasından daha farklıydı. Bu resmen haksızlıktı. Daha dün kendini öldürmek için hazırlıklar yapan genç adam kendine tuhaf bir şekilde merhamet duymaya başlamıştı.
  Aynanın karşısına geçip suratında kendiliğinden oluşmuş olan hafif gülümsemeye baktı. Aynada yansıması gözüken çalışma masasına baktı ve o masanın üzerindeki haplara. Annesiyle şu intihar meselesini konuşmadan bir hafta önce çekmecesinden çıkarmıştı onları. Daha düne kadar o hapları "umudum" diye adlandıran genç adam artık onları görmek dahi istemiyordu. Ama neydi ki kalbinde umut çiçeklerini yeşerten ve hayata bağlayan şey? Ya da 'kim' mi demeliydi?
  Titreyen elleriyle evdeki diger nesnelere dokunarak haplara karşı beslediği duyguları besleyebileceği bir şeyler aradı. Ama yoktu her şey soğuktu. Her şey ona annesine son dokunduğundaki soğukluğunu hatırlatıyordu. Bu kalbini ağrımasına, gözlerinden yaşların dökülmesine sebep oldu. Kalp ağrımasının yanında tuhaf bir heyecan da vardı. O heyecan güç verdi ona ve tekrar bir arayışa girdi. Arayışının ardındaki belirsizlik onu bu son 5 dakika içerisinde çokça yormuştu. Titreyen bedeniyle yatağına yatıp cenin pozisyonuna geçti. Ve o sırada gözleri değdiğinde bile tamamlanmış gibi hissettiren kitapla bakışmaya başladı. Elini kitaba uzattı Yoongi.

♧

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
book chapter ♧ yoonseok Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin