İkizler

30 5 0
                                    

~"Tam çözdüm ipi derken diğer tarafların düğüm oluşu?!"

_

Bedenimde oluşan acıyla inledim. Karanlık, soğuk bir depoda kollarımda ve bacaklarımda şiddetli baskılarla oturuyordum. Kalın iplerle sarmaş dolaş edilmiştim. Başım çatlayacak derecede ağırırken bilincim yavaş yavaş bedenime kavuşuyordu. En son kafamda hissettiğim fakat kimin tuttuğunu bile bilemediğim silahtı. Gerisi karanlık...


Olduğum vaziyeti iyice çözmeye çalışırken kalın bir kahkaha sesiyle dikkat kesildim.
"Bizim güzel misafirimiz burdaymış! Aa seni bağlamışlar mı?! Ayıp değil mi çoçuklar misafire. Neyse bizde böyle sohbet ederiz."
Uzun boylu, yirmi-yirmi beş yaşlarında yakışıklı denebilecek bir adamdı. Ama daha çok ruh hastası gibiydi.
"Ne istiyorsun benden?!"
Az önceki kahkahasına sen hiçbir şeysin dermiş gibi kalınlıkla gülmeye başladı.
"Belki de damak zevkim iyidir ha? Seni buraya kadar zahmetle getirdim yani."
Yüzümü olabildiğince ekşittim. Midemi bulandırmıştı.

Daha sonra bana yaklaşmaya başladı. Önce saçımı tutup kafamı geriye yatırdı tüm acımasızlığıyla. Kulağıma yaklaşarak fısıldamaya başladı.
"İstediğin şeyi alamayacaksın. Buraya gelmekle çok büyük hata yaptın ve sonuçları beni değil seni bağlar küçük hanım."
Küçük hanım ne ya.
"Bak sen bence beni tanımıyorsun. Küçük hanım diyen o dilini ağzından koparır başka yerlere doğru yol aldırırım!"
"Oo bak sen?! Çetin ceviz çıktı bizim misafir."
"Ben burdan hele bir kurtulayım, o zaman sen de bize misafirliğe gelirsin!"
"Misafircilik oynayalım diyorsun demek. Teklifin çok cazip ama sanırım tek taraflı işleyecek."
Konuştukça sinirlerim bozulduğundan susmaya karar verdim. Bunu o da anlamış olacak ki daha fazla bir şey demeden arkasını dönüp sert adımlarla uzaklaştı.

Yaklaşık bir saat boş boş oturup burdan nasıl kurtulcağımı düşündüm. İlk defa bu kadar çaresizdim. Ama bana yapılanı yanına bırakmazdım ben. Acil bir kurtuluşa ve onun da sürüklediği intikama ihtiyacım vardı. O sırada sağ omzumun arka tarafına saplanan şeyle cırlamaya çalıştım. Lanet olasıca büyük bir el ağzımı hapsetmişti uzun parmaklarıyla. Daha sonra gözlerimi siyah bir kumaşla sarmaladı. Bu neydi şimdi? diye konuşan iç sesim merakımı arttırırken birinin beni kucağına aldığını hissettim. Nereye götürüldüğüm konusunda en ufak bir fikre sahip değildim.

Oldukça sert bir yere bırakıldım. Tahminlerim, buranın tahta bir yatak olduğunu söylüyordu. Gözlerim hala kapalı, vücudum da sıkı sıkıya bağlıydı. Uzandığım yataktaki kurtulma çabalarım odanın kapanan kapısı ve kilit sesiyle son bulmuştu. Gözlerimi bile açmamıştı onu görmüş olmama rağmen. Ya da görmediğim biriydi... Bu düşüncelerle dik olan sırtımı biraz daha dikleştirdim. Güçlü kalmalı, bunları misliyle ödetmeliydim. Önce burdan çıkıp Korlu'yu bulmam lazımdı. Sahi, Korlu nerelerdeydi?

Aradan geçen yarım saatten sonra tekrar tok bir kilit sesi geldi. Bana yaklaşan sert adımlarla birlikte acı bir kahve kokusu burnuma doluşmuştu. Daha sonra bir el kafamı kavradı ve kumaşı gözlerimden çekti. Omuzlarına uzanan saçlarıyla bütünleşmiş, geçenki adamla aynı yaşlardaydı. Geçenki adam? Karşımda duran o adamdı evet! Bu kadar değişimi hangi ara yapmıştı?

"Nasıl denir bilmiyorum ama ben, o kötü adam değilim! Ben, bir iki saat önce gördüğün canavarın yıllarca sakladığı ve işkence ettiği ikiz kardeşiyim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 23, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KAÇAKÇILAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin