Ameliyattan uyandırılarak çıkmıştım. Hâlâ narkozun etkisindeydim canım yanmıyordu ama aklımdaki tek isim Jimin'di.
Odama geldiğimde onu görmenin umuduyla tutuşuyordum. Ben iyiyim ve senin için döndüm demek istiyordum.
Odaya girdiğimizde, etrafta kimseyi görememiştim. "Acaba yorgun mu?" Diye geçiriyordum içimden ama mümkünatı yoktu. İki eli kanda olsa gelirdi. Dikişlerimin sızladığını hissediyordum.
"Jimin... "
Dedim, konuştukça canım yanıyordu.
"O nerde? "
Doktor zarzor gülümseyerek yüzüme baktı. Bir tuhaflık vardı ya da ben öyle hissediyordum.
"Dinlenmen gerekiyor Hana. Jimin odasında uyuyordur. Ameliyat beklediğimizden uzun sürdü. "
Sakince söylediklerini dinledim. Haklıydı uyumuş olabilirdi. Bugünlerde fazla yorgundu.
***
Sabah erkenden uyanıp onun gelmesini bekliyordum. Saatler geçiyordu yoktu. Ayağa kalkmam tehlikeliydi ama umrumda değildi onu görmek istiyordum. İhtiyacım olan tek insan oydu.
Yavaş adımlarla kapısına kadar gelmiştim. Odanın içerisine girdim. Arkasını dönmüş uyuyordu.
"Seni lanet olası ödümü kopardın!"
Derin bir nefes alıp, yatağa doğru ilerliyordum.
"Gerçekten bu kadar çok yorgun musun? "
Yatakta yatan kişi arkasını döndüğünde onun Jimin olmadığını anlamıştım. Anlayamadığım bir şeyler dönüyordu.
Odaya giren hemşireyle beraber ona doğru yavaşça yürüdüm, her adımda canım daha çok yanıyordu. İçimi yaralayan bir şeyler vardı.
"Jimin nerde? "
Dedim titreyen sesimle.
"Bilmiyor musunuz? "
İçime çöken korku beni biraz olsun rahat bırakmıyordu.
"Neyi? "
İçeriye giren doktorum, konuşmayı bölmüştü.
"Neler oluyor burda? "
Yanıma doğru gelerek elimi tuttu.
"Hana daha yeni kalp nakli oldun, neden dikkat etmiyorsun? "
Elini bırakıp sertçe yüzüne baktım.
"Jimin nerde doktor? "
Titriyordum.
"Otur, sakinleş öyle konuşalım. "
Ortada Jimin yoktu ve benden sakin olmamı mı bekliyordu?
"Jimin'in nerde olduğunu söylemeden sakin falan kalamam ben! "
"Jimin ameliyat olduğun gece hastanemizden ayrıldı. Üzülmemen için sana söylememizi istedi fakat... "
Sözünü kesmiştim.
"Yalan söylüyorsun! Jimin beni bırakıp gitmez! "
"Üzgünüm Hana... "
***
2 hafta geçmişti üzerinden bir sonbahar ayında terk edip gitmişti beni. Ne tek bir söz söylemişti, ne de veda etmişti. Verdiği sözlerle kalmıştım öyle ortada. Ondan nefret etmek istiyordum ama buna kalbim izin vermiyordu, onu öyle seviyordum ki bunun hiçbir dilde tarifi yoktu.
Toparlanıyordum. Artık tamamen iyiydim. Eşyaların arasından tozlu bir mektup düşmüştü yere. Üzerinde adı yazıyordu. Yavaşça açıp ilk satırları okudum.
"Merhaba...
Böyle başlamıştık değil mi seninle, herşeye? Ne acı yine böyle bitmesi.
Seni terk ettiğimi düşünüyorsun, terk etmedim. Elini sol göğsüne attığında hissedeceksin. "
Düşündüğüm şey olmamalıydı, olamazdı. Gözyaşlarım sayfanın mürekkebini batırırken okumaya devam ettim.
" Bunu seninle hiç konuşmadık, konuşsaydık zaten izin vermezdin. Mutlu olmanı istedim, mutlu olalım istedim ama hiçbir tedaviye yanıt vermiyordu bu hastalığım, giderek zayıflamamın sebebi buydu. Sen beni iyileşiyor sanarken ben hergün biraz daha ölüyordum, seninle hayat bulmak istedim.
"Kalbim seni sevmeye yetmiyor. " Dedin, işte ben o gün anladım bizim aşkımız bir kalbe yetebilirdi.
Hayatımın en güzel sonbahar hikayesisin sen. Bir küçük eylül meselem, kasım masalımsın. Ekimde sonsuza doğru açılan yolumsun.
Sevgili eşim, hayatımın kadını...
Sana bıraktığım sana, içinde taşıdığın aşkıma iyi bak. "***
Yanağıma dokundu önce, sonra gülen gözlerime baktı gülen gözleriyle. "Gülüşün... " dedi. "Tıpkı bahar yağmurlarını anımsatıyor. "
Çok sonra öğrendim ben, baharda yağan yağmurları ölesiye sevdiğini...
***
-SON-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🍃BİR SONBAHAR MESELESİ🍃PARK JİMİN🍃TAMAMLANDI🍃
FanfictionYanağıma dokundu önce, sonra gülen gözlerime baktı gülen gözleriyle. "Gülüşün... " dedi. "Tıpkı bahar yağmurlarını anımsatıyor. " Çok sonra öğrendim ben, baharda yağan yağmurları ölesiye sevdiğini... 🍃kısa hikaye🍃 -Kitabın şarkısı 1. Bölümün...