🍃ZİYARET🍃

2.6K 272 192
                                    


Düzenlendi 💙

   Günlük muaynemi bitiren doktorum ile göz göze geldik.  Bir beklentim yoktu.  Her gün iyiye gidiyorsun yalanlarını duymak artık canımı sıkıyordu çünkü düzelen hiçbir şey yoktu. 

"Bugün sanki biraz daha iyi görünüyorsun Hana. "

Doktor gülümsedi,  ona baktığımda  hafif tebessüm ettim.

"Biliyorum Doktor Bey,  çok az vaktim kaldı.  Bunu artık benden  saklamanıza gerek yok."

  Doktor yanındaki hemşireye baktı.  Ufak bir göz temasından sonra yeniden bana dönerek gülümsedi.

"Ölmeyeceksin, bunun için elimden ne geliyorsa yapacağım ama şimdi kan tahlillerine bakmamıza izin ver. "
 

***

  Tekerlekli sandalyemin yanında duran,  hasta bakıcıya baktım. Son 3 aydır her şey aynıydı.  Çocukluğumdan bu yana, ailemden  bana  genetik kalan, hiçbir şekilde tedavi edilemeyen, kalp rahatsızlığım, lösemi olmamla birlikte yeniden tetiklenmişti.  Göğüsümde atan kalp bana ait değildi.  Buna rağmen  o bile yetememişti benim vücuduma.

Doktorlara göre geliştirilebilir, kendimce az günlerim kalmıştı. Şimdi ise yeni donörler (uygun bağışçı) bekliyorduk umutsuzca.

"Merhaba."

Sesin geldiği yöne doğru dönmüştüm yüzümü. Bana bakan gözlere baktım,  biraz fazla tanıdıktı.

"Şey kendimi tanıtmalıyım öyle değil mi? "

Büyükçe gülümseyerek, şahsıma doğru elini uzattı.  Olduğum yerden onu izliyordum.  Böyle şeyler benim için fazla tuhaftı,  yadırgıyordum.

" Ben Park Jimin. "

    Şaşkınca ona baktım,  uzattığı elini tutmak için elimi uzattım fazla yorgundum. 

"Hana."

  Diğer elinde tuttuğu beyaz papatyaları bana doğru uzattı.

"Bunlar? "

Dedim,  şaşkınca.  Anlayamıyordum.

"Bunlar senin için. "

Uzattığı papatyaları elime alıp,  hafif tebessüm ettim.  Papatyaları çok fazla severdim. 

"Teşekkürler."

Hemen yanımda bulunan banka oturdu.  Asla birbirimize bakmıyorduk.  Buraya neden geldiğini,  kim olduğunu dahil bilmiyordum. 

Yanımda bulunan hasta bakıcıya odaklı konuştu.

"Acaba bizi biraz yalnız bırakmanız mümkün mü? "

Hasta bakıcı uzaklaşırken,  adının Jimin olduğunu öğrendiğim çocuğa baktım.  Bir an o da bakınca göz göze gelmiştik.  Gülümsedi.

"Sen öyle tuhaf bakınca utanıyorum. "

Bu ses... Bu sesi biliyordum fazla ince ve ipeksi sesi vardı,  onu hatırlıyordum.

"Sen o günkü çocuksun. "

Dedim hafifçe kızarak,  fazla gürültü yapmışlardı ve ben sanırım gürültüden nefret ediyordum.

Başını onaylar anlamda aşağı yukarı sallamıştı.  Neden burda olduğunu anlamaya başlıyordum.

"Yine arkadaşını mı kaybettin yoksa?"

"Hayır,  seni ziyarete geldim. "

"Beni tanımıyorsun. "

"Seni tanımak istiyorum. "

Aklıma o günkü yüz ifadesi geliyordu.  Bana acıdığını yeni yeni fark ediyordum.  Bu farkındalık iyi olmayan kalbimi yaralıyordu.

   Çiçekleri yanına indirip,  tekerlekli sandalyeyi hareket ettirmeye başladım ama fark ettim ki bu yürümekten daha zordu,  ayağa kalktım.  Arkamdan bana seslenen ona aldırmadan yoluma devam ettim.

   Kimsenin vicdanını rahatlatma sebebi olamazdım.

'Gözlerine baktığım ilk anda zaman dursaydı  ve sen hayatımda sonsuza dek o an ile birlikte kalsaydın. '

-BÖLÜM SONU-

🍃BİR SONBAHAR MESELESİ🍃PARK JİMİN🍃TAMAMLANDI🍃Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin