the fifth element

6.3K 463 140
                                    

Pazartesi sabahı alarmın sesiyle uyandığımda kendimi iyi hissetmiyordum. Bütün hafta sonu yeni internet arkadaşım Benjamin ile film maratonları yaptıktan sonra okula gitmek işkence gibi geliyordu. Yine de buna mecbur olduğum için yataktan zorla kalktım ve giyindim. Biraz daha oyalanırsam servise geç kalacağımı bildiğimden kahvaltıyı es geçip aşağı indim. Annem daha hastanedeki nöbetinden dönmemişti ve babam sabah erkenden işe gitmişti bu yüzden kahvaltı yapmadığım için beni azarlayacak kimse yoktu.

Apartmandan çıktığımda servisin geldiğini gördüm ve adımlarımı hızlandırarak bindim. Servis şoförünün sitemli bakışları altında arkaya doğru ilerlemeye başladım. Klasik bir lise servisiydi. En arkada okulun popüler çocukları yüksek sesle konuşarak oturuyorlardı. Onun dışındaki yerler genelde benim gibi normal öğrencilere kalırdı. Bugün ön taraflar dolu olduğundan en arkanın bir önündeki yere oturmak zorunda kaldım. Hemen arkamda oturanların seslerini duyabiliyordum ve bu beni sinir ediyordu.

Her zamanki gibi ilgi odağı Peter Parker'dı. Önceden normal bir öğrenci olan Parker bir partide Örümcek Adam'ın ona ve Ned'e selam vermesiyle inanılmaz bir popülarite kazanmıştı. O zamandan beri okulun havalı erkekleriyle takılıyor ve en güzel kızlarıyla konuşuyordu. Kısaca midemi bulandırıyordu.

Birkaç ay öncesine kadar onun havalı biri olduğu düşünürdüm. Ortak aldığımız birkaç ders vardı ve hepsinde çok zekice ya da çok komik şeyler söylerdi. Onu kantinde en yakın arkadaşı Ned ile konuşurken gördüğümde hep bir şeyler hakkında çok heyecanlı görünürdü. Parker'ın o halleri bana çekici geliyordu. Hatta tek ve en iyi arkadaşım Shane'ın iddiasına göre ondan hoşlanıyordum. Gerçi bu sene Shane başka bir ülkeye taşındığından tamamen tek başımaydım. Duygusal ilişkimlerimle ilgili kafamı şişirecek kimsem yoktu.

Yine de o zaman ne olursa olsun Peter eskisi gibi değildi. Derslerde pek konuşmuyor ve bir şey dediği zaman bütün sınıf sırf onu pohpohlamak için gülüyordu. Kantinde popüler çocuklarla oturuyor ve çoğu zaman sıkılmış görünüyordu. Eskiden kızlarla konuşurken kızardığına şahit olduğum o çocuk şimdi etrafında en az üç kız olmadan bahçeye bile çıkamıyordu. Eskiden ondan hoşlanıp hoşlanmadığımdan emin değildim ama bildiğim bir şey varsa o da son zamanlarda ondan hoşlanmaktan çok uzak olduğumdu.

Okula gidene kadar yapacak pek bir şey olmadığından -ve ben de kulaklıklarımı evde unuttuğumdan- dışarıyı izlemeye başladım. Arkadakilerin konuşmalarına istemeden kulak misafiri oluyordum.

"Dostum kadının isminin Mia Wasikowska olduğundan kesinlikle eminim tamam mı? Bütün film konuşmamasına rağmen o bandajlara sarılı hali aşırı seksiydi." diyordu Jared Humphrey. O kesinlikle içlerinde en kötüsüydü. Klişe bir lise dizisinden fırlamış kadar iyi görünüşlü, zengin ve bir o kadar zorbaydı.

"Görünüşe göre unutabiliyormuşsun çünkü o kadının Scarlett Johansson olduğuna dair bahse girerim. Asıl ben turuncu saçlarını unutmadım." dedi tanımadığım başka bir çocuk.

Beşinci Element filmi hakkında konuştuklarını var sayıyordum ve doksanların kült bilim kurgu filmiyle ilgili bile bel altı bir muhabbet döndürmeleri beni çileden çıkarıyordu. Aptallıkların daha fazla dayanamayarak arkamı döndüm ve "Kadının ismi Milla Jovovich." dedim. Bu sırada birisi daha benimle aynı anda aynı cümleyi kurmuştu. Kafamı o tarafa çevirdiğimde Peter Parker'ın şaşkınca bana baktığını gördüm.

Diğerleri de susup bana bakmaya başladığında az önce yaptığım şeyden pişman olmuştum bile. Şimdi kesinlikle ters bir şey söyleyeceklerdi. Neden iki saniye dilimi tutamamıştım ki? Benim yerime Parker'ın tartışmayı bitirmesine izin vermeliydim.

Jared bir şey söylemek için ağzını açtığı sırada Peter onun konuşmasına fırsat vermeden araya girdi ve "Teşekkür ederiz." dedi. Hiçbir şey demeden omuz silktim ve önüme döndüm. Erkeklerden birinin arkamdan garip kız diye fısıldadığını duyabiliyordum. Yine de onları görmezden geldim ve camdan dışarıyı izlemeye devam ettim.

🕸 🕸 🕸

Dolabımdan kimya kitaplarımı almış sınıfıma ilerlerken arkamdan gelen ayak seslerini duydum. Sesin sahibi bir süre sonra bana ulaşmış ve yanımdan yürümeye başlamıştı. Ned. "Selam." dedi nefes nefese kalmış bir şekilde. "Selam." dedim adımlarımı biraz yavaşlatıp dinlenmesi için ona fırsat tanıyarak.

"Sinema bilginden çok etkilendim. Eski bilim kurgu filmlerini sever misin?" diye sordu direkt. Söylediklerine şaşırsam da bozuntuya vermeden konuştum. "Evet özellikle Bruce Willis'in oynadığı doksanlar bilim kurgularına bayılırım. Beşinci Element, Altıncı His-" Son anda aklıma gelmesiyle daha bu hafta sonu yeni arkadaşım Ben sayesinde sevdiğim filmi de ekledim. "On İki Maymun."

"Harika." dedi. Gerçekten sevinmişe benziyordu. "Peter ve benim bir sinema kulübümüz var ancak okulda filmler hakkında konuşacak birilerini bulmak biraz zor oluyor. Aslına bakarsan şimdilik sadece iki kişiyiz." İstemsizce güldüm. "Peki." dedim bir an önce sonuca gelmesini umarak. Normalde hiç konuşmadığım biriyle konuşmak beni fazlasıyla geriyordu.

"Her perşembe eski kült bir filmi izliyoruz. Belki sen de katılmak istersin?"

Pekala bu kesinlikle beklenmedikti. Yine de pek tanımadığım insanlarla kaynaşmaya çalışıp bir şeyler yapmak kesinlikle bana göre değildi. Sadece bir arkadaşımın olması bana yetiyordu ve böyle kalmasını istiyordum. "Gelebileceğimi sanmıyorum Ned. Yine de çağırdığın için teşekkür ederim." dedim nazikçe gülümseyerek.

Ned'in bu cevabı beklemediği yüzünden anlaşılıyordu. "Neden?" diye sordu kaşlarını hafifçe çatarak. "Ben evde tek başıma film izlemeyi tercih ediyorum. Yine de dediğim gibi nazik teklifin için teşekkürler. Hoşçakal." Elimle omzuna vurdum ve gülümseyerek oradan uzaklaştım. Sınıfa girerken az önceki konuşmadan dolayı hala garip hissediyordum. Verdiğim cevaba rağmen bir tarafımın gün boyunca Peter Parker'le film izlemenin nasıl bir şey olacağını merak etmesine engel olamadım.

Movie Lovers • Peter ParkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin