lemonade mouth

3.8K 345 102
                                    

Peter Parker

Tatil bitip okula geri döndüğümüzde kendimi hiç olmadığım kadar gergin hissediyordum. Alison ile o binanın tepesinde otururken her şey o kadar doğru gelmişti ki onu geri kazanmak için ne gerekirse yapabileceğime karar vermiştim. Söylediğine göre benimle olmak bazen hala iyi hissettiriyordu. Bundan suçluluk duysa da gerçek buydu ve ben bu küçük umuda tutunarak elimden geleni yapacaktım. Buna Liz ile açıkça konuşarak başlamak en doğrusuydu.

Okula girdiğimde arkadaşlarımı kantinde buldum ve yanlarına ilerledim. Liz hemen oturmam için kenara çekilmişti bile. "Seninle biraz konuşabilir miyim?" dedim ona bakarak. Önce şaşırsa da heyecanlı bir şekilde ayağa kalktı ve oturan kız arkadaşlarına göz kırptıktan sonra yanıma geldi. Masadan biraz uzaklaştım ve konuşmaya başladım.

"Liz, uzun zamandır aramızda bir şeyler olduğunu sen de biliyorsun. Sevgili olduğumuza dair dedikodular bile çıktı ama-" Duraksadım. Bunu söylemek düşündüğümden zor oluyordu. "Seninle aramızda bir şey olacağını sanmıyorum, üzgünüm. Sana daha fazla umut vermek istemedim."

Gülen yüzü saniye saniye solarken kendimi berbat hissediyordum ancak bu işi daha fazla uzatsaydım ikimiz de daha fazla zarar görecektik. Böylesi daha iyiydi. "Bunun yeni arkadaşın Alice ile bir ilgisi var mı?" dedi çaresiz bir sesle. "Birlikte New York'a gitmeniz ya da evimin banyosunda baş başa kalmanızla?"

Başımı iki yan salladım. "Onun ismi Alison ve hayır. Bu sadece sen ve benimle ilgili. Birbirimize uygun değiliz."

Güldü. "Peki Peter. Umarım buna pişman olmazsın. Hoşçakal." Yanağıma bir öpücük kondurdu ve az önce oturduğu masaya geri döndü. Bir süre ne yapacağımı bilemeyerek durduktan sonra arkamı dönüp kantinden hızla çıktım. Alison ya da başka biri o öpücüğü görmemiş olsun diye dua ediyordum.

🕸 🕸 🕸

En sevdiğim derslerden biri olan edebiyat zamanı geldiğinde heyecanla kitaplarımı ve ödevimi dolabımdan alarak sınıfa ilerledim. Bu, Alison'ı görebildiğim birkaç dersten biriydi. Sabah okula servisle değil de yürüyerek geldiğimden bugün onu ilk kez görecektim. Teras katında olanların aramızdaki buzları biraz da olsa erittiğini düşünüyordum ve bu karşılaşma yanılıp yanılmadığımı gösterecekti.

Heyecanla sınıfa girdim ve her zamanki yerime oturdum. Alison'ı rahatlıkla görebildiğim yere. Çok kısa bir süre sonra o da kapıdan içeri girmiş ve sırasına ilerlemişti. Bana selam vermesi için gözlerinin içine baksam da beni görmezden geldi ve yerine oturup defterine bir şeyler karalamaya başladı. Bunu bekliyordum yine de biraz acıtmıştı.

Edebiyat öğretmenimiz sınıfa girdiğinde "Ödevlerinizi masanızın üzerinde istiyorum." dedi. Sıranın altından ödevimi çıkarıp masaya koydum ve alışkanlıkla Alison'a baktım. Masasında sadece defteri vardı. Bayan Tate onun yanına ulaştığında "Ödevimi evde unutmuşum." dedi kısık bir sesle. Kadın inanmayan gözlerle ona baktı ve "Bunun ne anlama geldiğini biliyor olmalısınız Bayan Reynolds." dedi. Ben biliyordum. Alison okuldan sonra cezaya kalacaktı.

Ne yaptığımı düşünememe fırsat kalmadan ödevimi tekrar sıranın altına tıktım ve beklemeye başladım. Kontrol sırası bana geldiğinde "Ödev olduğunu bilmiyordum efendim." dedim yere bakarak. "Senden beklemezdim Parker." dedi Bayan Tate. Bu beni biraz utandırsa bir şey demedim ve benim de cezaya kalacağımı söylerken içten içe ne kadar sevindiğimi gizlemeye çalıştım.

Öğretmen yanımdan uzaklaştığında bakışlarımı Alison'a çevirdim. Şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Kafası karışmış gibiydi. Ne yapacağımı bilmediğimden gülümseyip elimi hafifçe sallamakla yetindim. Başını iki yana salladı ve önüne döndü. Yine ne yapmıştım acaba?

Ders bittiğinde Alison ile konuşmak zorunda kalmamak için hızla sınıftan çıktım. Sanırım ne yaptığımı anlamıştı ve bana hesap sormak üzereydi. Bunu neden yaptığımı henüz ben de bilmediğimden yüzleşmek istemiyordum. Bunun yerine kaçmak şimdilik daha kolaydı.

🕸 🕸 🕸

Çıkış zili çaldığında derin bir nefes aldım ve bir süre koridorların boşalmasını bekledikten sonra ceza odasına ilerledim. Alison çoktan gelmiş ve bir sırada kitap okumaya başlamıştı. Bizim dışımızda kimse bugün cezaya kalmamıştı anlaşılan. Hemen onun yanındaki sıraya oturarak ben de çantamdan çizgi romanımı çıkardım ve okuyormuş gibi yaptım. Aklım onunla nasıl konuşabileceğimdeydi.

Yaklaşık yarım saat sonra başımızdaki görevli öğretmen sınıftan çıktığında konuşmak için ona döndüm ancak o benden hızlı davranmıştı. "Dersin başında ödevini sıraya koyduğunu gördüm Parker. Neden böyle bir şey yaptın?"

Bunun soracağını tahmin ettiğimden önceden düşündüğüm cevabı verdim. "Okuldan sonra bir şeyler yapmak ister misin deseydim kabul edecek miydin?"

Bir an bile tereddüt etmeden "Hayır." dedi.

"O zaman okuldan sonra seninle vakit geçirmenin tek yolu buydu ve ben de kullandım."

Böyle şeyler söylememi beklemediğinden şaşırdığını görebiliyordum ve bu beni keyiflendiriyordu. Bir süre dili tutulmuş gibi sustuktan sonra "Benimle vakit geçirmeye bu kadar meraklı olduğunu bilmiyordum." dedi.

"Artık biliyorsun." dedim omuz silkerek. Daha cool olabilir miydim?

Kızaran yüzünü saklamaya çalışarak kitabına döndü. Saçlarının arasından hafifçe gülümsediğini görebiliyordum. Ben de gülümsedim ve önüme döndüm. Doğru yolda olduğumu bilmek güzeldi.

Movie Lovers • Peter ParkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin