Yeni bölüm zamanı arkadaşlar baktım ki görülmeler az da olsa yükselmiş yorumlar yapmaya çalışın bende aktif olmaya çalışıcam ve severek yazıcam.
Öykü'nün ağzından
3 yıl tam 3 yıl oldu. Onu benden ayıran babamı ve onu görmeyeli 3 yıl. Ne arkadaşlarım var ne ailem. Sadece ben ve evimdeki 5 tanecik kedim. Ve işim. Bir bankada müşteri hizmetlerindeyim. Öyle geçinip gidiyorum. Peki sizinde aklınızda sorular var. Burak'a noldu?, Babana noldu?, peşinde kimler var?
İlk öncelikle Burak gözlerimin önünde can verdi. Babamsa öldü. Ben öldürdüm. Öz babamı. Peşimde ise inanın kimse yok. Yabancı bir ülkeye yerleştim. Ve artık gücümü dikkatli bir şekilde kontrol edebiliyorum. Herşey düzelicek. Öyle umut ediyorum.
Eee, sizin hayatınız nasıl gidiyor? Benim ki gibi karmaşık mı, yoksa daha durgun mu? Boşversenize yaşayıp gidiyoruz.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Pıtır koltuğu tırmalama! Çıtır rahat dur kızım. Hey pamuk mamanı yere dökme! Of ben sizinli napıcam ya? Ben işe gidiyorum. Rahat durun lütfen!
İşe arabamla gidiyorum. İşe varmam yarım saat sürdükten sonra gidip masama yerleştim. Bugün çok kalabalık bir programım var. Yeni müdürle tanışıcam. Ve müdür yardımcısı olma fırsatı elime geçicek.
Bu kariyerimin ikinci adımı, birinci adımı neydi mi? Müdürün üstüne kahve dökmüştüm. Hıh! Masama kurulduktan sonra yanıma Ezgi geldi. Ve benden fotokopi çekmemi rica etti. Fotokopi odası en üst kattaydı ve asansöre binmek zorundaydım. Asansörde bir adam vardı ve onun yanına sıkıştım. Bu adam takım elbiseli, uzun boylu, yani yalan olmasın yakışıklı bir adamdı. Gözlerinin benim üstümde olduğunu fark ettim. Ve ona baktım. Aman allahım! Göz göze geldik. Ve gözlerimi devirdim.
- Burda mı çalışıyorsun?
- Evet.
- Ne iş yapıyorsunuz?
- Beyfendi tc mi de veriyim isterseniz?
Bu da neydi ya. Adama bak. Yüzsüz. Asansörün kapısı açıldı. Koşar adımlarla fotokopi odasına gittim. Benden istenenleri çektikten sonra merdivenleri koşarak indim. Ve Ezgi'ye verdim.
- Öykü Müdür bey seni odasında bekliyor.
- Tamam teşekkürler.
Şimdi indiğim yeri tekrar çıkıcaktım. Her neyse bu elimdeki son şansım koş Öykü koş.
- (kapı tıklama sesi)
- Giiirr.
Neeee! Bu ad-aam asansördeki nasıl ya? Asansördeki adam müdür müydü? Olamaz. Şimdi yüzde 1 lik şansımıza yitirdim.- Ben be-ben.
- Evet sen?
- Özür dilerim. Cidden kusura bakmayın.
- Neyse önemli değil. İşini iyi yapman benim için yeterli.
Şu egoist bak ya. Allahım içimdeki canavar al şu masa lambasını vur kafasına, tükür yüzüne!
- Ee işini yapıcak mısın?
- Yanıi ben yeni müdür ...
- Evet fazla uzatmaya gerek yok yeni müdür yardımcısının.
Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Kafamı sallayıp odadan çıktım. Artık kendime çeki düzen vermeliydim. Lavaboya gittim. Aynaya baktım. Topuz olan saçımı açtım. Belime kadar bukle bukle saçlarım çok hoş duruyordu. Nude olan ruhumu sürünce kalem etek kombinimleçok uyumlu oldu. Şimdi asıl müdür yardımcısına benzedim. Sekreter gelip yeni masamı gösterdi. Nasıl yaaa! Müdürün yan odası. Ve odalarla bitişik cam pencereler var. Yani ger zaman bu meymenetsizin yüzünü görücem. Allah yardım etsin bana ya. Eski masamdan eşyalarımı aldım. Ve taşımama yardım etmesi için Efe'ye rica ettim. Efe bizim getir götür elemanı. Artık yerimdeyim. Olmak istediğim yerde. Ve olmak istediğim gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRRIMIZ
ParanormalToz pembe hayatının peşini kovalayan genç bir kızla, gizemli hayatından bıkmış bir erkeğin ÖYKÜSÜ. "Ya benden vazgeçer gidersen bir gün. Bu hayattan bıkarsan? Benimle olmaktan sıkılırsan?" "Sen benim öykümsün, seni bırakırsam nasıl yaşayabilirim? S...