THE SARMA SCHOOL

BÖLÜM - 5

Multi: Bora

"Mirağğy." Ben de diyorum ne eksik.

"Lan Sarı kulağımın içine ettin." Poposuyla beni itip yanıma oturdu.

"Kuzey'i bana ayarlayacaktın noldu o iş?"

"Git kendi kendini ayarla beni uğraştırma."

"Miray hadi ya." Cevap vermemi beklemeden kolumdan tutup okulun bahçesine çıkardı.

"Sarı, saçlarını yolup bağlama teli yaparım bırak kolumu."

Bahçede Kuzey ve arkadaşlarını görüp yanlarına yürümeye başladım. Aramızda birkaç adımlık mesafe kalmışken yüzüme doğru hızla gelen bir şey gördüm. Sonra da zaten bir acı hissettim. Topun çarpmasıyla yere düştüm.

Ceren'in çığlık atması ve Tuna'nın koşarak yanımıza gelmesi üzerine bahçedeki herkes etrafımıza toplandı.

"KUZEĞĞĞN." Tuna üzerime eğilip nabzımı kontrol etmeye çalışırken eline vurup kendimden uzaklaştırdım.

"Gerizekalı yok bir şeyim."

"Miray burnun." Kalabalığı geçip yanıma gelen Kuzey'e baktım.

"Nolmuş burnuma?" Elimin tersiyle burnumu sildim. Elime baktığımda kıpkırmızı olduğunu gördüm.

"Ay." Ceren üzerime doğru bayılınca birkaç saniye sonra ben de bayıldım.

***

Gözlerimi açtığımda beyaz bir yatakta yattığımı fark ettim. Elimi burnuma götürdüğümde kolumdaki serumu fark ettim. Serumun hortumunu gözlerimle takip ettim. Yan yatakta Ceren yatıyordu. Kolunda serum vardı. Hortuma bakmaya devam edip kan torbasını gördüm.

Ceren. Serum. Bendeki kan torbası. HAYIĞĞR.

Kapı açıldı ama ben gelene bakmıyordum. Gözlerim Ceren'in kolunda takılı kalmıştı.

"Miray iyi misin?" Hızla Kuzey'e döndüm.

"Kuzey hayır de Ceren'in kanı değil de."

Kuzey anlamamış bir şekilde bana bakarken içeriye bir doktorla hemşire girdi.

"Doktor bey ben kanımı değiştirmek istiyorum. Pislendi kanım. Artık saf Miray kanı değil Ceren'in nöronsuz kanı da bulaştı. Hatta siz direkt bana farklı bir kan türü ayarlayın ya da ben kendimi kesip kanım bitene kadar bekleyeyim. HEMŞİRE HANIIĞM, ŞU NEŞTERLER NERDE BANA Bİ GÖSTERSENE."

"Miray bi sakin olur musun?"

"Kuzey sen sus. İnsan bi sorar bu Sarı'nın kanından sana verelim mi vermeyelim mi, diye."

"Benim mükemmel kanımı buna vermediniz değil mi?"

"Ben çok meraklıyım sanki senin kanını almaya."

"Hanımefendi sakin olur musunuz?" Ayağa kalkacağım sırada hemşire beni engelleyip yatırmaya çalıştı.

"Noluyor burda?" Bora ve Tuna kapıdan içeriye girdiler.

"Bana Ceren'in kanını vermişler." Ağlamaklı söylediğim sözlerin ardından Bora doktor ve hemşireyi dışarı çıkarttı.

Kuzey tekli koltuğa oturmuştu. Tuna yatağımın ayak ucuna oturup kantinden aldığı tostu yiyordu. Ceren serumlu kolunun fotoğrafını çekiyordu. Ben de Bora'nın azarını dinliyordum.

"Miray ve Ceren fark etmediyseniz hastanedeyiz ve oyuncak başında kavga eden çocuklar gibi birbirinize bağırıyorsunuz. Ve Miray sana Ceren değil ben kan verdim hem Ceren ile senin kan türün farklı. İki dakikalığına kantine iniyorum şu halinize bakın."

"Bora."

"Biraz hava alacağım."

Başka bir şey demeden kapıdan çıktı. Kuzey'e döndüm. "Bu sefer haklı Miray."

Hemşire içeri girdi. Kolumdaki serumu çıkartıp gitti.

"Ben Bora'nın yanına gidiyorum Ceren sizde."

Hastaneden çıkıp Bora'yı aramaya başladım. Kısa bir arayıştan sonra bana sırtı dönük halde bir bankta otururken buldum ama yanına gitmedim çünkü telefonda biriyle konuşuyordu.

"İyi Nisa bir şeyi yok. Ceren'le bile kavga etti ama çok ağır konuştum gözleri doldu. Yanına gidince sarılacağım ve özür dileyeceğim. Annesine ya da babasına söylediniz mi?.. Abisine mi söyledin? Tamam. Kapatıyorum. Tamam Serkan'a onu çok sevdiğini söylerim."

Telefonu kapatıp ayağa kalktı. Arkasını dönmesiyle olduğu yerde dondu.

"Miray." Gülümsedim. "Ne kadarını duydun?"

"Duymam gerektiği kadarını."

"Özür dilerim." Peluş oyuncağa sarılır gibi sarıldı.

"Bu saatten sonra çift kanlıyım ve Sarı'yı iki insan gücünde öldüreceğim."

Bugün de hafta içi 5.50'de kalkan yazarınıza yakın. Yeter güldük eğlendik erken kalktık azıcık da ders çalıştık bence artık okul kapansın.

Uzatıcak bir şey aklıma gelmediği için bitiriyorum. Yeni bölüm birkaç asır sonra filan gelir herhalde :D

Öpüldünüz.